Gölgeler serin, güneş yakıcı bu mevsimde
Cepler yorgun esnafta, kalpler hevesli
Yollarda tek tük turist, kafelerde ucuz biracılar
En çalışkanları ağaçlar ve badanacılar
Bense gölgeleri dinliyorum yürürken dalgın,
Sessiz bir fısıltı var taşında toprağında buranın
Hep bilirim hep duyarım ne çare anlatamam
Gün olur dil ucuna gelir mi bilmem
Türkü dinledim doyasıya bu gece barda
Dışarda yağmur bardaktan boşanırcasına
Çok katmanlı bir sis gibi kapladı notalar
Bağlamadan mı döküldü gönülden mi bilmem
Karahisar kalası yıkılır gelir, perçemi boynuna dökülür gelir
Yayladan gel allı gelin yayladan, kesme ümidini kadir mevladan
Ver elini karlı dağlar aşalım, bayramlaşalım.
Dedikçe aşık, damlalar aktı aktı sel oldu semadan
Gözlerimden mi kara bulutlardan mı bilmem.
Ahmet Kaya’dan konuştuk sonra
Belki ölmemiştir dedim, öldü öldü dediler
Uçurtmalardan hayallerden dostluklardan
Duman’dan dinledik, bir de Onur Akın’dan
Bir garip hüzün oldu bahardan mı bilmem
Yetmişiki saat oldu dinmedi bu yağmur
Gönlüm asılsız bir eski yaradan mahmur
Söz de verdim açacak diye yarın güneş
Duyar da mı açar, tesadüften mi bilmem.
Sa
07.04.09 – Fethiye
Çok güzel olmuş. Şimdiye kadar olanların içinde en beğendiğim diyebilirim.
Teşekkürler, taze kokular etkili oldu galiba, bi kaç tane birden yazdım dün gece 🙂