Uzaylılar ve Ayağa kalkmak

Uzaydan sürekli bi şeyler geliyor. Evvelsi günkü güneş patlamasından bize ulaşanlar sadece en sık yaşadığımız ve kısmen üzerinde fikir yürütebildiklerimiz. Oysa uzaydan bize gelen etkilerin %95 i hakkında hiç bi fikrimiz olmadığını söylüyor bilim. Uzaylılar denince onları insanı az çok andıran fiziksel bir form zannetmek her zaman beni güldürmüştür.

  • Hanife tanrıyı da neredeyse insan formunda imgeleyen bir yapımız var.

    Sibel Atasoy Ah evet en önemli konuya parmak basıyorsun

    Hanife Altuntas aslında el basıcam ama biraz sancılı bi konu.şimdilik parmak basayım dedim:)

    Hanife A ‎”bizim tanrı dediğimiz şeyin, erki olmayan statik bir insanlık prototipi olduğunu görmüşler. insan kalıbı hiç bir şartta bizim adımıza müdahale edip, bize yardımcı olmaz, yanlışlarımızı cezalandırmaz ya da bizi ödüllendirmezmiş. Biz basitçe onun mührünün ürünü, onun imgesiymişiz. insan kalıbı aynen adının ifade ettiği gibi bir örnek, bir biçim, insan dediğimiz belirgin, lifçik türü unsuru bir araya toplayan bir dökme kalıbıymış.”

    Sibel Atasoy ‎”Kalıbını…” diye başlayan övme ve yerme deyişleri vardır halk jargonunda 🙂
  • Hanife A ‎:)) ağzımızdan çıkanı kulaklarımız duymuyor ya..bir de hem davranışlarımız hem de sözlerimiz, duygularımız, bize dair olduğunu düşündüğümüz herşey, market raflarında satışa sunulmuş hazır paketler gibi..içinde ne olduğunu bilmeden alıp kullanıyoruz. bilimde, gündelik yaşamda, dinlerde ve spiritüel söylemlerde bile bu böyle ..ÖZgün olmanın önemi bence bu noktada da kendini gösteriyor..
  • Sibel Atasoy Kendiliği… Özgünlük. İki ayağın yere sağlamca basarken, kollarının istediğin şeyi yapabilmek için açık ve özgür kalması 🙂 Bebekken yürümeyi nasıl öğreniriz bi tarif etsene?
  • Hanife A hepimiz yürümeye yeni başlayan bebek görmüşüzdür..ben yıllar önce yolda yürürken, bir bebek ve annesiyle karşılaşmıştım..belki de ilk kez gerçekten bu durumu izleme şansım oldu..bebek, dünyanın en önemli işiymişcesine adımlarını dikkatli ve büyük bir gayretle atıyordu..bebeğin samimiyetine, çabasına, yaptığı işe böylesine önem vererek odaklanmasına hayran olmuştum. Annem benim birden bire ayaklandığımı söyler:) benim gözlemlerime göre genelde bebekler önce bir şeylere tutunup ayağa kalkmaya çalışırlar..tutunmadan yürümeye başlayanlar sanırım cesur yürek bebekler oluyo

    Sibel Atasoy Bebek bi yerlere tutunarak ayağa doğrulur, sonra duvarlara, annesine, ona buna tutunarak “sıralamaya” başlar. Ara sıra elini bırakmayı dener, kıçüstü oturur, ağlar bazen; ama hemen yeniden DENER! Tuta-bıraka sonunda ayakta durmayı ve yürümeyi becerir. Hem de iki eli boşa çıkar! Artık onun önünde kim dura! İşte şimdi insanlığın önündeki merhale bu; bebek insanlık, AYAĞA kalkıp (kıyametçik)  da elini boşa çıkarabilecek mi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir