Başlangıçta Powton, Kennedy’nin bilime yaklaşımından (kendi söylemiyle “Indiana Jones tarzı yaklaşımından” etkilenmişti): Belize’ye gelmiş, bilimsel araştırmanın standart kurallarını alaşağı etmiş, kendi zihniyle kumar oynamıştı. Ancak şu anda karşımızda, görünüşe göre LIS’li bir hastaya dönüşmüştü. Powton, “Onda ömür boyu kalıcı hasar bıraktığımızı düşündüm.” diyor. “Eyvah!” dedim kendi kendime, “Biz ne yaptık?”
Müthiş bir gerçek öykü, bilimsel detaylar yer aldığı için oldukça uzun, herhalde kimse bunu okuyacak kadar sabırlı değil. isterseniz tıklayın. Bilim insanlarının kendini denek olarak kullanması tarihte görülmemiş bir şey olmasa da böylesi olmamıştır!
Tezini herkese ispat eden ünlü nörolog Kennedy şöyle diyor; “Beyinlerimizi çıkarıp onları, bizim için her şeyi yapacak bilgisayarlara bağlayacağız. Bu şekilde beyin, sonsuza dek yaşayacak” dedi.
Bu tam da ünlü HİÇİ destanı isimli bilimkurgu roman serisinin konusu. Bir hayal daha bu gerçekliğe düşüyor. Gerçekten heyecan verici #Hiçidestanı
*
Dans, Beyindeki Yaşlanma Belirtilerini Tersine Çevirebilir
Yaşlandıkça, zihinsel ve fiziksel zindelikte bir düşüş yaşarız; bu da Alzheimer hastalığı gibi durumlarla daha da kötüleşebilir.Erişime açık olan Frontiers gazetesinde Human Neuroscience (İnsan Sinirbilimi) alanında yayımlanan yeni bir araştırma gösteriyor ki, düzenli olarak fiziksel egzersiz yapan ileri yaşlı insanlarda beynin yaşlanma bulguları tersine çevrilebiliyor ve bunda en derin etkinin dans etmek olduğu görülüyor.
Araştırmayı yöneten DrRehfeld, bizi koltuklarımızdan kaldırıp, en sevdiğimiz ritimde dans etmemizi sağlayacak tavsiyesiyle bitiriyor:“Herkesin mümkün olduğunca uzun,bağımsız ve sağlıklı bir hayat yaşamak istediğini düşünüyorum. Fiziksel aktivite,birkaç risk faktörüne karşı koymaya ve yaşla ilişkili gerilemeyi yavaşlatmaya katkıda bulunabilecek yaşam tarzı faktörlerinden biridir.Bence dans etmek, özellikle yaşlılık döneminde beden ve zihinle alakalı yeni zorlukları aşmak için güçlü bir araçtır.”dedi.Bu çalışma ömrü boyunca fiziksel ve bilişsel aktivitenin bilişsel ve sinirsel etkilerini araştıran geniş bir araştırma koleksiyonuna girmektedir. Haberin bütünü için tıklayınız
*
Kanser konusunda güç kazandığımız söyleniyor:
“İmmünoterapi vücudun bağışıklık sistemini, kanserli hücrelere karşı etkili ve daha güçlü saldırılar yapacak şekilde güçlendirerek kanserli hücrelerin büyüme ve yayılmasını durduruyor. İmmünoterapide amaç immün yani bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun kanseri kendi yenmesini sağlamaktır.”
Bu yöntem NewYork’yaki Mount Sinai araştırmacılarının geliştirdiği bir uygulama ve kısa bir süredir ülkemizde de uygulanıyor. Habere göz atmak için Tıklayınız
*
Fibromiyalji tarihçesi "Nörasteni" gibi terimlerle tanımlanmaya çalışılsa da 1904 yıllarında Gowers "fibrositis" tanımını kullanmış, böylece…
4 Mart 2020 Mircea Eliade: Dünyanın en tanınmış, saygı duyulan şaman araştırmacısı, kendisi bir şaman…
Komik olacak ama dün gece uyumadan önce tüm hayatım gözümün önünde resmî geçit yaptı, bir…
#şehirdenindimköye zamanı bile elden kaçıyor korkarım, fotoğraflara baktığınızda #megakent faciasını anlamak hiç de zor değil…
Lütfen önce Asimov’un 1954 yılında yazdığı Çok güzel bir gün öyküsünü okuyun ve sonra konuya…
önceki bölüm için tıklayınız BİR SUDANLI SİRİUS SİSTEMİ Ynzan: M. Griaule ve G. Dieterleıı Not:…