Gez gez dur!

 

Hardal ne ki köfteye uya, sumak ne ki piyaza uya?

Birbirlerini çeken frekansları mı var? Yoksa yalnızca

Öğrenmişlik, ah alışkanlık, ah kafamın içindekiler!

Ah kafamın içindekiler, geziyorum dehlizlerinde

Ben gezmesem o bende gezer, sesi kulağımda

Açık, net, buyurucu… Gözüme gördürtür

Kulağıma duyurtur, elimi değdirtir, koşturur beni

Gez gez dur, kafamın içinde, gez gez dur!

Şaçmalamak işim gücüm, bekliyorum bişeyi

Rüyalarım? Onlara bile bulaşır belki kafamın sesi

“kes sesini!” diye bağıdım az önce çay koyarken

sustu aniden, bir derin boşluk oldu, belki düşerdim

başlamasa yeniden. Hayır hayır düşmezdim belki

ah çaresizce önemsiyorum burada kendimi!

 

Sa

15.08.09 – Beylerbeyi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir