?>
Dogonlar ve SİRİUS Yıldızı -3

önceki bölüm için tıklayınız BİR SUDANLI SİRİUS SİSTEMİ Ynzan: M. Griaule ve G. Dieterleıı Not: Aşağıdaki makale bir bütün olarak çevrilmiş ve yayın­ lanmıştır. Meslekten antropolog ve etnograflar için hazırlanmış olup, konuyla, kaynak materyalleri izleyecek ölçüde ilgili okuyu­ cu için sunulmaktadır. Robert Temple … Ongnonlou’nun bilgisi, son derece gizli bir bilgi bütünü içinde, başlangıç düzeyinde bir yakınlık ya da Bambara ifadesiy­le, “hafif bir yakınlık” olarak tanımlanıyor. Bu, akılda tutulmalı­ dır çünki sıradan insan için, Sirius gökteki en parlak yıldız olup dikkatleri çeker ve Sigui hesaplarında en önemli rolü oynar. Bu yüzden ilk inisiye olanlara verilen Sirius sistemi kuralları bazen basitleştirilmiş, bazen de karmaşıklaştırılmıştır. Bu, dikkati, çok daha gizli hesaplardan uzaklaştırmak içindir. Bu nedenle burada tanımlanan sistemin, en üst seviyeden bilgiyi alabilen fakat gökyüzünün bu kısmındaki hesaplamalarda güvenilemeyen inisiyelcre verilen bilginin bir kısmı olduğu bilin­ melidir. Kendi açımızdan, biraraya getirilen bu dokümanlar, yeni bir hipotez ya da araştırmaya yol açmadı. Sadece dört temel bilgi kaynağının bilgileri bir tek metne dönüştürüldü. Alet edevat ol­ madan fiiliyatta görünmeyen yıldızların hareket ve karakteristik­ lerinin nasıl bilindiği meselesi açıklığa kavuşmadı, hatta sorul­ madı. Bu durumda materyalleri ham haliyle vermek çok daha an­ lamlı göründü. SİGUİ VAKTİNİN HESAPLANMASI Her 60 yılda3 bir Dogonlar Sigui (tören) denen…

Sirius yıldızı…. 2 devam

önceki yazı için tıklayınız Sirius A ve Sirius B yıldızlarını refere eden Google haritası ve gökyüzü haritasından gelen görsel verilerin sansürlenmesinde neler oluyor? Sözü geçen bu iki (aslında üç) yıldızın bu aşikar değişiminin yalnızca küresel teleskop şebekesindeki bir arıza olduğuna bizi ikna etmek isteyen bilim topluluğunun inkarına rağmen, gerçek görmemiz için orada. Onlar bunun orijinal fotoğraf levhalarının üzerindeki plakalardan birindeki ‘hafif sızıntı’ ile ilgili olduğuna inanmamızı istiyorlar. Sirius ile ilgili bir şey onların canını sıkıyor. Ama bu nedir? Bu garip fenomen hakkında her türde komplo teorileri ortaya çıkarken, Sirius Yüksek Konseyinin söyledikleri şunlar: “Açıkçası, fiziksel evrenin dokusu olarak anladığınız uzay – zaman sürekliliği birçok can sıkıcı anormallikler ile doludur – örneğin sizin anladığınız terimlerle: solucan delikleri, yıldız kapıları ve çok boyutlu portallar. Sirius bunların hepsidir. Üç farklı boyutta tınlayan yıldızların (Sirius A, B ve C) üçlü sisteminde bu, zaman – uzayın kendisini değiştiren karmaşıklıktır. Kozmik goblendeki bu çok geniş vortesklerde her şey mümkündür; gelen ve giden gemiler (fiziksel ve eterik veya holografik), bilinçli formların ve varlıkların üst üste katmanları, her türde görünmeyen frekanslar ve dalgalar ve en önemlisi sizin şu andaki algılarınızın ötesindeki yaşam ve ışığın muazzam topluluğunda bir mercek bulunur. Bu paralel gerçeklikten gelen fotonik yayınımlar bu alanda sel…

İlk Tanışma Kızıl Dosya

Kızıl Dosya[a] Sir Arthur Conan Doyle tarafından yazılmış Sherlock Holmes romanıdır. İlk Sherlock Holmes macerası olması nedeniyle önemi büyüktür. Sherlock Holmes’ün en yakın arkadaşı ve hikâyelerinin anlatıcısı Dr. John Watson bu macerada tanışmış ve şu ana kadar bu tanışma öyküsüne ilk kez denk geldim! Sherlock Holmes ve Dr. John Watson tanıştıktan sonra 221B’deki evlerine taşınırlar. John Watson, tanıştıkları ilk andan itibaren dedektifimizin gözlem yeteneklerini muhteşem olarak tanımlar. İlk zamanlar bu yeteneğine oldukça şaşırmış ve hayran kalmıştır. Hatta Dr watson, bazı durgun periyotlarında onun münevvim tiryakisi olduğunu düşünmüş! İlk kez duydum bu kelimeyi, ve Osmanlıca uyuşturucu anlamına geldiğini buldum. Ha ne işime yarayacak? Yaradı bile; anda hoşluk oldu☺️ Bölümden çok anlamlı bulduğum bir sayfayı da sunayım: “Yüzümdeki hayret ifadesi hoşuna gitmiş gibi gülerek, “Bakıyorum çok şaşırdın,” dedi. “Şimdi bu bilgiyi öğrendi- ğime göre kafamdan atmak için de elimden geleni yapaca- ğım.” “Kafandan atmak mı!” “Evet,” dedi, “insan beyni küçük boş bir tavanarası gibi- dir ve içini seçtiğin malzemelerle doldurman gerekir. Aptal insan önüne çıkan her gereksiz malzemeyi içeri tıkar ve ih- tiyaç duyabileceği bir bilgi diğerlerinin arasında kaybolup gider veya en iyi ihtimalle diğer birçok şeyin arasına sıkı- şır, dolayısıyla bu bilginin oradan alınıp çıkarılması zorla- şır. İşini bilen biri beynindeki…

Özgürlük Hakkında

İnsan özgürlüğe göz diktiğinde -ki buna ruhunuz ya da auamukanız çölde kalmışçasına susamıştır- önce somut konularda özgürlük gibi anlaşılır, ekonomik özgürlük, bağımlılıklardan, sorumluluklardan kurtulmak gibi gelir. Doğrudur da… Fakat buna kavuşunca özgürlüğün çok daha büyük bir kavram olduğunu anlar insan, insanın ben’den BEN’im’e uzanan hem muhteşem hem de berbat yolculuğudur bu. Az önce tesadüfen Sartre’ın Sineklerinden bir söylem gördüm, Özgürlük aniden üzerime çöktü ve ayaklarımı yerden kesti…Gölgesini  yitirmiş bir adam gibi oldum, Cennette hiçbir şey kalmamış, ne doğru ne yanlış ne de bana emirler veren herhangi biri… Kendime yabancıyım, biliyorum. Dışarıda doğa doğaya karşı, hiçbir bahanesiz, nedensiz, çaresiz, kendi içinde bulduğum çare dışında yok bir çare… Yalnızım, yalnızım, yalnız, Ölünceye kadar yalnız. Benzer bir şey midir bilemiyorum; hayatımdaki dönüm noktalarının birinde (2003-2004) hiç beklenmedik şekilde birlik duygusunu yaşadım, çok kısa sürdü fakat unutulmaz bi görü oldu benim için. Bu görüden şimdiki dikkat alanına döndüğümde tamamen bilinçsizce şöyle bağırdığımı duydu kulaklarım: “her şey yalan (illüzyon) olsa bile ben çokluğa razıyım.” Cümlenin gerisinde söylenmeyen duygu şuydu yalnızlık korkunç bi şey, tahayyül edilmez bir hüzün, yaşamaya değmez ebedi bir hapishane.  Hayatınızda şu an olmakta olan her şey, özgürleşmekle ilgili diyor Adamus, belki inkar edebilirsiniz ama öyledir. Ve gülüyor ben de gülüyorum. Gülmek güzel…

Sirius Yıldızı ya da Tarık yıldızı -1

“Göğe ve gece ortaya çıkana and olsun.Gece ortaya çıkanın ne olduğunu sen bilir misin? O, ışığı ile karanlığı delen yıldızdır.Üzerinde gözetici olmayan kimse yoktur.” (TARIK,86/1-4) “Üzerinde “gözetici varlıkların” yaşadığı açıkça ifade edilen bu yıldız “Sirius Yıldızı”dır. Bu yıldızın Sirius Yıldızı olduğu Sure’nin isminden de kolaylıkla anlaşılmaktadır.Çünkü bugünkü Astronomi Bilimi’nin Sirius Yıldızı olarak isimlendirdiği yıldız,o devirde Tarık Yıldızı olarak isimlendirilmişti. Bunca yıldan beri sizde oluşan bilgiler, birbirleriyle bağlantısı güçlü olmayan, kuşkulu tarif ve kavramlardan ibarettir. Dininiz, ilminiz ve şimdiki yolunuz da buna dahildir. Elbetteki zaman yaklaşıyor. Biz, psişik boyuttan, üstün vazife sadakatine sahip bir planı, üç yerde görevlendirmiştik. Bunlardan ilki ve en dolgun olanı sizlere bilgi vermişti…. İkincisi Meksika da, üçüncüsü Arjantin dedir. Onlar sizi bulacaklardır. Atlantisin uluları bizim memurumuzdu.Agra (agarta)da bizim hükmümüz sürer. Pramitler, sirius kültürünün eğitim yeridir. Anadolu, son devre için, sirius tesiri için hazırlanmış bir jenaratördür. buradaki halk seri devreler halinde bağlantıya geçmektedir.1982 E.Arıkdal ** Sirius binlerce yıldır danışman ve öğretmen enerji olarak işlev yaptı ve insanlar hala Giza’daki “Sirius Yıldız Kapısı”na bağlanmak için Mısır’a yolculuk yapıyorlar. Pleiadesliler de Terra/Dünya programına çok fazla enerji yatırdılar ve Orion’daki varlıklar Dünya evrimi konularına sabit ilgileri var. Ama şimdi danışmanlık ilişkinden çok partnerliğin zamanıdır. Yeni Dünya ayağa kalkmaya ve Gezegensel uygarlıktan sorumlu…

Castaneda kitapları okuma sırası

#carloscastaneda nın Toltec bilgeliği ismiyle anılan aslında Mu’nun #atlantis uzantısından göçmüş devamı yaqui kızılderilerine ait bir #şamanöğretisi olduğunu söyleyerek başlayayım. Castaneda’nın kendi çömezlik yıllarında yazdığı 12 kitap var. Gelelim benim hikayeme CC ile 92 yılında tanıştım, ilk iki kitabı okudum (30 yıl olmuş!) 94 yılında #fethiye ye taşınırken kitapların gerisini almadım, aslında büyülenmiştim fakat mantık yürüterek; ben burada ne bir #nagual bulabilirim ne de #meskaline dolayısı ile bu bilgileri sindirmem mümkün olmaz dedim😏😔 200O yılında #7numara dizisi için İstanbul’a döndüm, altı ay kalacağımı düşünürken hala buradayım🤣 Seksenli yılların sonundan beri #kuantumfiziği ilgimi çekiyordu, Türkçe çok az veri olmasına rağmen tümünü okumuştum hatta 99 yılında yazdığım ilk kitabım #sırıtkankırmızıay da öğrendiğim #kuantumfelsefesi ne dair bir kurgu yaptım. mem mümkün olmaz dedim😏😔 200O yılında #7numara dizisi için İstanbul’a döndüm, altı ay kalacağımı düşünürken hala buradayım🤣 Seksenli yılların sonundan beri #kuantumfiziği ilgimi çekiyordu, Türkçe çok az veri olmasına rağmen tümünü okumuştum hatta 99 yılında yazdığım ilk kitabım #sırıtkankırmızıay da öğrendiğim #kuantumfelsefesi ne dair bir kurgu yaptım. İstanbul’a döndüğüm ilk yıllarda izleyici olarak katıldığım bir kuantum sempozyumunda konuşmacı olan ve sonra iyi bir dost olduğum Doç.Haluk Berkmen ile tanıştım. O bana Castanedanın kitaplarından birini hediye etti, gözüm parladı, hatırlamıştım ve artık eskisi kadar mantık…

Rüya Zamanı veya Yaratılış Dönemi

Geleneksel Aborjinlerin toprak ve kültürleri için sahip oldukları eşsiz bağı kavramak için, mitolojilerinde “Rüya Zamanı”(Rüya, Tjukurrpa veya Jukurrpa) veya Yaratılış dönemi kavramı hakkında temel bir anlayış edinmeniz gerekir.   Geleneksel olarak, Aborjinler dünya’nın her zaman var olduğuna ve şeylerin başında sadece doğaüstü varlıkların yaşadığına inanırlar. Dünya karanlık, özelliksiz, ıssız bir ovaydı ve gezegenin yüzeyinde hiçbir tür yaşam yoktu. Sadece dünya yüzeyinin altında, yarı embriyonik yarı gelişmiş bebekler şeklinde belirsiz bir insan yaşamı biçimiyle birlikte, uykuda yatan bu doğaüstü varlıkların binlerce formunda yaşam zaten mevcuttu. Zaman, bu doğaüstü varlıkların uyandığı ve dünya’nın yüzeyini kırdığı zaman başladı. Güneş de yerden doğarken dünya kısa sürede ışıkla dolup taştı. Doğaüstü varlıklar görünüşte büyük ölçüde değişmiştir. Bazıları kanguru, emus ve diğer hayvanlara benzeyen şekillerde yükselirken, diğerleri erkek ve kadınlara benzeyen insan formunda ortaya çıktı. İnsanlar, hayvanlar ve bitkiler arasında bölünmez bir bağ vardı. Hayvanlara benzeyen varlıklar insan gibi düşündüler ve davrandılar ve insan formundakiler istedikleri zaman hayvanlara veya bitkilere dönüşebilirlerdi. Ebedi uykularından çıktıktan sonra, totemik atalar (Kanguru Rüyası, Emu Rüyası vb.) Olarak adlandırılan varlıklar, peyzajın fiziksel özelliklerini yaratarak dünya etrafında hareket ettiler. Dağlar, tepeler, kum tepeleri, ovalar ve nehirler, dolaşan totemik ataların eylemleri nedeniyle ortaya çıktı. Bu doğaüstü varlıkların doğrudan veya dolaylı olarak neden olmadığı…

Fiziksel ve astral bedenlerimizin entegrasyonu-2
Felsefe ve Kuantum , Urban Shaman / 05 Eylül 2022

Yazının ilk bölümü için tıklayınız Fiziksel ve astral bedenlerimizin entegrasyonu üçüncü çakra için başka bir kontrol sorunu yaratabilir. Kişisel güçlerini bir başkası üzerinde savunmaya çalışan farklı egoların kontrol sorunlarının yanı sıra, düşüncelere karşı duygular, sezgiye karşı akıl ve yin’e karşı yang’ın iç kontrol sorunları da vardır. DUYU: Üçüncü çakra görme duyumuzu yönetir. Üçüncü boyut bilincimizin fiziksel görüşünü ve dördüncü boyut bilincimizin “ikinci” görüşünü veya astral görüşünü yönetir. ASTROLOJİ işareti: Aslan, genellikle bu çakra ile ilişkili olan astrolojik bir işarettir. Güneş tarafından yönetilen Leo, sıcaklığımızı ve gücümüzü, tanıma, güç ve sosyal statü için çabalarımızı sembolize eder. Astrolojik olarak, Güneşimiz bu yaşam boyunca somutlaştırdığımız ego sistemini temsil eder. Üçüncü çakra, önce başkalarıyla sonra ruhumuzla ego sisteminin mücadelesini temsil eder. Gücümüzü kendi içimizde bulduğumuzda, artık başkalarına karşı mücadele etmemize gerek kalmıyor. O zaman egomuz ruhumuzun durgun, küçük sesini tanımayı öğrenmeli ve dünya gemimizin kontrolünü bu üstün Kaptana teslim etmeyi öğrenmelidir. ELEMENT: Ateş, bu çakra ile ilişkili elementtir. Ateş, üç boyutlu fiziksel bedenimizin elektriksel / sinirsel kısmını temsil eder. Elektrik, davranışlarımızı düşüncelerimizle bilinçli olarak yönetme yeteneğimizle ilişkilidir, çünkü korteksimizin davranışımızı seçmesine izin veren sinir sistemimizin elektriksel ateşlemesidir. Davranışlarımızı, eylemlerimizi, sözlerimizi ve tutumlarımızı seçmek için “irade gücünü” kazandığımızda, bilinçli olarak yaşamımızı kontrol ediyoruz. Öte yandan,…

Solar Pleksus Çakrası: Niyet ve Arzu Yasası -1
Felsefe ve Kuantum , Urban Shaman / 22 Ağustos 2022

YER: Üçüncü çakra sternum kemiği ile göbek arasında bulunur. YAPRAKLAR: Üçüncü çakrada, dönerken bir girdap gibi görünebilen on yaprak vardır. Numerolojide, 10 sayısı 1 sayısına indirgenir. Bir numara başlangıcı sembolize eder, “Başlangıçta kelime vardı” ve her kelime bir düşünce ile başlar. Bilinçsiz olsa bile, düşünce iletişimden önce gelir. Üçüncü çakra aynı zamanda çoğu zaman bilinçsiz olan dört boyutlu astral dünyayla olan iletişimimizi temsil eder. NOT VE MANTRA: Bu çakranın notu D’dir ve mantra “ram” veya “aum” dur. RENK: Bu çakranın rengi sarıdan altına kadardır. Kişinin aurasında astral görme ile görüldüğünde, sarı renk entelektüel düşünceyi temsil eder. Altın rengi, kişinin Ruh nitelikleriyle özdeşleşmeyi temsil eder. Bir aura içinde sarı bir ağırlığı ego kendi rasyonel düşünce bağını gösterir. Öte yandan, kişinin aurasındaki altının baskınlığı, fiziksel dünya gemisinin kontrolünü Ruhuna teslim eden bir egoyu temsil eder. Fiziksel düzeyde, sarı renk dikkat anlamına gelir. Sarı, “dur” un kırmızısı ile “git” in yeşili arasındadır.” Fiziksel ve astral benliğimizi bütünleştirmek için büyük dikkat gerekiyor. Maneviyata giden yol temkinli sabırla döşenmiştir. (Dikkatin, Huna bilgisinde önemini çok iyi biliyoruz, enerjimiz dikkatimizin yöneldiği şeye akar, yani gücümüzü bu yolla kullanırız ve konuda maalesef çocukluktan bir bilgilendirme yapılmadığı için, çoğu kez bilinçsizpozisyondayız.) KURALLAR: Üçüncü çakra bilincimizin zihinsel kısmını yönetir ve…

İnsanın kaç bedeni var?

Fiziksel ve eterik bedeni biliyoruz. Özellikle Eterik bedenin bilmediğimiz ve hayati özelliklerini öğrenmek için tıklayınız. Astral Beden, fiziksel bedenin tam bir kopyasıdır, ancak daha ince astral maddeden oluşur.Uykuda ve beden dışı deneyimlerde Astral Bedende seyahat ediyoruz. Astral Bedenimiz tutkuları, duyguları ve istekleri barındırır ve bunlar fiziksel bedene iletilir. Astral Beden, uyku sırasında veya ilaçların ve anesteziklerin etkisi veya beraberinde getirdiği kazalar sonucu fiziksel bedenden ayrıldığında  Ağrı ya da diğer duyguları hissetme kapasitesine sahiptir. Astral Beden, duygu ve arzunun yeridir. Olumsuz duygu ve düşünceler astral Bedende daha koyu renkler üretir. örneğin öfke Astralde kirli kırmızı bir renk yaratır, daha yüksek duygu ve düşünceler pastel renkler olarak görünür. Bu renkler ruh halimize bağlı olarak sürekli renk değiştirir. (bunu gözleriyle görebilenler var. Ben sadece hissedebiliyorum) Astral Beden fiziksel maddeden değil astral enerjiden oluşur. Astral Beden, bir insanın duygusal doğasını yansıtır. Daha kaba, daha karanlık düşünceler ve duygular astral Bedenin titreşimini azaltır. Olumlu, sevecen duygu ve düşünceler astral Bedenin titreşimini yükseltir. Ölümden sonra kişinin Astral Bedeninde yaşadığı ve birçok Astral bedeninden birine çekildiği söylenir. Astral bilinç öncelikle arzunun uyarılmasıyla uyanır. Bu Beden, arzulara, duygulara, hayal gücüne ve psişik yeteneklere sahip olmamızı sağlar. O düşüncelerimize güç verir, etkili eylem ve belirme için gereklidir. Astral Beden, korkudan nefrete ve sevgiye, huzura,…

Beş Adımda İnsan Bilinci Projesi

Bu konuyu yaklaşık 20 yıldır ele alıyorum hem daha iyi anlamak hem de anlatabilmek için. İlk dört adım video kayıtları halindedir, adresleri aşağıda sunuyorum. 1.ci Adım: https://www.youtube.com/watch?v=vY-WR6G78cQ&t=12s 2.ci adım:  https://www.youtube.com/watch?v=4LvbixVb-Yw&t=3s 3.cü adım: https://www.youtube.com/watch?v=XCON-HCm7X0 4.cü adım: https://www.youtube.com/watch?v=d-qH-EGHuk8 Bu videolarda anlatılanı ve daha fazlasını yazılı olarak da görebilirsiniz tıklayınız 5.ciAdım : Entegral bir sentezde alt düzeylerin yanlışlara, batıl inançlara ya da İlkel anlamsızlığa yol açtığı düşünülmez. Çocukça sihrin ve Noel baba mitlerinin gerçek olmasının bir anlamı vardır. Çünkü bu dünya görüşleri, bu düzey ya da bu dalgadan bakış tarzıdır ve dalgaların hepsi Kozmosun önemli bileşenleridir. Öte yandan, Farklı düzeylerin yorumlarını küçümseyen mantıklı bir bilim insanı kendi kökleri ile temas kuramayan biridir. Örneğin mitik düzeyin çok bilinen ve sevilen dalı astroloji, köklerimizle bağlantı kurmayı, kozmosa karşı sevgi ve ilgi duymamızı, kendimizi tanımamıza yardımcı olan kadim bir Öğretidir. Onu ilkel sayıp da bu yönlü davranan ve kendini daha üst düzeyde zanneden birisinin varsaydığı kendi dalga düzeyini gözden geçirmesi gerekir. Şüphesiz “çeşitliliği onaylıyorum” demek soylu bir çabadır ve bence şu an en çok Avrupa’da kullanılan bir tarzdır. Fakat Bu tutum kapsayıcı olmadığı için en basit sebep ile yıkılabilir. siz kendi yolunuza gidin ben kendi yoluma gideyim gibisinden bir temenni entegral düzene uygun değildir; çünkü her…

Astroloji Bilim midir Tartışmaları

Başlıktaki cümle beni hep güldürür, sebebi nedir bilmiyorum. Yazılımlarım, mantık ve dolayısıyla bilim çerçevesinde örülmüş, özellikle üçüncü yazılım! Astrolojiyle ilk karşılaşmam galiba 25 yaş civarında oldu. O ana kadar ikibini aşkın kitap okumuştum halbuki! Bu bile insanın yazılımın ne kadar etkin bir belirleyici olduğunu gösteriyor diye düşündüm şimdi. Bu yazıyı da çoğu paylaşımım gibi harflere basarken düşünüyorum. O sıralarda Çukuruva Grubunun bir fabrikasında çalışıyorum ve ticari muhasebe şefiyim ve mali işler müdürlüğünü vekaleten yürütüyorum. Şirkete İş Bankası müdürlüğünden bir finansman müdürü transfer edildi. İsmi ilginç geldiği için halen hatırlıyorum, Hamdan Bey! Tabi nezaket gereği hayırlı olsuna odasına ziyarete gittim. Tokalaştıktan sonra, “Burcunuz ne Sibel Hanım?” dedi. Yaşadığım şoka hala gülüyorum. Boğa dedim koltuğa otururken, kahvelerimiz geldi, bana burcumla ilgili bir şeyler söyledi. Hayretim büyüyordu, kocaman adam diyorum içimden.; ama “hiç ilgilenmedim bu konuyla” dedim incitmeden. İşimiz yakın çalışmayı gerektiriyor. Hem sonra bana ne herkesin kendince bir bildiği vardır derim, yaşam felsefem bu. Ve bu burç muhabbeti her karşılaşmamızda ufak ufak sürdü, hiç aldırmadım ama çaktırmadım! Sonunda tahmin edeceğiniz gibi pes ettim ve Türkiye’de yayınlanmış bütün astroloji kitaplarını satın aldım. Fırtına gibi karşılaştırmalı okudum. O zamanlar ingilizceden okuyacak kadar iyi bilmiyorum. Eksiklik hissetmedim değil ama elimdeki imkan buydu. Burcum, yükselenim ve…

Sibo diye bir hastalık! İnce bağırsak savaşları
Blog , Felsefe ve Kuantum , Urban Shaman / 16 Şubat 2022

Öncelikle sibo Hastalığı kısaca neymiş onu söyleyeyim, sonra kendi sibo günlüğüme geçeceğim. SİBO hastalığı olarak da bilinen bağırsaklarda zararlı bakterinin çoğunluğa geçmesi sonucu ortaya çıkan bir durum. Peki bu neden olur? Genellikle karbonhidrat ağırlıklı beslenen, işlenmiş gıdalar ve uzun süre antiasit ilacı kullanmış olanlarda görülür. Burada hemen çoğu hastalığın temelinde yatan (gizlenmişimsi) glutenin de bulunduğunu sanıyorum. Bu arada glutenin ingilizce yapıştırıcı kelimesinden (glue) türediğini ve tahılların içine de bu maksatla eklendiğini sanırım biliyorsunuzdur. Neyse konudan uzaklaşmayayım. Konudan ilk kez şu video ile haberdar olmuştum, tıklayınız, Çünkü yaklaşık on yıldır artarak devam eden önceleri FMF (doğuştan gelen genetik bir hastalık) sebebiyle sandığım fakat giderek bunda başka bir iş var dediğim belirtileri webte aratmış ve ismini ilk kez duyduğum, gittiğim hiç bir doktorun sözünü etmediği sibo kelimesini duymuş oldum.  Belirtilerini kısaca özetleyecek olursam: en belirginleri Sürekli gaz üretimi ve hamile gibi karın şişkinliği, karın ağrısı zaman zaman kabızlık ya da ishal. Bulantı, vitamin ve mineral eksikliği,yorgunluk, kas ve eklem ağrıları, halsizlik, moral bozukluğu gibi bezdirici şeyler. Bu arada sağlık sektöründe değilim, sadece damdan düşenim! Sibo Günlüğüm:

Eterik beden nedir? İnsan Kalıbı mı? Ruh mu?

Eterik Beden, insan enerji sisteminden gelen ana enerji kütlelerinden biridir. Diğer ana bedenler Astral ve Nedensel Vücut’tır. Bu bedenlerin her biri giderek daha ince bir enerjiden oluşur. Eterik beden fiziksel vücudun tam bir kopyasıdır. Ana işlevi güneşten gelen ışığı ve ısıyı emmek ve bunları fiziksel vücudun tüm bölgelerine iletmektir. Eterik gövde, daha yoğun fiziksel gövdenin üzerine inşa edilen arketip olan fiziksel vücudun kalıbıdır. Çoğu insan için eterik beden görünmezdir, görebilenler onu fiziksel bedenin çevresinde yaklaşık 5 cm genişliğinde mavi-gri buzluymuş gibi olduğunu, dakikada 15-20 kez titreştiğini tarif ediyorlar. Eterik beden genellikle ana oluşturucu veya fiziksel gövdenin matrisi olarak adlandırılır. Burada bence en önemli husus; onun fiziksel bedenimizin organlarına eşdeğer biçimde bağlanmış oluşudur. Fiziksel bedenden bir organ çıkarılırsa, eterik organ hala vardır. Ve ilk zaman duyduğumda çok şaşırdığımı hatırladığım, örneğin fiziksel olarak artık olmayan bir kolun hala ağrımakta olduğunun söylendiği olaylar, işte o organın eterik bedende halen orjinal olarak bulunuşudur. Bir diğer çok önemli husus da duyularımızın; Eterik, astral ve fiziksel bedenler arasında bir bağlantı aracı olmasıdır. Beş duyunun çalışmasına nedeni Eterik bedenimizdir ve bu sayede madde dünyasını deneyimleriz. Eterik vücut aynı zamanda daha ince dünyaları deneyimlememiz için de bir kanal sağlar. Beni en çok şaşırtan ise Eterik bedenin, kişinin ego…