Dünyanın OLMAsı-ayrılık prensibi ve BEN

Anı defterimden-2001
Sonunda Truman ufkun sonunu bulur ve dışarı çıkmak için tüm cesaretini takınır!
Aslında doğum noktası orasıdır Truman’ın. Dışarda ne bulacağını film bize yani biz seyircilere daha önceden Truman’dan gizli olarak gösterdi. Bu sebeple biz aman canım dışarda ne olduğu biliniyor diyoruz!!!
Oysa dışarda ne olduğunu bilmiyoruz. Dünyanın OLMAsı bize içeriyi tarif ettiği gibi dışarıyı da belletmeye çalışıyor; ahiret, başka boyutlar, cennet/cehennem veya başka bir çok yoldan dışarıyı tanımlamaya çalışıyor.
Yani öyle ki; tüm engelleri geçseniz, ölümü göze alacak denli cesaretinizi takınsanız dahi, kendinden uzaklaşmanıza izin vermemek için, DIŞARI/ÖTE belirlemesini oluşturuyor, böylece doğsanız(Truman gibi,ufuktaki kapıdan çıkış) dahi sizi kendi çekimi içinde tutmayı beceriyor. Dahiyane bi plan. Dehşet bi kurnazlık!
Bunun kötü niyetle alakası yok, sadece çok seviyo bizi, öylesine çok seviyor ki, kaybolmayalım diye gırtlağımızın üzerine çökmüş durumda. Tipik anne modu!
İşte dünyanın OLMAsı böyle bişey 🙂
Aslında içeri/dışarı diye bişey yok, tanımlı/tanımsız var.
Tanımlanmayanı anlamaya çalışırsanız, onu tanımlı haline dönüştürürsünüz. Kimse de buna engel olmaz, isterseniz bir trilyon yıl yapın bunu, nasıl olsa zaman da yok, sonsuz bir gemi içinde giderken (gittiğimiz de pek şüpheli!), bi kaç katrilyon yılın ne önemi olabilir?! :))))
Evet belki bir kadın olduğum için açıkça söyleyemeyip (çocuklarının şevkini kırmak istemeyen anne modu) biraz sakınımla söylemeye çalıştığım şey; aslında herşeyin doğru ama her şeyin de yanlış olduğudur.

Evet bazı özel çalışmalar yaparak,(meditasyon, DJ ninki gibi büyücülük eğitimi vs), dünyanın çekim alanına olan bağlarınızı genişletebilirsiniz. Bunu DJ bileşim noktasının yerinden oynaması olarak tarif etmiştir. Bunu yapabilenler var görüyorum, hem tarihte hemde şimdi. Ve fakat uzaklaşabildiğiniz, yukarı ya da aşağı yaptığınız piklerde ne göreceğiniz de zaten zihninizde hazırlanmıştır. Şu andaki en etkili mimar güneş kültüdür. Ve onun izini sürdüren tek tanrılı dinler.
Fakat görülen odur ki, dinler ve eski felsefi açılımların tarifleri insanlar için artık en azından kullanılan dil açısından demode kalmaktadır. Böylece yeni “dışarı” versiyonları oluşturulmuştur. Son elli yıldır ince ince dokunmakta olan yeni dünya görüntüleri yine kendi zihin/gönül bileşkelerimizden bize sunulmaktadır. Burada en büyük görev, ben buna “kanal tedavisi” diyorum, medyumlara düşmüştür. Zaten kanal bilgileri de eski dünya mimarlığından fazla kopuk değildir, ancak söylemi gençleştirmiş ve bilimsel söylemi yanına almıştır.
“Dışarı” hazırlandı. Şu anda aktiftir!
 
Boyutlar tariflendi, kuantum söylemiyle sanal geçişler her yanımızda. Gerçek geçiş ise yine kendi bulduğum bir terim benzetmesiyle, kritik kütlenin aşılmasını bekliyor.
Demek ki, değişim olacak ve fakat orası dışarısı değildir ve zaten olamaz. Peki içinden çıkamadığımız Dünyanın OLMAsı gerçekte nedir? Cevabı hepiniz biliyorsunuz; BEN.
Ben diye bahsettiğiniz (ister kötüleyin, ister yüceltin, isterse ciddiye almayın) bişey olduğu müddetçe, sayısız boyutlar atlayacak ancak dışarıya çıkamayacaksınız. Çünkü dışarı diye bişey yok. O kendinizin önüne koyduğunuz taze salatalıktır. Hareket ettirici!
Burada olduğunuz sürece hep duvarın arkasını hayal edersiniz ve Dünyanın OLMAsı da hayal ettiklerinizi gerçeğe çevirir kapsama alanını genişletir. Bu kurtulunması gereken birşey de değil, bırakın dağınık kalsın 🙂
Siz bi yer aramıyorsunuz, beninizi götürecek yer arıyorsunuz.
*
Yukarıdaki uzunca iç döküşüm üzerinden hayli yıl geçmiş. Peki şimdi neden paylaşıyorum? Çünkü Dünyanın Olması/BEN hissi-fikri; ANA lisanı tarafından verilir. İsimler ve deri sayesinde ayrılık henüz akıl baliğ değilken bebecikken olur biter, dört yaşına kadar pekiştirilir. Sonra, oluşturulan bu bahçede hayat denen bir oyuna salınr insanlar. Ana lisanının ve onu öğretenin dünyaya verdiği biçim değiştirilemez! Eğer tüm hayatınız boyunca fevkaladenin fevkinde bir çaba gösterirseniz genleşebilir.
İyidir kötüdür demiyorum, sadece mekanizma basitçe budur, bir marangozun gözüyle budur. Ne yaptığını bilmek bazen iyidir ama bildiğinizde eski bilmez halinin rahatlığına birdaha dönemezsiniz.Jüri bir kere duymuş olur.
Aloha

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir