Tek tek basarak bade süzülmüyor bu düzende
Önce birini sonra diğerini basmalısın sakince
Yürümek… Bir basit yürüyüşte saklı bütün giz
On-onbir ayda bilemedin yaşında bu kıvama geliriz
“Yürüdü! Yürüdü! Nihayet yürüdü ” Muştular olsun
Ok yaydan çıktı, sevince garkoldu aile fertlerimiz
Şükürler olsun yürüdü, yani yola çıktı mahdum(e)
O yol ki sonraları çıktığına pişman eder bazen
Sol ayak bilinmezden getirir koyar ortaya
Sağ ayak bilinen eder, hem de seni düşürmez
Bu denge kaybolursa yol biter hikaye başa döner
Bir başka bahara kalır insan evladının kaderi
Yok var, yok var, yok var, uygun adım gerekmez
Gerisini düşünme, yürü insan evladı yürü, yok var…
Seni ne kadar sever görmez misin? Ne ümitler besler
Yürütmek ve dahi büyütmek ister kaos annemiz
Dengeni kaybetmeyecek kadar güçlenesin diye
Gelir vurur arada dizinin birinin ardına ancak
Sen tökezleyip düştüğünde ağlar ağlar da seller olur
Tayfun oldu, kıyamet geldi zannedersin, ceza mı bu?
Düşün bir; ceza verecek idiyse ne gerekseydi iki bacak?
Ödülden cezadan geçtik artık, şimdi güven çağındayız
Sevildiğine emin ol, yürü insan evladı bu yol senin
Ardına bakma, gözünü almasın mezar taşları
Var yok, var yok, yok var, uygun adım gerekmez
Ok yaydan çıktı, sevince garkoldu aile fertlerimiz
Şükürler olsun yürüdü, yani yola çıktı mahdum(e)
Sa
18.08.09 – Beylerbeyi
Dünyaya geldiğim anda,
Yürüdüm aynı zamanda,
İki kapılı bir handa yürüyorum gündüz gece.
Bravo, hemşerimin bu sözü aklıma gelmemişti şiirimsiyi yazarken 🙂
Ödülden cezadan geçtik artık, şimdi güven çağındayız
Sevildiğine emin ol, yürü insan evladı bu yol senin