Dikkatimi çekenler…

Sayıların kendilerine özgün karakterleri vardır; bazıları güçlü bazıları zayıf olabilir
Pisagor
*
Yeni fikirlere, onları hiç araştırmadan, sorgulamadan, yeterli bilgiye sahip olmadan karşı çıkılmasına Semmelweis Refleksi denildiğini biliyor muydunuz?
Daha önce benim gibi duymadıysanız Dr. Ignaz Semmelweis’in hayatına göz atınız.
*
O zamanlar İyonya olarak bilinen Makedonya’da, Abdera şehrinde doğan Demokritos için hayat hem bilgelik hem de keyfi sürülecek büyük bir şölen anlamına geliyordu. Ama yaşamın asıl keyfi bilmekten geliyordu. Ama yaşamın asıl keyfi bilmekten geliyordu; “Eğlencesiz bir hayat sıkıcı bir yolculuk olurdu.”
Felsefesi temelde bu ikisine; eğlence ve bilgeliğe dayan Demokritos “gülen bilge” olarak tanınıyordu. Mutluluğun , harekete geçme asaletinde yattığına inanan filozof bu yolda “iyi insanların” takip edilmesi gerektiğini söyledi. Kendine düşkünlük, aşırı tüketim ve rastgele yaşamın da iyilikten çok sorun getireceğine değiniyordu. Bireysel özgürlüğü savunan Demokritos, bir birey olarak insanın, toplumsal amaçlardan çok daha önemli ve öncelikli olduğunu söyledi.
“tüm antik zaman bilim insanları içinde bize en uzaktan seslenen oydu” demiş Carl Sagan
Demokritos’un geleceğe uzanan tahminleri, tam 2000 yıl sonra, 20.ci yüzyılda yerini ve zamanını buldu! Bir şeyi körü körüne reddetmeden önce en azında elimizdeki bu veriyi hatırlamak lazım. Hayat sürekli inceleme,sürekli gözlem, sürekli sınama! 
https://www.yumpu.com/tr/document/read/62633350/popular-science-turkiye-nisan-2019/59
*
Antik Mısır horus gözünün bir matematik ve felsefe dersi olduğunu bilmiyordum. Matematik kısmı fotoğrafta belli, her bir parça diğerinin yarısı. Felsefi kısmı ise 64 parçaya bölünen bütünün parçalarının toplanması ile 63/64 oluşuyor yani BİRe varmıyor ☺️
*populer Science dergisinden

*
İnsanlara üç tür sayı gerektiğini keşfettim; kökler,kareler ve sayılar.
Harezmi
Şu an tüm dünyanın kullandığı ondalık sayı sistemini getiren Harezmi;”Hindu Hesaplama Sanatıé adlı çalışmasında, Dilediğiniz sayıları sadece 10 sembolle ifade edebilirsiniz diyordu. Bu sistem kullanışsız Roma rakamlarına karşın dört işlem yapmaya izin veriyordu.
Halife Memun, barış ve bereketin sadece bilgi ile elde edilebileceğine inanıyordu. Memun’a göre, gelecekteki ideal toplum ancak bilim ve akılcılıkla oluşturulabilirdi. Bunu başarmak için de imparatorluğun her tarafına yayılmış bir halde bulunan bilimsel bilginin çeşitli kodlarının merkezi bir yerde bir araya getirilmesi gerekiyordu. Memun, İslam Dünyası’nın en iyi alimlerinin bilgi alışverişinde bulunmak üzere bir araya getirilebilmesi halinde sınırsız imkanların ortaya çıkacağını düşünüyordu. İşte Beyt’ül Hikmet’in (bilgelik Evi) yükselişi böyle başladı.
*
Doğa, “yeterince iyi” olup çevreye uyum sağlayabileni destekliyor, “en iyi” ya da “en güçlü” olanı değil! Enteresan değil mi? “uyumlu vasatın” desteklendiği bu seçilim bir tür dengeleme mekanizması oluyor.
Doğal seçilimin bir amacı yok, sadece çeşitliliği ve çevreyle uyumu koruyor. Oysa insanlar tarafından yapılan yapay seçilimlerin bazıları, sonuçları çok hızlı olsa da dengeyi alt üst ediyor, öyle ki insan sonunda “kendim ettim kendim buldum” diyecek raddeye geliyor, tabi kendini gözlemleyebilen insansa, toplumsa böyle 🙂 Değilse vur abalıya! (Darwin’in kulağı çınlasın)
*Not burada insanı doğadan ayrı varsaymıyorum, böyle bir hissim de düşüncemde olmadı şimdiye değin, sadece mevcut olaylardan bir kesit aldım. Tüm eksiklikler için insan saçmalaması diyerek işin içinden çıkacağım izninizle 🙃🧐
*
Karşımda ince zarif bir beyaz çizgi gibi uzanan Osman gazi köprüsünü seyrederken inşaat aşamasında halatın koptuğu günü ve kendini bu hatadan sorumlu tutarak maket bıçağı ile boğazını keserek Onur intiharı eden elli yaşındaki Japon mühendisi hatırlıyorum. Hüzünlüdür japonların #onurintiharları

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir