TV8’in her gün 21.20 deki filmleri öylesine özenli seçilmişler ki, bu işten sorumlu kişiyi ve tabi bu kişiyi istihdam etme becerisi olan kanalı da tebrik etmek istiyorum. Uzun zamandır CNBCe’nin filmlerinin önüne geçebildiğini farkettiğim bu kuşağı takip etmeye çalışıyorum. Filmlerin nerdeyse hepsi üzerinde konuşulmaya düşünülmeye değer. Örneğin bi hefta kadar önce “The Fall”, yani “Düşüş” filmini izledim. Film öylesine bir fotoğraf sanatı içeriyordu ki şaştım kaldım, yönetmeni bir sanatçı olmalıı diye düşündüm, şimdi nette biraz araştırdm ve haklı olduğumu görüyorum: Düşüş ‘The Fall’ – Eleştiri Bazı filmlerin her karesi bir tablo gibidir ve bu sahnelerin içinde derin anlamlar gizlidir. Bu tarz filmlerde görüntüler diyaloğun yerine geçerek seyirciyle konuşur, asıl anlatılmak istenen oralarda saklıdır. İşte The Fall böyle filmlerden değil 🙂 Gibisi fazla tüm sahneleri birer tabloama bu tabloların içinde bir anlam gizli değil. Sadece dayanılmaz renk kontrastları, perspektifleriyle izleyiciyi etkileyen birer fotoğraf gibiler. The Cell filmiyle üne kavuşan Tarsem Singh yönetmen koltuğunda oturduğundan buna şaşmamak gerek aslında. Film adı üzerinde düşüş (The Fall) temasıyla bezenmiş. Ailesiyle birlikte portakal toplayarak geçinen küçük Meksikalı kızımız Alexandria ağaçtan düşüp kolunu kırmıştır. Aşk acısı çekmekte olan intihara meyilli bir dublörde, köprüden atlama sahnesinde yaralanmıştır ve onunla aynı hastanede kalmaktadır. Bu iki insan arasında ilginç…