Yirmi gündür bir paylaşım yapmamışım. Sanırım sosyal ağlarda çok vakit geçirdim. Bugün Sevgili astrolog arkadaşım Şule’nin kısa bir paylaşımını görmüştüm ve ardından yine çok yakın bir arkadaşım bugünün hayli önemli olduğundan bahisle şu anın ruhuna bakabilir misin diye rica etti. Ben de meraklandım ve Human Design detaylarını inceledim. Daha önceleri de paylaştığım gibi Human Design – Yaşam Tasarımı sistemini yedi yıl önce tanıştığımdan beri çok seviyorum ve üzerinde çalışıp yazılımlar hazırladım. O zamandan beri de Human Design Analisti olarak dörtyüzü aşkın dosya düzenledim. Ve halen talepleri değerlendiriyorum. Peki nedir Human Design Kısaca.. Yaşam Tasarımı, dört eski bilgelik geleneğini alır ve aslında işlevsel olarak nasıl bir tasarımla bu dünyaya gelmiş olduğunuzu gayet sade bir dille ortaya koyar. Doğuma ait astrolojik hesaplama yapıldıktan sonra çıkan veriler geliştirilir ve üç eski bilgelikle birleştirilir: Çakra sistemi, I Ching ve Kabala. Böylece tüm bu bilgiler ışığında kişinin Yaşam Tablosu’nu elde ederiz. Evet gelelim bugün’ün ruhuna…
Rüyalar bir köprü vazifesi görür… Rüyalar tıpkı ruhumuzdan gelen bir mektup gibidir; güç bilgi yaratıcılık ve sağlık kaynağıdır. Eğer rüyalarımızı göz ardı edersek kendimizi Paul Solomon’un kaynağının “herkes için erişilir olan ama çoğu insanın farkında olamadığını” söyledigi zekadan yoksun bırakmış oluruz. Bu zeka ile ilişkiye geçmek için psişik kahin ya da telepatik olmamız gerekmez. Gereken tek şey sezilerimize hayalimize ve özellikle rüyalarımıza kulak vermektir. Rüyalar tanrıların dilidir ve bu anlam ve mecaz açısından zengin dil bizi uykudan yaşama uyandırmaya yöneliktir. Psikolog Erich Fromm rüyaları unutulmus bir dil olarak görür ve geçmisin insanlar için rüya ve hayallerin zihnin en önemli ifadeleri arasında olduğunu söyler. Ona göre rüya sembolleri evrensel geleneksel ya da rastlantısaldır. Rastlantısal semboller kişiseldir ve bireysel çağrışıma ilişkindirler. Geleneksel semboller ise tek anlamlıdır. Evrensel sembollerin -örneğin günes- sıcak ve ışık gibi evrensel anlamları vardır. Fromm rüyaların anlamsız veya ilgiye değmez olarak göz ardı edilmelerinin sebebinin onların bizi rahatsız etmesi olduğunu söylemistir; rüyada gördüğümüz kişi bizim gündüz vakti oldugumuza inandığımız kişiyle uyumlu değildir. Fromm şöyle diyor : “Çelişkili gerçek şudur ki, rüyalarımızda daha az mantıklı ve daha az terbiyeli olmamıza rağmen daha akıllı ve daha mantıklıyız.” Soru sorma sanatını kullanarak Rüya görüşmecisi olmayı öğrenmek ister misiniz? Rüyalarla Problem çözme RÜYA GÖRÜŞMECİLİĞİ ATÖLYESİ Yer :Beylikdüzü…
Birleşik Alan Kullanımı(BAK) uygulaması, sanki parlayan bir ışık gibi zihnime doğduğunda 2011 yılının başlarındaydık. Böylesi parlak fikirler ya da ani bir algı artışı hep o an birdenbire olmuş gibi gelse de aslında birçok anların ve birleşim noktamızın sayısız ileri geri kaymalarının sonucu olarak ulaşılabilen bir noktadır genelde. Muhtemelen bende de bu parıltı, gerek kadim öğretiler gerekse kuantum fiziği ile yoğun uğraşılarımın, düşünsel ve pratik yaşam yolculuğumun önceden hesaplanamaz bir meyvesiydi. Prensipte bu uygulamanın temeli, bir kişi olarak “BEN” öznesi ile her bir cümleye başladığımızda; iki ayrı ve temel ben’den bahsediyor oluşumuzla ilgilidir. İlki; biricik (unique) olan ve dünyadaki insan sayısı kadar çeşitte olan, kendimizi olduğumuz yaşa kadar belirleyip özelleştirdiğimiz ben’dir. Bu yönüyle bireysel benliğimizdir (parçacık yönümüz). Diğeri ise hepimizde aynı anda bilinir olan BEN yani bileşik benliğimizdir (dalga yönümüz). Bu gözlemler neticesinde Bileşik benliğimizin, metaforik olarak bir ağ bağlantısı olduğunu söylemek pek de yanlış olmayacaktır. İşte Birleşik Alan Kullanımı uygulamasında biz bu ağın kendisine sorular yöneltiyor ve her seferinde onun bizlere gösterdiği cevapları şaşkınlık ve hayranlıkla izliyoruz, hatta ben birkaç on yıl içinde eğitim ve şifa alanında BAK kullanımının olağan hale geleceğini öngörmekteyim. 2014 yılında geldiğimizde, en eski insan uygarlığı olarak görülen Lemurya kökenli Polinezya halklarının, özellikle Hawaii şamanlığının içeriğinde…
Urban Şaman 2. Seviye Program akışı (iki tam gün) Cumartesi -1. gün 10.00 Nefes ve enerji meridyeni uygulaması Rahatlama-salıverme Tai chi basit uygulama 7 Ana prensip anımsama ve 7 masal 11.30 Dinlenme 11.45 Bedendeki armoniyi yaratmak Stres belirtileri – Stresin Kaynağı – Direnç çeşitleri Sihirli Dokunuş KAHİ – Bedenin sekiz merkez, dört köşesi 13.30 Yemek molası 14.30 Karşılıklı KAHİ – Gurup Kahi ve mental Kahi uygulamaları Bir başka şifa dokunuşu KAULIKE 15.30 Sezgi Yoluyla gelen Değişim HAILONA – Yaratıcı Sezgi Oi-pahu, FA’nın onaltı Gözü, Şaman taşları ile uygulamalar 16.45 Dinlenme 17.00 La’a kea – Sevginin ışığı uygulamaları – frekans ve rezonans hakkında bilgiler Pazar 2. Gün 10.00 Nefes ve enerji meridyeni uygulaması Rahatlama-salıverme Tai chi basit uygulama 10.30 Şaman rüyasıyla dünyayı değiştirmek PO’nun üç Bölgesi Rüyaların çözümlenmesi- rüya değiştirmek-gündüz rüyası Haipule – Yeni Rüyaları oluşa taşımak 12.00 Dinlenme 12.15 Yapılandırılmış Rüya – Garden Tiki Özel yerlere şaman seyahati- Lanikeha ve güç hayvanları 13.45 Öğle Yemeği 15.00 Şekil Değiştirme – Gurup Hizmeti Groklama uygulamaları- Suyu,taşları,ateşi,rüzgarı bitkileri, hayvanları ve insanları groklama * Öğretinin sunumu ve 1. seviye içeriği için tıklayınız
Sibel Atasoy ile ”Urban Shaman” Atölyesi Yaşambilim Akademisi’nde devam ediyor. 3 Seviyeden oluşan Urban Shaman Atölyesi 2. Seviye Tarih ve Saatleri: 7 Mart 2015 Cumartesi (10:00-18:00) 8 Mart 2015 Pazar (10:00 – 18:00) Urban Şaman Atölyesi Yaklaşık yirmi yıldan beri Dünyanın hem antik zamanları hem de şimdiki modern zamanlarında bilinçle ilgili yoğun bir seyahat yapmaktayım. Hatta bu somut ve soyut gezintim bazen buradan gelecek zaman gibi görünen başka boyutlara da çıkıyor ki bunları da bir çeşit bilimkurgu başlığında kayda alıyor ve makaleler ve kitaplar olarak paylaşıyorum. Bu uzun süreçte geçtiğim yerleri, görkemli bilinç yapılarını daha önceki birçok çalışmamda, eğitim ve paylaşım amaçlı programlarımda dilim döndüğünce anlattım, hepsini şu an burada tekrar zikretmekle vakit kaybetmeyeceğim; çünkü son bir yıldır üzerinde çalışmakta olduğum Hawaii şamanlığı zaten tüm önceki konuları kapsayan ve onlara yeni boyutlar katma becerisini gösteren ve belki de dünyanın bilinen en eski bilgelik ve sağaltım yolu olarak gönlümde taht kurdu. Peki, ben neden üç seviyede yapmayı planladığım bu atölyelere Hawaii ya da maceracı şamanın yolu değil de Urban şaman ismini uygun buldum? Urban kelimesi bildiğiniz gibi, şehirle/kentle ilgili bulunan her şey, hatta bazı çalışmacılar buna modern zamanlar ismini de uygun görüyorlar. Aslında zaman lineer bakışla ilerlermiş gibi görünse de zaten…
Sibel Atasoy ile ”Urban Shaman” Atölyesi Yaşambilim Akademisi’nde başlıyor. 3 Seviyeden oluşan Urban Shaman Atölyesi 1. Seviye Tarih ve Saatleri: 7 Şubat 2015 Cumartesi (10:00-18:00) 8 Şubat 2015 Pazar (10:00 – 18:00) *Katılmak isteyen dostlarımızın Yaşambilim Akademisi’ni önceden arayıp rezervasyon yaptırmalarını rica ederiz. Detaylı Bilgi & Rezervasyon için: 0533 418 74 88 aksugulay@yasambilimakademisi.com https://www.facebook.com/events/856046121085321/?pnref=story
Sibel Atasoy ile ”Urban Shaman” Atölyesi Tuva Sanat Merkezi’nde başlıyor. 4 Seviyeden oluşan Urban Shaman Atölyesi 1. Seviye Tarih ve Saatleri: 17 Ocak Cumartesi (09:00-17:30) 18 Ocak Pazar (10:00 – 18:00) Pili kau, pili ho’oilo – Kuru sezonda ve yaş sezonda BİRLİKTE Hawaii atasözü Urban Şaman Atölyesi Yaklaşık yirmi yıldan beri Dünyanın hem antik zamanları hem de şimdiki modern zamanlarında bilinçle ilgili yoğun bir seyahat yapmaktayım. Hatta bu somut ve soyut gezintim bazen buradan gelecek zaman gibi görünen başka boyutlara da çıkıyor ki bunları da bir çeşit bilimkurgu başlığında kayda alıyor ve makaleler ve kitaplar olarak paylaşıyorum. Bu uzun süreçte geçtiğim yerleri, görkemli bilinç yapılarını daha önceki birçok çalışmamda, eğitim ve paylaşım amaçlı programlarımda dilim döndüğünce anlattım, hepsini şu an burada tekrar zikretmekle vakit kaybetmeyeceğim; çünkü son bir yıldır üzerinde çalışmakta olduğum Hawaii şamanlığı zaten tüm önceki konuları kapsayan ve onlara yeni boyutlar katma becerisini gösteren ve belki de dünyanın bilinen en eski bilgelik ve sağaltım yolu olarak gönlümde taht kurdu. Peki, ben neden üç seviyede yapmayı planladığım bu atölyelere Hawaii ya da maceracı şamanın yolu değil de Urban şaman ismini uygun buldum? Urban kelimesi bildiğiniz gibi, şehirle/kentle ilgili bulunan her şey, hatta bazı çalışmacılar buna modern zamanlar ismini de…
“Yap-mama çok basit ama çok zordur; sonra, görmeye anca, insanın yap-mama yöntemiyle dünyayı durdurmasından sonra erişilebilir.” “Tuhaftır şu gölgeler,” dedi birden.”Bir tanesi bizi izlemekte farkındaysan.” “Öyle bir şeyin farkında filan değilim ben,” diye yüksek sesle karşı çıktım.Don juan, ısrarla karşı çıkmama rağmen bedenimin izleyen varlığın farkına varmış olduğunu söyleyerek kendinden emin bir sesle bir gölge tarafından izlenmenin anormal bir yanı olmadığını söyleyerek beni sakinleştirmeye çalıştı. “Yanlızca bir erktir o,” dedi. “Bu dağlar onlarla doludur, geçen gece seni korkutan o varlıklar gibidir onlarda.” Tam önümüzde duran yüksekçe bir kayayı gösterdi. “Şu kayanın gölgesine bak,” dedi. “Gölgesi o kayadır, ama değildir de.Kayanın ne olduğunu anlamak için kayaya bakmak, yapmadır; ama onun gölgesine bakmak da, yap-mamadır.” “Gölgeler kapıya benzer, yap-mamanın kapıları.Örneğin bir bilgi adamı, gölgesine bakarak insanların en gizli duygularını bilebilir.” “Hareket eder mi gölgeler?” diye sordum. “Devindiklerini yada dünyanın çizgilerinin onların içinde gösterildiğini söyleyebiliriz.” “Ama gölgelerin içinden duygular nasıl çıkabilir ki, don juan?” “Gölgelerin salt gölge olduklarına inanmak yapmadır,” diye açıkladı don juan. “Aptalca bir inançtır bu.Şu şekilde düşün bide; dünyadaki her bişey göründüğünden çok daha fazlasını içerdiğine göre gölgelerde herhal birşeyler içermeli.Öyle ya, onları gölge kılan şey yalnızca bizim yapmamamızdır.” Kendisi o iki kayadan on metre kadar uzakta, yüzü batıya dönük,…
Gerçek zihnin, yaşam boyu sürmüş bi uyuşukluktan uyanarak ortaya çıkıyor. “Sonsuzuk seni eline geçiriyor” diye devam etti Don Juan, “bunu sana göstermek için kullandığı yolların başka hiç bir nedeni, amacı ya da değeri olamaz. Ancak senin yapman gereken, sonsuzluğun saldırıları için hazırlıklı olman. Muazzam büyüklükteki bi darbe için sürekli hazır tutmalısın kendini. Bu, büyücülerin aklı başında, sağduyulu biçimde sonsunsuzlukla yüz yüze gelme yoludur.” Bu olayın ardından Castaneda çok huzursuzluk duyar ancak her zamanki gibi kendini işlere gömerek bu tasadan kurtulmaya bakar. Bi gece yine yazdıklarıyla meşgulken aniden bir hal içine girer, bunun bi bayılma, ya da psikolojik bi nöbet olduğunu sanır ancak az sonra gözlerinin önüne muazzam bir narçiçeği leke gelir ve sonra okuyabildiği sözcükler halinde patlar. Çok hızlı devinmekte olduğundan bi çok detay aradan kaçar Castaneda için. Bu yaşadıklarının heyecanı içinde merakla Don Juan’a koşar her zamanki gibi ve olanları anlattığında; “Sonsuzluk ilk kez üzerine böyle çöküyor. Yııldırım çarpması gibiydi, melekelerini tümüyle ele geçirdi. İmgelerinin süratine gelince, onu ayarlamayı kendin öğrenmek zorundasın. Bazı büyücüler için bu yaşam boyu süren bir iştir. Ama şimdiden sonra enerji sana bi sinema perdesine yansıtılıyormuş gibi görünecek. Yansıtmayı anlayıp anlamaman başka bir konu. Doğru yorumu yapabilmek için deneyime gereksinmen var. Tavsiyem, çakingen davranmayıp hemen…
“Yaşamının sonsuza kadar sürmeyeceğini biliyorsan ne diye bekliyorsun? Değişmek için nedir bu ikirciklenmen? Bana hak vermen yetmez, eyleme geçmelksin. Her şeyi göze al. Değiş! Sözünü ettiğim değişme asla azar azar olmaz; ansızın oluverir. Topyekün bir değişimi getirecek o ani olaya hazırlamıyorsun kendini. İnsanın yapmakta olduğu herhangi bir şeyin belki de bu yeryüzündeki son eylemi olabileceğini iyice bilerek eyleme geçmesinde benligini tutuşturucu yabansı bir mutluluk vardır. Bu ürkünç, gizemli dünyada senin süreklilik dediğin şeyin de bi anlamı yok. Demem şu; senin o sürekliliğin seni ne mutlu kılar ne güçlü.” BU DERS Don Juan’ın Castaneda’YA öğrettiği üzere inşa etmiş oldugu tuzağa bi tavşanın düşmesiyle eyleme dönüşür. Saatler geçmiştir ve acıkmışlardır, DJ ona tavşanı öldürmesini söyler. Tuzağın içinde çaresizce kendini oradan oraya çarpmakta olan beyaz güzelim tavşancığı yakalayıp elleriyle öldürmesi gerekmektedir Cc’nin. Castaneda buna karşı çıkar, uzun süre asla yapamam diye diretirse de sonunda tavsanı öldürür ve DJnin talimatınca yaktıgı ateşte onu pişirir. “DJ, avımı kutsamam için tavşanın etinden, bir lokma olsa bile yemem gerektiğini söyledi. Kesinlikle olmaz dedim ama diretemedim. DJ, bizler o güçlerın elinde bir oyuncağız diye yapıştırdı, kendini önemsemeyi bırak da, sana sunulan armaganın hakkını ver. Tavşandan bi parça ağzıma attım, sıcaktı. DJ kulağıma eğilip fısildadı: Senin tuzağın, o tavşanın…
Don Juan, Castaneda’ya çömez olmadan önce, engellenme, gerginlik, düş kırıklığı anlarında gösterdiği en doğal tepkisini sorar. Kendi tepkisinin gazap olduğunu belirtir. Castaneda’da kendine acıma der. Don Juan kendine acıma her şeyine tanıklık etmiş, sana danışmanlık edebilmek için her an hazır ve nazırmış. Oysa aynı biçimde, yanıbaşında duran kaçınılmaz sonunu hissetmeyi ve kendi ölümün düşüncesini her an hazır ve nazır kılabilirsin. Bir danışman olarak, kendine acıma ölüm ile karşılaştırıldığında bir hiçtir. “Burada ikimizden birinin değişmesi gerek, hem de çabuk. İkimizden birinin, ölümün bir avcı olduğunu, onun hep solumuzda bir yerde durduğunu öğrenmesi gerek, ölümüne danışması, yaşamlarını ölüm onları hiçbir zaman tıpışlamayacakmışcasına sürdüren insanların o acınası kepazeliğini bırakması gerek.” “Ölüm bizim en bilge danışmanımızdır. Her ne zaman işlerinin yolunda gitmediğini duyumsadığında, hemen ölümüne dön ve ona danış. Ölümün sana yanıldığını söyleyecektir ; onun sana dokunuşu dışındahiçbir şeyin önemi olmadığını söyleyecektir sana. Ölümün sana diyecektir ki: Ben daha sana dokunmadım ki!” Not: A Thousand Words filmi, içsel sessizlik ve ölümün danışmanlığı konsepti üzerine bi komedi. Bence hedefine ulaşmıştır http://www.imdb.com/title/tt0763831/
“Kendini fazlaca ciddiye almaktasin. Aklinca pek onem vermektesin kendine. Bunu degistirmelisin! Kendine verdigin o pis onem yuzunden, birazcik zora geldiginde hemen kacip gitmeyi dusunebiliyorsun. Herhalde karakter sahibi oldugunu dusunuyorsun boylece. Ama sacmaliktir bu! Zayifliktir, kendini begenmisliktir!” Dedi Don Juan ve ekledi :” Kendini begenmislik, tipki yasam oykusu gibi kurtulunmasi gereken bir baska seydir. Sen kendini dunyanin en onemli seyi sandigin surece, seni saran bu dunyayi layikiyla anlayamazsin. At-gozlugu takmis gibisin tipki, kendinden baska hic bi seyi gormuyorsun.” Daha sonra bitkilerle konusmayi getirir gundeme Don Juan, onlara ne dedigin degildir onemli olan, bitkilerle- ve belki hayvanlarla da- yuksek sesle, ecik secik bicimde konusmalidir, istersen sozcukleri uydur, buradaki onemli husus; bitkiyi begendigin duygusudur, ona bir esitin gibi davranmandir. Bitkileri toplayan her kisi onlari her koparisinda ozur dilemesi, ilerde bir gun kendi govdesinin de onlari besleyecegine iliskin onlara soz vermesi gerekir. Sonucta bitkilerle biz bas babasa geliyoruz, ne biz ne de onlar daha cok ya da daha az onemli degiliz. Gel konus su kucuk bitkiyle biraz, artik kendini pek onemsemedigini anlat ona. “Bizi saran bu dunya bir gizdir, biz insanlar obur seylerden daha ustun degiliz ki! Kucuk bir bitki bize comert davrandiginda, ona tesekkur etmemiz gerekir, yoksa bizi burdan bi yere -yeryuzu anliyorum-…
“En iyisi tum yasamoykunu silmektir, zira, baskalarinin bizleri tokezleten dusuncelerinden ozgur kilacaktir bu bizi. Azar azar cevrede bir sis tabakasi yaratmalisin; her bi sey kesinligini yitirene kadar, artik hic bi seyin belirli ya da gercek olmadigi bir kerteye ulasana dek cevrendeki her bi seyi silmelisin. Anlamaya calis, iki secenegimiz var yalnizca; ya her bi seye gercek ve kesin, diye bakariz ya da bakmayiz. Birinci yolu tutarsak, kendimizden de dunyadan dabi tat alamaz, sikintidan patlariz. Ikinci yolu tutar da yasamoykumuzu silersek, bi sis yaratiriz cevremizde, tavsanin nereden cikiverecegini kimselerin, kendimizin bile bilemedigimiz son kerte coskulu ve gizemli bi durum yaratiriz. Hic bi seyin kesin olmamasi durumunda uyanik kaljriz biz, surekli tetikte dururuz. Tavsanin hangi calinin altinda saklandigini bilmemek, HER BI SEYI BILIYORMUSCASINA DAVRANMAKTAN cok daha costurucudur.” Demektedir Castanedaya ustasi don Juan. Aslinda her seyin bilinmiyor olusunu kabullenmek biz bati dusuncesiyle yetistirilmis insanlar icin oldukca zor, zihnimizle buradaki ironiyi kavrasak bile is itirafa geldiginde rekabetci, onde olan, zeki ve cok sey bilen kisi olmak uzere gudulendirilen varligimiz ortaya cikiverir. Hos zaten o hep ortadadir, alcakgonulluluk sadece bu muthis kisiligin icinde olmasi gereken bi maydonoz gibidir cogu kez. Zaten bana kalirsa alcakgonulluluk, objektiflik gibi kendisi olmayan sirf zitlarinin varligi icin ortaya cikip kendilerini…
Yaşam Tasarımı Danışmanlık (Human Design) Yaşam Tasarımı, dört eski bilgelik geleneğini alır ve aslında işlevsel olarak nasıl bir tasarımla bu dünyaya gelmiş olduğunuzu gayet sade bir dille ortaya koyar. Bu çalışmada hem astrolojinin gereği doğum anınıza dair göstergeler hem de doğumdan üç ay öncesinin –beynin ön lobundaki neokorteksin açıldığı ve ruhun bedene girdiğinin söylendiği andır- bilgileri yer alır. Doğuma ait astrolojik hesaplama yapıldıktan sonra çıkan veriler geliştirilir ve üç eski bilgelikle birleştirilir: Çakra sistemi, I Ching ve Kabala. Böylece tüm bu bilgiler ışığında kişinin Yaşam Tablosu’nu elde ederiz. Yaşam Tasarımı, her biri gerçek doğamız ve yaşamdaki rolümüze dair bir şeyler söyleyen, dokuz merkez, otuz altı kanal ve altmış dört kapıdan oluşur. Dokuz merkez, açıp kapama vanaları gibi, benliğimiz içindeki enerji akışını düzenleyen çakralar, yaşam enerjisi merkezleridir. Her kanalın iki ucunda, nötrinoların bıraktığı mührün, gerçek doğanızın DNA’sını temsil eden altmış dört kapıya ilişkin rakamları vardır. İnsanların hepsinde eşit olarak bulunan bu kapılardan, her bir insanda “aktif olan kapılar” değişiklik göstermektedir. Yaşam Tasarımı, pratik anlamda, gündelik yaşamınıza neler katabilir? Bu yaşamda sizi harekete geçiren içsel doğanızı, olabildiğince detaylı öğrenmenizi sağlar. Uyum yakalayabileceğiniz, içinizdeki cevheri ortaya çıkarabildiğiniz, doğanızı tamamlayan insan ve oluşumları bulabilmenizde önemli ölçüde kolaylık sağlar. Sevdiğiniz, sorumluluk hissettiğiniz insanların (aile üyeleri,…
Günaydınnn frekanslarrr, iyi bir haftadan öte iyi bir şu an diliyorum. Sözcükler giderek sadeleşiyor, belki biz sadeleşiyoruz. Sözcüklerin gerisini hissedebildiğimizin farkına vardık ve eğer bu müjde değilse nedir? “Maya takvimine göre 21 Aralık Macha’nın sonunu, Pacha’nın ise başlangıcını temsil eder. Bencilliğin sonu, kardeşliğin başlangıcıdır. İkiliğin sonu ve birlikte paylaşımın başlangıcı..” ** Sevgili Arkadaşlar yeni bir rüya görüşmeciliği gurubu oluşturmak için yeterli sayıda talep olduğunu gördük ve demek ki zamanı gelmiş diyorum. Bildiğiniz gibi bu çalışmada hem soru yöntemini öğreneceğiz, hem rüyaların sembol lisanını hem de Jungun teorileri ışığında, hayatımız boyunca bütünlüğümüze olan bağlarımızdaki kireçlenmiş bölgeleri temizleyeceğiz. Bütün bu işlemleri gerçekleştirir ve yöntemi öğrenirken bir çok rüyanızı da analiz etmiş olacağız. Araç ve amacın bu kadar birbirinin içinde olduğu durumlar çok nadir bulunur. Özgürleşmek yolunda en tehlikesiz en basit ve en zevkli yol olan rüyalarımızın deşifre işlemini öğrenmeye hoş geldiniz.