Duyu organları, özellikle burun

Fiziki bedenimiz başta olmak üzere diğer bedenlerimizin de yönetim merkezi baş gibi görünüyor.

Başı ele aldığımızda beş duyu organımızın da burada oluşu herhalde şaşırtıcı değil. Bedenimizin duruş şekli çerçevesinde duyu organlarının baştaki konumlarının bazı içrek anlamları olabilir mi diye düşünüyorum.

Örneğin gözler, dikey bir bağlantının üst bölümünü oluşturmakla birlikte, sağa ve sola konumlanmış iki adetten oluşuyorlar. Onları dengeleyen ise yine dikey bağlantının alt bölümündeki ağız oluyor ve bir tane. Ağız hem tad alma duyusunu hem de çok öğündüğümüz konuşma işlevini yerine getiriyor.

Dikey bağlantı ne anlama geliyor? Ben bunu bireysel bilincin göstergesi, varlığı olarak anlamak eğilimindeyim. Göz ve ağız, çift yönlü işlem gerçekleştiriyor,  hem diğer duyu organları gibi frekansı dışardan içeri alıyor ve bunu içteki tanımlamalarla eşleştirerek  anlama dönüştürüyor, hem de konuşmak yoluyla içten dışa doğru yayın yapıyor.  Ağızın tek olması, dualitenin bu organdaki her işlemde birlikte iş gördüğünün bir işareti olabilir.  Ağızdan çıkan her söz çift anlamı da taşımak durumundadır gibi.

Bir diğer duyu organı olan kulak da yine iki tane olup yanlara monte edilmiş ve konumları itibariyle yatay varoluşu simgeliyor. Birey olmanın tersine  bileşikliğin iletişim aracı. Sadece dıştan geleni alan tek yönlü bir organ. İki yönde birer tane olması dualitik olanın ayrı ayrı hissedilişini simgeliyor olabilir.

Organların en ilginci bence burun. Dikey ve yatay varoluşun kesiştikleri yerde tam ortada yer alıyor. Tek yönlü, dışardan içeri yayın alıyor. Ve fakat baştaki stratejik konumu nedeni ile kokuyu en hassas iletişim haline getiriyor. Koku alma hassasiyetinin kadınlarda bariz biçimde yüksek oluşu bilimsel bir gerçek (bu genelleme için özür dilerim). Ayrıca insan için en hayati işlev olan NEFES de burun vasıtasıyla bedenle irtibatlanıyor.

Bu organlardan dikey üst ve alt organlar isteğe bağlı ve son derece limitli frekansı içeri alabiliyorlar. Gözünüzü kapattığınızda akış duruyor, ya da zihniniz meşkulken yine sadece bakıyor fakat görmüyorsunuz. Keza ağız da öyle, istemediğinde kendini kapatıyor, tad almayı ve konuşmayı kesebiliyor.

Oysa kulaklar ve burun, dışardan yardım almaksızın veri girişini kesemiyor!
Batı tarzı varoluşun temeli olan dikey iletişim, insanları doğdukları andan itibaren kendi organlarına yani gözlere ve ağıza yönlendiriyor ve onları kutsuyor. Belki bu sebeple “dinleme” konusu hep lafta kalıyor, yapılsa da (bilinçli hali) etkili değil nezaketen oluyor.

Yatay iletişim, (bileşiklik), dikey iletişim (bireylik), burunda kesişiyor ve (birleşiklikle) taçlanıyor.

Öylesine daha önce düşünmediğim şeylerdi, epeyce eksik kalmış olması muhtemeldir, belki bu konuda bilgisi olanlar konuya katılma inceliğini gösterirler.

EK: Van Gogh Neden kulağını kesti? Öylesine aklıma geliverdi bu soru.

“1888 yılının 23 Aralık gecesi Vincent van Gogh kan revan içinde hayat kadını sevgilisi Rachel’e koşmuş ve uzattığı bezle ‘‘elindeki nesneyi dikkatlice yerine yerleştirmesini‘‘ istemişti. Ressamın nesne diye tanımladığı sağ kulağını fazlaca içtiği alkolün etkisiyle tıraş bıçağı ile kestiği sanılıyordu. Yıllarca tam bir açıklama getirilemeyen bu esrarengiz olaydan 113 sene sonra uzmanlar yeni teorilerin peşinde.”

Bence Vincent, yatay iletişimi kesmek istiyordu. Sağ kulak ise tonale yani bilinenlere işaret ediyor olabilir. Belki ünlü ressam bildikleriyle iletişimi engellemek istemişti. Bu niyetinin işe yaradığı,  bu işlemden iki yıl sonra ölmüş olması ile kanıtlanmış oluyordu.

2 Yorumlar

  1. Yorumunuz…..

  2. Güzel bir anlatım olmuş. Kısa bir anlatım için bunu da öneririm. http://www.vitaminegitim.com/ortaokul/detay/burun?i=F6050401V

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir