Kahire’den kısa kısa…

Mısır’da uzunca bi süre kalıp arkasından Sır Mısır Kitabını yazmıştım. Gitmeden önce ufak ısınma turlarından bi günlük yazısı:

2006.Günlükten

Kısmet olur da Mısır’a gidersem uzunca kalacağım ve oralar hakkında izlenimlerimi yazacağım. Şimdilik gelen havadislerle idare ediyoruz 🙂

Bir yılı aşkın zamandır orada yaşamakta olan kardeşim geldi bayram için. Hoş sohbetler ettik dün gece. Hatta epeyce de güldük.

Kardeşim, Mısırlıları “sinirleri alınmış” diye tarif ediyor; çok sakinlermiş. Dünya çapında yapılan bi araştırmada, Amerikalılardan sonra dünyanın ikici en mutlu insanlarıymış (bu arada Türkler sondan üçüncüymüş).

Orada takip etmek durumunda olduğunuz en basit iş bile aylarca sürebiliyormuş.

Böyle iki ay sürünen basit bi işin sonuçlanmamasından şikayet eden kardeşime, söz konusu işin muhatabı profesörün sekreteri gülümseyerek şöyle demiş:

“Mösyö Murat, siz tipik bir Türksünüz.” Nasıl yani demiş bizimki burnundan soluyarak

“Büyüklerimizden de hep duyardık, Türkler çok titiz, ve heyecanlı olurmuş, çabuk sinirlenirlermiş.” demiş ayni meleksi gülümsemeyi sürdürerek. Hatta Hac’da Türk hacılar hemen belli olurmuş.

Sonra kerdeşim bu konuyu bir de üst düzeyde yetkili bir mısırlı kontrolöre sormuş:

O da “A hayır, ben beş kez hacca gittim, hac vecibesini tam usulüne uygun yapan tek ırk Türklerdir” demiş.

Kardeşimin yüzünde iki arada kalmış ifadeyi görünce dayanamadım. Ama Muratcığım bu iki ifade birbirine zıt değil, tam olarak birbirini bütünlüyor dedim.

Muhtemelen Türkler, (dil ve coğrafya açısından tam özüne inemedikleri) müslümanlığı, gönülden ve özden değil SÖZden takip etmek durumunda kaldıklarından, yanlış ya da eksik yapma tedirginliği içinde oluyorlar. Belki bu sebeple sinirli, hırçın ama tam söylendiği gibi yapıyorlar :)))))

Aynı adam şu fıkrayı anlatmış:

Bir Türk ağa zenginliğini kaybedince kahire sokaklarında su satmaya başlamış. Üç büyük su damacanasını yan yana koymuş beklerken, biri gelip eliyle damacananın birini göstererek su istemiş. Bizim Türk elindeki uzun sopayı adamın kafasına indirmiş; “hayır ondan değil diğerlerinden içmelisin!”

Birgün annem evde yalnızken kapı çalmış, iri yarı bi adam arapça bişeyler söylüyormuş, annem anlamamış  “Türküm” demiş, adam anlamamış, “İstanbul” demiş yine tık yok. Birden annemin aklına gelmiş “Osmanlıyım” deyince adam bir elini göğsüne koyup saygıyla “elhamdürüllah” demiş.

Türkler Mısırda büyük saygı ve sevgi görüyorlarmış. Bir mağazaya girdiğinizde avrupalı ya da başka yabancı birine kıyasla Türk’e belirgin farklı muamele yapılıyormuş.

Ben de dedim ki; aman ne güzell. O zaman ben idareci olsam Türkiyedeki her çocuğu, genci dönüşümlü bir programla bir iki kez Mısıra göndermenin yolunu bulurdum. Böylece aşağılık kompleksimizi aşmanın bi yolunu bulabilirdik.

Seneler önce (yirmi yıla yakın oluyodur), İngilterede bi dil okuluna gidiyorum. Tam dersten çıktık, yanımdaki japon kızlarına bi şey anlatmaya çalışırken cümlenin içinde Mısır demişim farkında olmadan. Merdivenlerden inerken bi delikanlı gülerek sırtımdan dürtükledi “Türksün herhalde!”. Şaşırmıştım; çünkü orda kimse beni Türke benzetmemişti şimdiye kadar. Şaşkınlığımı görünce gülerek “Dünyada Egypt’a mısır diyen başka biri olamaz herhalde” dedi.

Sonuç olarak bizimkiler, Mısır halkının diğer araplardan epeyce farklı olduğunu gözlemlemişler.

Ben de her zamanki gibi muziplik yapıp “onlar firavun zamanlarında uzaylı bi ırk tarafından melezleştirildi” dedim. Bilim fanatiği, mühendis kardeşim, (tam da beklediğim gibi) gözlerinde şimşeklerle bana baktı!

Hahahahahahaha

not. Bu arada EŞTA diye bi meyve getirmişler. Olağanüstü bir lezzet. Hani Tanrı muhallebiyi/pastayı dalda yapmış gibi!

2006.

Anasının Karnından dizisi

4 Yorumlar

  1. Turan says:

    “Büyüklerimizden de hep duyardık, Türkler çok titiz, ve heyecanlı olurmuş, çabuk sinirlenirlermiş.”

    Demek ki bu “titizlik” kelimesi göreceli bir keleime. Misirlilara göre titiz olabiliriz ama bizden daha titiz halk Almanlardir….

  2. Turan says:

    Titizlikle sinirli olmak arasindaki baglantiyi göremedim. Eger gercekten titiz olanlar titiz düsündüklerinde ve titizligi yerine getiremediklerinde kizmalari gerekir. Onlar kendi kabiliyetsizliklerine kizmalari gerekiyor…

    1. says:

      Allmanlarla mısırlıları ortak bi iş yaparken düşünemiyorum, varsa asrın olayı biçiminde izleyip feyz almak isterim. İşte bu sebeple coğrafyamızı ikide bir de hatırlatma gereği duyarım. Anadolu bir köprüdür ve uygarlıklar arasında bir denge merkezidir bana göre. Bizler öyle ya da böyle herkesle bi iş yaparız 🙂

  3. Turan says:

    Hayatta en kötü şey kendi kendini tanimamaktir. Toplum olarak da aynı şey geçerlidir. Ben toplum olarak kendimizi yeterince tanıdığımiz kanısında değilim..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir