Yine ve her daim OYUN :)

Bir şeye sınır koymak kendine sınır oluyor, bunu zaten biliriz ama uygulamada an be an yaşadıkça hayretim şaşıyor bazen 🙂 Örneğin Canasta oynarken, oyun tarzını sevmediğim, ya da pek küfürbaz saygısız bulduklarımı kara listeye alıyorum, bunun manası sen varol ama birlikte oynamayalım lütfen. Fakat sistem oyun masası açarken oyuncuları seviyelerine göre eşleştiriyor canasta (SKA’nın ünlü oyunu) programında. Şimdi orada eğer kara listeye aldığın bir oyuncu varsa, seni bir türlü bir oyuna dahil edemiyor, hepimiz hazırız ama masa açılmıyor! Herkesin bir nedenle kara listeye aldıkları var. Bekliyoruzzz… bekliyoruzzzz… ve bekliyoruzzz. Yani kara listeye bir anlamda kendimi almış oluyorum.yine de kara listeyi kullanıyorum 🙂

Tabi bunda bir sakınca yok, insan oyun arkadaşını seçebilme özgürlüğüne sahip olabilmeli. Bu durumda bazen beklemeleri göze alıyoruz ister istemez. Normal hayattan farklı olarak sebebin kendimizde olduğunu açıkça görebiliyoruz orada.
Tabi bunu aşmak için aldığım bazı kurnazca önlemler de olmuyor değil! Örneğin bekleme uzarsa ve kara listemdeki kişi masaya düşecek ama bana ortak olmayacak konumda görünüyorsa, onu bir an için listeden azat ediyorum veee hooop masa açılıyor. Tabi bazen acayip sürprizler de oluyor, ben tam onu listeden çıkardığım anda sisteme katılan yeni bir oyuncu sebebiyle bir bakıyorum ki benim kapkaram masaya girivermiş, üstelik ortağım olmuş! :))))
Oyunda gülmek kolay. Hayat oyununda da bu kıvama gelebilirsek, yani sorumluluğu %100 alıp, belirsizlik ve çok boyutluluk ilkesini özümsersek gerilmeden ve hatta gülerek yaşayabiliriz. Tabi bolca pratik yapmak gerekiyor…
*
Bunca yıllık deneyimlerim ve gözlemlerim bana şunu gösterdi, AN gerçekten de imparator! Yani bunu güç anlamında söyledim, yanlış anlaşılmasın. 4. prensip Manawa; “şu an iktidar anıdır, gücün bulunduğu konumdur” der. Sanki bunu RUH gibi hissediyorum. AN ile/ruhla ilişkiye girebildiğimizde doğanın bütünüyle uyumlu bir ilişki içinde yapmamız gerekeni yapıyor, tam da olmamız gereken şey oluyoruz.
İnsan olarak bizim yanılgımız, hoşumuza giden oluşları tekrar tekrar yakalamak için onları formülüze etmek ve kayıt altına almak! Oysa bunu uzun süre tekrar etmeye izin vermiyor bütünsel denge ve biz planın işlemediğini gördüğümüzde kendimizi kuantum belirsizlik alanında buluyoruz.
Oysa her an, ruhla bağlantı içinde kalabilmek, onu dinlemek, hamleni yapmak ve tekrar dinlemek, ruhun karşı hamlesini hissetmek gerekiyor. “Uyum içinde olmak” kavramı böylesi bir GO oyunudur belki.
Mutlu, şefkatli ve barışa yol açan bir bayram olsun dilerim. Aloha

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir