Bi işi yapmakla yapmamak arasında ne çok kalırız. Hangisinin bizim için en iyisi olduğunu bilebilmek için bildiğimiz her yöntemle kar/zarar hesabı çıkarmaya çalışırız. Bazen aynı konuiçin yapılmış hesabı yıllarca yeniden tarttığımız olur. Geçenlerde bu konuyu hatırlattı bir arkadaşım. Onun açmazı üzerine düşünürken kendi geçmişimdeki iz düşümlerini hatırladım. Sonra ona cevaben yazdığım satırları okudum tekrar tekrar: Çözüm aslında problemi ifade ettiğiniz şu cümlenizin altında gizli:”Fakat benim neden olduğum bir sonucu inkar etmek, yok saymak veya umursamamak benim açımdan mümkün olan bir şey değil.” Polisiye okumanın da bazı yararları var! Dedektifin, gözünün önünde olan gerçeği, bir sürü bağlantı ve ipucunun arasından seçip almasına tek bi şey engel olur: peşin kabul, peşin hüküm!!! Aynen yukarıda sizin yaptığınız gibi. Hem peşin hükmü veriyor hem de çaresizim diye sızlanıyoruz! Hayır bu şekilde kendinizi kandırmanıza onay vermeyeceğim. Kendinizi “ben çözüm arıyorum” diye kandırmanıza göz yummayacağım! Siz çözüm arama yolunuzu ilk kabulünüzde tıkamışsınız, bütün insanların yaptığı gibi. Size iki seçenek sunuyorum: 1) peşin kabulünüzü görün. Gördüğünüzde kapı açılacaktır. 2) görmek istemiyorsanız, çözüm arayışındayım modundan kurtulun, herkes gibi günlük yaşama dalın, zevk çıkarın. İki seçenek de birbirine denk güzellikte bana göre 🙂 Bir insanın önüne teknik olarak yapamayacağı bir şey seçenek olarak çıkmaz. Eğer çıkmışsa bu mutlaka yapabileceği ancak bedellerini göze almak durumunda olduğu bir şeydir. Bazen bu seçimsizlik öyle boyuta varır ki kişi, ölümden sonra belki başka yaşam şansı vardır, her şeye yeniden başlanır, güllük gülistanlık olur mu acaba diye farkında olmadan kendini ölüme hazırlamaya başlar! Hayır efendim böyle bi lüksünüz yok. Size verilmiş gül gibi bedeni elinizin tersiyle iteceksiniz, sonra ben de size ölümden sonra kurtuluş vadedeceğim?! Böyle bir şey olamayacağını siz de biliyorsunuz ben de! Cümleniz şuydu: “Fakat benim neden olduğum bir sonucu inkar etmek, yok saymak veya umursamamak benim açımdan mümkün olan bir şey değil.” Ve bu cümledeki “benim açımdan mümkün değil” peşin hükmünün açıklamasını yapıyorsunuz kaç mektuptur. Yaparsam şöyle olur böyle olur… Demek ki aslında mümkün! Siz kendi rızanızla bu kabiliyetinizden vaz geçiyorsunuz. Sonuçlarını taşıyamam bana ağır gelir diyorsunuz. Amenna. O zaman 2.ci seçeneğimi uygulayın; yani artık çözüm arayışındaymışşş gibi yapmaktan, kendinize ve başkalarına yalan söylemekten vaz geçin. Çünkü o arayış için kapıyı kapattınız. Ve bu bir kayıp değil! Burayı iyi anlamanızı rica ediyorum. Çözüm arayışında olmamanız sizin için asla bir kayıp olmayacaktır. Keyfinize bakın, günlük şeylerle uğraşın. Doğayı severmişsiniz, onunla olun. Uğruna çözümden vazgeçtiğiniz insanları sevin ve onlarla gerçekten ilgilenin. Kendinizi ön plana çıkararak “beni anlayacak düzeyde değiller” diye sızlanarak değil! Çünkü onlar sizden bile kıymetliler; çünkü bunu siz belirlediniz, siz seçtiniz. Kendinizden yukarı koydunuz onları. Harika. Ne mutlu. Bunu doya doya yaşayın. Bırakın saçma sapan felsefeleri başkaları yapsın. Bunları yapmak size çok şey kazandırır. Kaybettirecek olan ise; seçemediğiniz olasılık için YAS tutmaktır! |
View Comments
Çok güzel bir yazı Sibelcim sağolasın.İşin komiği bir konuda karar vermem gerekirken ben zihin masturbasyonu yapıp duruyordum ,senin yazını okuyuna kadar.Uykudan uyanır gibi aslında her zaman tek seçeneğim olmuş olduğunu idrakettim.İki yoktu bir vardı o nedenlede karar anı öncesi ve sonrasında nasılda bir sarhoş gibi biri iki gördüğümü ve bundan dolayı kendi kendimi nasıl yorup acı çektirdiğimi farkettim dahada doğrusu aydım bütün hücrelerimle gördüm :)) Dilerim ayık anık anlarım anlarımız çok olur...