Birlikte Yaratımın Doğası

Birlikte yaratımın gücü yazısını önce okumanız önerilir.

Kryon bilgilerinde bölünmüş bütünlüğümüzün(ruh grubu demek isteyenler olabilir) diğer parçaları üç başlık altında toplanır:

  1.  Bütünlüğümüzden ayrılan en büyük parçaya “Yüksek Benlik” ismi veriyoruz, ki bu bölüm aslında DNA’mızın 6.tabakasını oluşturmaktadır. Lemuryan bilgilerde bu parçamız, Bilincimizin KANE bölümüdür, tanrısal parçamız olan Aumakua burada ikamet eder. Sevgi,şefkat, merhamet ve anlayışın merkezidir. İnsan, bilincinin bu yönüyle bilmeden veya bilerek metotlu bir biçimde ilişki kurabilir.(yöntemler konusunda bir çok öğretide yer bulur. Urban shamanın da ileri aşamalarında bu yöntemlere önemli oranda yer veriliyor). Bütünlüğümüz bu ilk ve en büyük bölümü, şu an bu yazının bulmaya çalıştığı cevabın dışında kalıyor çünkü zaten DNA’mızda kendine ait bir 6. katmanı işgal ediyor. (yine de lütfen bu sayıları lineer düşünmemeye çalışalım, her şey şimdi ve burada iç içe kuantumsal bir dans, bir vecd halinde tecelli etmekte)

Bütünlüğümüzün -bölünmüş- ikincisi, insanların çağlardan beri Melekler ve rehberler dediği kısımdır. İnsanın içinde olanı, dışsallaştırarak; tanımaya yararlanmaya çalıştığı her mekanizmada olduğu gibi, burada da rehber ve meleklerimizin kendi ruh bütünlüğümüze dahil olduğunu bilmek bir çok kişiye şaşırtıcı ve hatta hayal kırıklığı şeklinde yansıyabilir. Siz ile siz kavramı insana yabancıdır; çünkü bu kavram tekil değildir ve sizin olduğunuzu düşündüğünüz kimliğin mantığına uymaz. Bu bölümde söylenebilecek önemli husus, melek ve rehberlerimizin, uyanık bilincimizle bir aydınlanma anı geçirdiğimizde ortadan bir süre kaybolduklarını, sanki bizi yalnız bıraktıklarını hissediyor oluşumuzdur. Çünkü bu tür uyanmalar DNA’mızın kendimizle ve çevremizdeki dünyayla gerçek bir değişimi temsil eder. Bir insan, bu tür bir DNA değişimini yaptığında, rehberler geri çekilirler, buna zorunlular; çünkü insan aslında onların titreşimini değiştirmektedir. Onların DNA’ları değişmektedir! Böylece eski şeyleri çekip gittiği her şeyin daha berrak biçimde göründüğü tedirgin edici bir dönem yaşanır. Bu yeniden ayarlanma döneminde kendini yalnız hissetmek, sevilen tarafından terk edilmişlik hissetmek son derece doğaldır. Bu sadece kendi DNA’mızın yeni bir titreşime, yeni bir randımana alışmakta olmasıdır. Denge sağlandığında rehberler geri döner, sanki onlar yeni rehberlermiş gibi hissedilir çünkü onlar şimdi eskisinden çok daha iyi iletişim kurabilirler. Gezgin şamanın yolunda “ilişki kurmak” varoluşumuzun temelidir. İlk adımdır bu ve tüm süreç bu ilişkinin derinleşmesi ve sağaltılmasıdır aslında.

3. “Birlikte Yaratım’ın” doğasına dair konuşulduğunu duymuşsunuzdur belki. Kendimiz için (tanrısallığımızla birlikte) yarattığımızda bundan diğer insanlar nasıl etkilenir? Bu büyük işlevimiz, yani birlikte-yaratımımızla o insanların yaşamlarını silindir gibi ezip geçme hakkımız var mıdır? Bu sorulara ne kadar çok cevap aranmıştır insanlık tarihinde değil mi? Bu sorular çözülemez ezoterik sorular gibi görünüyor ama her şeyin işleyişiyle ilgili sistemi idrak ettiğimizde bu soruların sert ve sınırlar içermediğini, yumuşacık ipek teller gibi çözüldüğünü görüyoruz.  Bölünüp ayrılmış olan bu son grubu “bütünlüğümüze eşlik edenler” olarak adlandıracağız. Bize eşlik eden bu grup hiçbir şey yapmaz! Onlar insanlığın bir dengesi olarak bulunur, kendi üstatlığımızın bir köprüsünü oluştururlar. Bu eşlikçi grubun ismi olmadığı gibi bir formu da bulunmaz, onu bir enerji temsilcisi gibi düşünebiliriz. Tüm insanlığı desteklemek için birlikte çalışan trilyonlarca ruh parçasından bir meclis olduğunu düşünün! Onlar Dünya üzerindeki insanın verebileceği her kararın potansiyellerini temsil ederler. Onlar, kuantumluk içinde yüzmekte olan, ancak soyut tarafta bizim iznimiz ve niyetimizle (LONO işlevi) şekillenen, görünüşte rastgele potansiyellerdir. NİYET bu dünyadaki en güçlü kuvvetlerden biridir çünkü o hem DNA’mızı değiştirir hem de birlikte yaratmamızı sağlar. Birlikte yarattığımızda, bunu bu eşlikçi grup ile birlikte yaparız. 3B gerçekliğinde bunun etkilerine, eşzamanlılık adı altında her an tanık oluyoruz. Birlikte-Yaratımın benim beklediğim zamanda değil, kendi zamanlamasıyla gerçekleşmesinin nedeni eşlikçilerimizin denge unsurudur desek pek yanılmış olmayız. Kendimizi sadece kaderimizin Birlikte-yaratıcısı olarak düşünmekten öte “lider-tezahür ettirici” olarak düşünmek bu sözünü ettiğimiz bağlamda sorumluluğu yüzde yüz almamızı sağlar.

Böylece bütünlüğümüzün tüm bu unsurları, DNA’mızın en büyük enerji harcanan iki katmanına yansıyan gerçek ismimiz olur. Işıklı ismimizdir bu bir anlamda ve fiziksel bedenimizi terk ederken bu ışık ismini-enerjiyi dünya’da kristalin içinde dinlenmeye bırakırız. Yükselmiş üstatlar bir insana baktıklarında onun bu gerçek enerjisel ismini görürler ve sanırım bu oldukça keyiflidir, belki de matraktır da…

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir