Tarih tekerrürden ibaret derler

Nisan 2006.Günlükten

İster dünya tarihi, ister ülkemiz, isterse kişisel tarihimiz olsun bu tespit değişmiyor; tarih tekerrürden ibaret.  Ben de tamamiyle buna katılıyorum. Zaten tekrarlar insanı uyandırıyor 🙂

Ben eskiden, bir insanın kişisel tarihinde oluşan bir olayın tekrarını, o konudan çıkarılması gereken dersin alınmamasına yoruyordum. Gerekli şey öğrenildiğinde o tekrardan kurtulunmuş olur diyordum.

Fakat şu an bu görüşümü sorgulamak durumunda kaldım! Evet bu doğru olabilir ama tek başına yine de eksik bi tespit oluyor.

İsmi konmuş, kişilik yüklenmiş herşey (insan, olgu, ülke vs) belli bir mekanizmaya sahip. Ve bu mekanizma gereğince belli tarz olayları sonsuzca tekrarlamak üzere yapılanmış. Örneğin bir çamaşır makinası, kirli giysileri temizlemek üzere işlevlenmiş bir mekanizma. O hep aynı işlemi tekrarlıyor. Yani her çamaşır yıkandıktan sonra bir ders alsanız dahi, bir dahakinde yiyecek soğutma işlemi kazanmıyorsunuz. Hareket belli; çamaşır yıkanır!

Bu durumda tekrarların manası nedir?

Bugün yürürken kendi mekanizmamı, ve tekrarlayan işlevimi düşündüm.

Aradaki ilişkileri ve değişimleri gözden geçirdim.

Ve şu sonuca vardım; olay sonucunda gereken ders çıkartılmışsa, bir sonraki döngüde duygu/düşünce bileşeniniz değişiyor. Edindiğiniz deneyim doğrultusunda bu kez aynı tarz olaya farklı tepkiler veriyor, aynı işlevi bir başka şekilde yaşıyorsunuz. Örneğimize yeniden dönecek olursak, çamaşır makinasının modeli değişiyor! İşlev aynı; çamaşır yıkanır!

Korkunç sıkıcı bir durum içindeyiz. Aynı işlev üzerine ustalaşmak üzere programlanmış robotlarız. Belki de kader diye açıklamaya çalıştığımız şey budur.

*Bundan kurtuluş var mı?

*Neden kurtulmak isteyelim ki!

*Ama ustalaşmanın sonu yok?!

*Sonu olmayan bi şeyle uğraşmak sana neden anlamsız geliyor?

*Bilmiyorum.

*Hadi hadi… Bilmiyorumla geçiştirme şimdi

*Hımmm… Yaa sıkıcı işte, ille bi sebep bulmak zorunda değilim.

*Peki işlev değiştirsen daha mı iyi olacak? Tekrarları farkedince ondan da sıkılacaksın, öyle değil mi?

*Evet öyle görünüyor, ama farkedinceye kadar bi süre beni oyalar hiç olmazsa

*Hahahahaha… Ama her seferinde farketme süren kısalacaktır.

*Bu da doğru. Berbat bi durum! Sence bi çözüm var mı peki?

*ilk soruya döndün, farkındaysan :)))

*Evet maalesef.

*Senin de gördüğün gibi işlev değişimi (ölüm-doğum) olsa bile değişmeyen bi şey var

*Nedir o?

*”Ben’im” duygusu, ya da bilinci diyelim.

* Varsa var, bu bana çare değil.

* Sen çareye takmışsın! Ve fakat bu tamamiyle normal. Sen kendini sonlu birşey olarak tanımlamışsın bi kere, bu sebeple sonsuz görünen şeyler seni bezdiriyor. Ancak kendin gibi sonlu şeyler için çaba göstermeyi anlamlı buluyorsun. Yani sonluya=kendine yatırım yapıyorsun.

*Sonsuza mı yatırım yapayım? Boşa gitmeyeceğinden emin misin? Malum entropi filan…

*Beni çok güldürüyorsun sen yaa… İyi ki varsın sibel.

*Bi işe yarıyorum yani?

*Kesinlikle

6 Yorumlar

  1. hülya says:

    ben de bu tekrar konusuna çok takılıyorum
    toplumsal olarak gerçekten ne kadar tekamül ettik
    acaba.. yaşamın başlangıcından bugüne kadar uzanan
    tüm sahneleri aynı anda izleyebilseydik, ne görecektik dersin!
    Ne öğrendik bugüne kadar hiç bilmiyorum.. Makinalar modernleşiyor, daha önce hiç kullanmadığımız makinalar da devreye giriyor ama
    biz bir arpa boyu yol gitmiyoruz, sadece biraz daha fazla makinalaşmış oluyoruz
    biliyor musun, bazen depresyona giren insanlar görünce mutlu oluyorum! onlarda umut var. neden mi..
    eski bir dostum Yankı(kulakları çınlasın)bana
    “depresyon sağlık belirtisidir”demişti. “yolunda
    gitmeyen birşeyler var, beynin tepki veriyor”

    Evet, bence insanın kendine biraz emek vermesi
    gerekiyor ama herkes makinalaşmakdan öyle mutlu ki
    şaşıp kalıyorum..acaba bu bir kaçış mı?
    Ama kaçmakla kurtulumayacaklarını bilmiyorlar mı!
    O nedenle daha çok tekrar ederiz diyorum, almamız gereken bilgi bilincimize ulaşana dek..

    onun için daha çok tekrar ederiz

    1. says:

      Sevgili Hülya, evet sözlerine katılıyorum, ancak elma bir anda sihirle ortaya çıkmıyor, süreçler ve en önemlisi EVREler var ve her daim olacak. Yoksa sen bir gün gelir bu oyunun içinde herkes aynı anda olgun kırmızı elma olur sananlardan mısın?
      Ben (şimdilik) böyle bi şeyin olasıllığını sıfır görüyorum. Tüm evreler her zaman olacaktır oyunda. Değilse ne oyundan ne de evrimden söz edilemez.
      Eğer bana hak veryorsan, başkalarının evrelerinden ziyade kendi biricik ve benzersiz yolunun geçmiş evrelerini incele, geçişlere sebep olan -sözde-olayları, rüyalarının mesajlarını, bedeninin sorularına açıkça verdiği cevapları yakala.
      Her birimiz biricik ve benzersiz olduğumuzdan, ne başkaları ne de onların evreleriyle kıyas edilemeyiz. Kendi boyumuzu ancak önceki kendimiz ve belki vizyonlarımızdaki gelecek kendmizle kıyas edebiliriz.
      Bu oyunda kendine meydan okudun, okuyoruz. Bunu sık sık kendimize hatırlarmamız lazım. Sevgilerimle

  2. HÜLYA says:

    Çok haklısın. benim derdim ne diye sordum kendime
    yazını okuduktan sonra..
    Çok derinden gelen isteğimin yine kendi egomla ilişkili olduğunu farkettim
    Olgun elmalar ne kadar çok olursa etrafımda ben de
    daha hızlı geçerim o evreleri diye düşünüyorum
    sanırım
    belki de öğretmen-öğrenci , mürşit-mürit ilişkisi
    onun için önemli
    Feyz almak denir ya, birbirimizden bunu almaya ihtiyacımız var diye düşünüyorum, ya da benim ihtiyacım var sadece bilemiyorum
    Bir de bireysel evrimin yanısıra toplumsal evrimin
    de hızlanması çok güzel olur değil mi?bir anda herkes olgunlaşamaz tabii ki.. ama çoğunluk evrimi yükselirse ne kadar güzel olur.. tarihte de böyle dönemler yaşayan toplumlar var biliyorsun
    gerçi top noktada çok uzun kalamıyorlar ama..
    O da ayrı bir soru kafamda..

    1. says:

      Adım adım.Sarsılmaz niyetimzi korumak ve günlük pratklerimizi disiplinle devam etmek çok önemli. Tam olarak hangi anda olacağını bilmediğin biz amanda adeta dalga kırılıyor ve sen yeni bir gerçeklikle karşılaşıyorsun. Böyle böyle aymalar giderek çevreni ve bildiğin dünyayı da başka gözlerle görmeni sağlıyor. Tüm dünya bizim en sadık öğretmenimiz.

  3. HÜLYA says:

    teşekkür ederim :))

  4. Turan says:

    “Bu durumda tekrarların manası nedir?”

    Olaylar tekrar ettigi zaman biz onlari kavriyoruz. Bir olayi kavramak demek o olayi o güne kadarki deneyimlerimizle betimleyebilmek demektir. Betimleyemedigimiz zaman eski deneyimlerimizi degistirmemiz gerekiyor. Betimleyebilmek de zaten olaylari tekrar ettigi duygusuna kapilmak demektir. Olaylarin herseyden kopuk bagimsiz gerceklestigi düsünülemez. En azindan bu insan beyni icin cok fena bir haldir. O halde anlamlandirabilmek icin olaylarin tekrar edecegi umudunda olmamiz gerekiyor.

Sibel için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir