Niyet ve Ağ Bağlantısı

J.Searle, Zihnin Yeniden keşfi Kitabında şöyle der:

Arka plan tezi basitçe şöyledir: Anlamlar anlayışlar, yorumlar, inançlar, istekler ve deneyimler gibi niyetli fenomenler sadece kendiliklerinde niyetli olmayan bir Arka plan yetileri kümesi içinde işlerler. Bu nedenle, ortada farklı Arka plan yetileri bulunduğunda, aynı niyetli durum farklı karşılama şartlarını belirleyebilir. Ve eğer uygun bir arka plan ile bağıntılı olarak uygulanmaz ise, niyetli bir durum hiçbir karşılama şartını belirlemiyecektir.

Bir inanca veya isteğe sahip olmam için, diğer inançların ve isteklerin tüm bir Ağ Bağlantısına sahip olmam gerekir. Dahası Ağ Bağlantısının tümünün bir Arka plana ihtiyacı vardır. Çünkü Ağ Bağlantısının öğeleri kendi kendilerini yorumlayamaz veya kendi kendilerini uygulayamaz.

Öncelikle YENİ ye nasıl ulaşılır bir bakalım;

Dinlemeyi bileceksin, boşluğa girebilip orada vakit geçireceksin, ne çok istekli ne de isteksiz olmayacaksın, zorlamayacaksın. Doğada amaçsız ve zevk alarak yürüyeceksin. Ve mümkünse uykuya geçiş anını hatırlamaya çalışacaksın. İşte bu aralarda bi yerlerde o kendini Fuji dağının bulutlar ardından görünüşü gibi gösterebilir fakat bu o YENİ’ye sahip olduğun anlamına gelmez. O da ayrı bir hikaye 🙂

İşte Yeni’ye ulaşmanın sistematiğini bence Arka plan Tezi anlatmaya çalışıyor. Ben bunu bir yandan Kuantum Fiziğindeki “Sonsuz potansiyeller Denizi” kavramına, diğer yandan Panenteizmin tarifindeki Tanrının hem değişen hem de değişmeyen yanının izahını anlamaya yardımcı olacağını sanıyorum.

Ağ bağlantısı (Bu kavramın kuantum fiziğindeki bağlamsallık ilkesiyle de ilişkili olduğunu düşünüyorum) üzerine de düşünmeliyiz tabi, bunu bir örnekle açıklamaya çalışırsak:

Örneğin genç bir kişiyi düşünelim, çalışıp para kazanması gerektiğin “inanıyor”, bunun için iş bulmak “niyetinde” . Aynı zamanda sabah erken uyanmaktan nefret ediyor! İş ilanlarından bi şey çıkacağını sanmıyor! Kötürüm kardeşinin tamamen yalnız kalabileceğine üzülüyor! bunları uzatabilirim, yani inanç ve niyetlilik hali kendisindeki ağ bağlantısı ile bağdaşmıyor. Böylece arka plan yetilerinde iyi bir işi örneğin delikanlının istediği finans sektöründe çalışmak isteğini karşılayan bir potansiyel olduğu halde ona ulaşıp dölleyemiyor. Arka plan yetisi ona niyetle ulaşılmadığında kendi kendine devreye giremiyor çünkü niyete sahip değil. Bunu en basit, kadının çocuk sahibi olması sürecinde görebiliriz. Aslında tüm sistemler içinde açıkça görebiliriz.

Arkadaşım şöyle soruyor: Bu anlamda senin “arkaplan” “potansiyel” veya “dispozisyon” oluyor. “İnanç” kültürel bir olgu, yani herkesin kabul gördüğü bir “inanç”. Bu inanca pek inanmadığı için niyeti de keskin değil. Onun için yataktan kalkmıyor, çünkü o inancı sevmiyor.

Ağ bağlantısının çoğu, kişinin bilincinde değil, hatta ona söyleseniz gösterseniz bile duymayacaktır. Ayrıca inançların ve niyetlerin hem kişisel (kişiden kişiye değişen) hem ırksal, hem dinsel veya gezegensel çeşitleri vardır. Bunu tek kalemde geçemezsin. Bu çok kompleks bir varlık alemi dinamiği.

Bir de bunun tersine; “Allah yürü ya kulum derse”  durumu var, böylesi durumu ağ bağlantısının kişiyi ya da ülkeyi veya dünyayı (yani niyetli varlığı) doğrudan engelsiz ve hızlı şekilde arka plan yetisine ulaştırır, her şey göz açıp kapayana dek olur. 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir