Ulaşılmaz Olmak

Ulaşılmaz olmak demek çevredeki dünyayla temasta tutumlu olmak demektir. Bu beş bıldırcını birden yememektir yani. Bir ızgara çukuru yapacağım diye bitkileri heba etmemek.. Gerekli olmadıkça kendini rüzgarın gücüne bırakmamak.. Ve elbette, insanları, özellikle sevdiğimiz kimseleri kullanıp onları kupkuru bırakana dek sıkıp sularını çıkarmamaktır. Ulaşılamaz olmak, kendini ve başkalarını tüketmekten ölçünmeli olarak kaçınmaktır. Bir daha hiç yiyecek bulamayacağı korkusuyla midesini tıka basa doyuran zavallı bir dilenci gibi aç ve umutsuz olmamaktır.

Avcı, avını tuzağına her zaman çekeceğinden emin olduğu için tasalı değildir. Tasa, ulaşılabilir duruma sokar insanı. Bir kez kaygılanan insan, umutsuzluk içinde önüne çıkan herşeye yapışır, yapıştığında ya kendi tükenir yada yapıştığı kimseyi ya da şeyi tüketir gider..

Ulaşılmaz olmak, saklanmak yada gizlenmek değildir DJ ye göre. İnsanlarla görüşmemek anlamına da gelmez bu. Bir avcı dünyasını sevecence ve tutumlu kullanır – o dünya ister bir bitki, bir nesne, insan yada erk olsun. Avcı, dünyasıyla yakın ilişkidedir ama o aynı dünya için ulaşılmazdır da aynı zamanda.

Dünyasını sıkıp onun biçimini değiştirmediği için ulaşılmaz olur kişi. Hafifce dokunur ona, gereksindiği sürece de kalır. Sonra bir iz bile bırakmadan ayrılır ordan..”

Ixtlan Yolculuğu

Altın değerinde öğütler Don Juan’ın demeleri. Cümlelerin içinde sanki tüm atalarımızın deneyimi yatıyor. Ulaşılmaz olmak, aynı zamanda Jung’un bize sabırla anlatıp durduğu içedönüklük ve dışadönüklük kavramlarının dengelenmesi ile de son derece ilişkili görünüyor bana.

Ve tabi Oyun Kuramından (Bakınız: https://sibelatasoy.com/?p=187 ) şu dizeleri de hatırlatıyor bana:

Anlayacak kadar yaklaşıp, yutulmayacak kadar uzakta duran ve her an mevcut seviyesinden bütünü kolaçan eden kazanır.

… Ve BKÖ’den ( Bakınız: https://sibelatasoy.com/?page_id=24 ) :

Anlam, nehri geçerken üzerine bastığınız her bir taş gibidir.

O yalnızca üstüne basmak içindir, yapışıp kalmak için değil.

Basın ve sekin!

Hafif ve kıvrak olun.

Gözünüzü ona dikmeyin, ayağınız titrer. Akan su içinizi alır. Ve yine düşersiniz.

Eğer içinizde çıkma isteği olmasaydı fark etmez derdim!

Özgürlük ona odaklanmamaktır.

8 Yorumlar

  1. hanife says:

    kendini önemseme ve düşkünlük gösterme de yol aldıkça bi anlamda ulaşılmazlık kaçınılmaz gibi.Denge ve uyumda dahil sanırım.YuPiiiiiiiii

  2. İlknur Akpolat says:

    Sibel Hanım, insanlar arası ilişkilerde neden tutumlu olamayız? Aslında insanoğlu herşeyi çok iyi biliyor ama işine hangisi daha kolay geliyorsa onu yapıyor bence. Ne dersiniz?

  3. says:

    İlişkilerde tutumlu olamamanın sonuçları daha çok acı ve enerji kaybı ile ödenmekte, bunun daha kolay bir yol olduğunu söyleyemeyiz sanırım. İnsanların daha çok bu yolu seçmeleri kolaylıktan ziyade deneyim eksikliğinden olabilir.

  4. says:

    ulasılmaz ol ki ulasmaya calıssınlar herr zaman sen kac kovalasınlar unutma…

  5. emel says:

    Dünya ya neden yalan dedikleri belli. Bu hiç adil değil. İnsanı insan yapan değerler nerede. İlkel bir av ve avcıyı oynuyoruz. Yzık..

  6. says:

    ULaşılmaz olmak yazısını çok beğendim.İnsanın diğerlerine bağımlılık geliştirmeden ve kaybetmekten korkmadan yaşaması çok buyuk özgürlük demek bence.Ayrıca çok güzel bir blog teşekkürler.

  7. suzan says:

    Dünyasını sıkıp onun biçimini değiştirmediği için ulaşılmaz olur kişi. Hafifce dokunur ona, gereksindiği sürece de kalır. Sonra bir iz bile bırakmadan ayrılır ordan..”

    illaki gitmesimi gerekir ulaşılmaz olması için.gitmede direnerek de hafifçe dokunabilir.
    şamanlara ilgini olduğunu gördüm.şamanlar yani o dine inananlarda iz bırakmamak için uğraştığına göre sizce ulaşılmaz mı olmaya çalışıyorlardı.
    çünkü şamanlar ve uzantısı olan birçok türk boyu mezarların belli olmaması için uğraşmıştır uzunca
    bir süre.
    bu arada yazı çok güzel.

    1. says:

      Şamanizm deniyor ancak bu bir din değil. Şamanlık bireysel bir algılama metodudur. Animistik dönemlerde insanlar şamanları takdir eder, onlardan yardım alırlarmış. Her devirde kendilerini bilen ya da bilmeyen şamanlar çıkar 🙂
      ( hacı hacıyı mekkede hoca hocayı tekkede deli deliyi dakkada tanır derler)

suzan için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir