Güvercin yumurtaları ve BKÖ

Gecen hafta ben KRMSL’DE kuslu kadın resmini yaparken benim güvercinler buradaki evin balkonunun coktan göz koydukları kösesine yuva yapmışlar. Bu ciftin-ki çok uzun süredir tanışıyoruz, daha ufakca ve siyah ağırlıklı olanina KARA diye hitap ederdim, meger yumurtalarin sahibi de oymuş? Simdi gece günduz o gizli köşesinde yumurtalari ısitmakla meşgul. Artik gürültu konuşma, moklama filan yok balkonda! Sanırim bu yumurta işi çok saygı görüyor kuşlar diyarinda. Acaba kac gün sürecek yavrulari görmemiz?

Bu yumurtalardaki bebisler sabahin korunden geceye kadar dünyanin müzigine yolculuk ediyorler benimle cunku aramizda yalnizca bir metre mesafe var. Ayrıca yine ayni mesafeden uyuyup rüya gormekteyiz, anneleri KARA, yavrular ve ben, ruyalarda tanıs çıkabiliriz 🙂

X

Kim bir kadını öldürmek istememiştir ki?!“Bir Kadını Öldürmek” kitabında birçok açıdan yenilikler var. Yazar hem içerik hem de aktarım şekli açısından farklı yöntemler deniyor. Kitabı okuyup bitirdiğinizde belki bunun farkına varmayabilirsiniz, ancak bana öyle geldi ki Sibel Atasoy gözlerinizden beninize ulaşarak onların odak noktasıyla oynuyor.Aslında bu işlemi yaparken bir art niyeti de yok, çünkü ne yaptığını net biçimde size söylüyor;“Gözlerinizi odaklamayı öğrendiğinizde her şey apaçık hale geliyor…” Kitapta rekor sayıda tekrarlanan kelimeler var, fakat okuyucunun keyfini bozmamak için kopya vermemeyi tercih ediyorum.“Bir Kadını Öldürmek” kitabı, bir erkeğin, bir kadını öldürme niyetini açık eden oldukça sarsıcı cümlelerle başlıyor. Kahraman, bu kadının nesi olduğunu söylemekte gönülsüz olmakla birlikte onun neden öldürülmesi gerektiğini ve öldüreceği kadının açık tarifini net olarak yapıyor.  Sonra sahneye öldürülmesi gereken kadın dahil oluyor. Müstakbel katil ile kurbanının ilişkilerine kısaca göz atma fırsatı buluyoruz. Fakat yazarın bu konumda rahat etmemizi planlamadığı bir gerçek. Çünkü bizi güncel ortamdan alıp erkeğin aşık olduğu kadınlara sürüklüyor. Bu, adeta kahramanımızın bir günah çıkarma seansı gibi. Onun kadınlarında nasıl var olduğunu, ama daha önce nasıl her birinde ölmüş olduğunu seyretmeye başlıyoruz.Rakam bölümlerinin sonuna yaklaştıkça, girişte karşılaştığımız ve öldürüleceğinden emin olduğumuz kadını gözden yitirmeye başlıyoruz. Neredeyse bu cürmün işleneceğine dair ön bilgimiz aklımızdan uçup gidiyor.Bu noktada yazar hafızamızı tazelemeye karar veriyor ve bizi aniden “Bölüm Kırmızı” ile yüzleştiriyor ki burada gerçekten ölü bir kadın var! Bu kadının kim olduğuna dair en ufak bir fikriniz olmadığına şaşırıyorsunuz. En azından ben şaşırdım.

Radikal kitap eki söyleşiden

Bir Kadını Öldürmek kitapçılarda, tükenmeden bi tane edinin diye hatırlatıyorum.

X

ANLAM icindeki cok/hiç boyutlulugu gormeden önce zaman ve mekan enstrümani olmadan bi seyi anla-t-mak mümkün olmuyordu. Boşaltmadığın bardağı örnek vermek elzem oluyordu 🙂 Doğru mu doğru, estetik, etkin bi ornek, bi o kadar da uzuuuun bi yol! Yapacak bisey yok, asamasız bi algı genişlemesi ancak bi kazayla ve de cok düşük hayatta kalma oranıyla mümkünmuş gibi.

Öncelik sırası, bu cok-hic boyutlulugu anlamak icin daha kolay bir kavram, tıpkı bir sihirbazin sapkasinda belirivermek gibi, abra kadabra!

Günaydın ve bayramınız kutlu olsun frekanslarrr…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir