Yerine daha iyi bi şey koyamıyoruz

80 yıllarında doğmuş olanlara, ekonomi-para başarıdır gerisi lafı güzaftır fırtınası çarpmıştı. Onlar şimdi otuzlu yaş civarındalar ve yavaş yavaş yurdumuzun çeşitli hayat merkezlerini devralmaya başladılar.
Başbakan, 2010 lu yılların dindar gençlik yetiştirmek niyetini ortaya koyuyor ve bu niyeti şu sözlerle temellendirmeye çalışıyor: “milli ve manevi değerlerine sahip gençler aynı zamanda çağdaş olamaz mı?”
Olabilirler mi? Olabilecekler mi ancak 30 yıl sonragörebileceğiz. Toplumsal değişimler için en ufak kıpırtı en az elli yılda görülebilir. Zaman hızlandı belki otuz yılda da görebiliriz.
Gustav Jung, meslektaşlarına seslenirken kendi uygulamasını örnek göstermişti: “Yerine daha iyi bir şey koyamayacaksam hastalarımın inanç sistemlerine hiç dokunmam, onlar bir çeşit koruma kalkanı” diyordu.
Ben de şu sonuca varıyorum:
2012 yılında ülke olarak “yerine daha iyi bi şey koyamıyoruz”
O halde hastaların inançlarına dokunmamak gerekir.
Kinaye yapmıyorum, ciddiyim.

**

Sonuçta herkes iyi olduğunu bildiğince işlevini yapıyor. Kendi işlevini ortaya koyuyor. Bu gayet hoş. Yalnız sorun şu ki, acaba bu yaptıkları nasıl sonuç verecek acaba diye meraktan bi otuz yıl daha yaşamak zorunda kalıyorum.(sosyolojik etkilerini görebilmek için) Otuz otuz otuz.. nereye kadar! Gel gör ki merak ediyorum napayım.

**

“Şu an ve burada BOŞ durumda” OLMAK dışındaki her şeyi hastalık/sapma sayıyorum. Velakin biz hastalıkları hep sevdik 🙂 Çünkü varlığımızın kanıtı gibi göründüler gözümüze. Bundan sonra ne olur bilmem.

**

İnançsız olmak, kendini tanımlamamak, tanımlatmamak yarından (uçurumundan) salimen atlamışlığı gerektiriyor.

**

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir