?>
Rüyalar Afrika’dan nasıl görünüyor?
Rüya/Psikoloji , Urban Shaman / 06 Şubat 2016

Zulu dilinde uykunun karşılığı “Butongo” dur. Yani yıldız tanrılarıyla bir oluş hali. Rüyanın karşılığı ise “İpupo” dur. Pupa fiili uçmak demektir. Dolayısıyla rüya gördüm demek “uçtum” anlamına gelir. Afrika’da biz, rüyamızda bir şey gördüğümüzde onu gün ışığında da gerçekleştirmek gerektiğine inanırız. Kişinin rüyalarını ciddiye alışı çok iyidir çünkü biz bir rüyayı gerçekleştirdiğinizde, rüyayı yapan ruhun yaratıcı gücünün bunu fark ettiğine ve size rehberlik edecek yeni rüyalar üretip, yaşamınızı daha zengin ve daha ilginç kılacağına inanırız. Siz rüyalarınızı fark ettikçe onların da bunu fark ettiklerine inanırız. Rüyalarınızı görmezden gelmek veya onlara yersiz, gülünç şeyler olarak bakmak iyi değildir. Rüya ruhuna, onun mesajını aldığımı ve o mesaj uyarınca davranmaya hazır olduğumu göstermek zorundayım. Bazen tüm varlığınızı derinden etkileyebilecek bir sorunla karşılaştığınızda uykuya dalabilirsiniz ve sabah olduğunda sorununuzun çözümü oradadır. Tüm bu süre zarfında yanıt nerede saklıydı? Belirli bir şeyi daha önce hiç görmemiş olan bir insan, nasıl olur da yalnızca bir rüya rehberliğinde kendini o şeyi inşa ederken bulabilir. Rüyalar mucizevi doğalarını bize bu şekilde gösterir.  Bir keresinde aydaki dağları kendi gözümle görebilmek için bir teleskop yapmak istedim. Bir rüya bana mercekleri bilemek ve bir teleskop yapmak konusunda rehberlik etti. Ne zaman bir hata yapsam rüya gelip beni düzeltiyordu. Sonunda bugün hala evimde duran dört inçlik bir teleskopu tamamlayabildim. Şimdi kendime soruyorum:…

Üniversite projesi
esinti , Rüya/Psikoloji / 09 Kasım 2015

Dün gece uykuya dalmadan önce ki muhtemelen boyhood’un bölük pörçük sahneleri geçmekteydi aklımdan, rüya ve vizyon arası bir şey gördüm: Sanırım ölmüşüm ve birden kendimi bi sürü üniversite öğrencisi kıvamında insanın arasında buluyorum, bugün ölenleri karşılamak üzere verdikleri partiymiş bu! Elime bir kadeh tutuşturuyorlar, bahçe gibi bir yer ya da en azından açık alan çünkü büyük odunların yandığı bir ateş var. Herkes neşeli, coşkulu biri bana “nasıl değerlendirdin yaşarken gerçekliği? Örneğin gerçek olup olmadığına % üzerinden bir puan verebilir misin?” diye sordu. Şöyle özet halinde hayatımı düşündüm, galiba dedim 18 yaşına kadar hayat hakkında pek de gerçekmiş gibi düşünmüyordum, bir sorun olduğu açıktı! Ortalama %40 verebilirim gerçek olma ihtimaline.Sonraki yirmi yılda bu oran yükseldi çünkü can derdine düştüm herkes gibi ve apaçık sırıtan aksaklıkları görmezden geldim, hadi buna da ortalama %80 diyeyim. son yıllarda ise bu oran giderek düştü, %50 filan desem? tam emin değilim, daha sistematik değerlendirmem lazım dedim ciddiye alarak, zaten her şeyi ciddiye alıyorum belki de arkadaş sırf tatava yapıyordu, oysa ben resmen düşünüp değerlendirip ölçtüm! Neyse ardından “şu istatistiklere bakabilir miyim?” dedim düşünebiliyor musunuz beni! Tam kurtulmuşum sorduğum soruya bak, korkunç! tevekkeli değil üniversitede istatistik dersinden en yüksek notları almakla kalmaz, bir çok arkadaşımı da çalıştırıp…

İyi ki bilinçaltımız var
esinti , Rüya/Psikoloji / 23 Ekim 2015

Borges’in dediği gibi: “İyi ki bilinçaltımız var.Tamamen bilinçli olsaydık, hayatlarımız tam bir işkence olurdu. Her şeyden kendini sorumlu tutan, yaşanan tüm acılarda payı olduğunu düşünen bir insanın hayatının nasıl katlanılmaz olduğunu düşün. Bir sakat, bir felçli gibi yaşayabilir ancak. Bilinçaltı da, aynen geceleri uyumak gibi, bizi yaşama daha kolay katlanır, yaşamla daha kolay başa çıkar kişiler yapmakta işe yarıyor. Tamamen bilinçli olmak bir insanın dayanabileceğinden çok daha fazla gerçeklik içeriyor.” Lineer düşüncenin gerçekliğinde şekillenen insan için gerçekten de bilinçaltı adeta bir kurtarıcı. Burada Borges’in söylemediği ya da yazının bütününde yer aldıysa bile görmediğim husus, tamamen bilinçli olmak diye bir durumun söz konusu olamayacağı, eğer olursa bildiğimiz insan kavramının ortadan kalkmış olduğunun göstergesidir. Bu da çok basit bir gereklilikten ortaya çıkıyor zaten, iyi/kötü, yanlış/doğru diye tanımlayarak inşa ettiğiniz bir temelin üzerinde tam bilinçli yanlış rolünü kimse oynamak istemez. Filmlere, romanlara baktığımızda kötülüğü ile öne çıkan karakterlerin önüne ardına sebepler, haklı şüphe uyandıracak bahaneler serpiştirilir, aksi takdirde ne oyuncu ne de seyirci bu rolü anlamlandıramaz. * Bugün ilginç bi şey keşfettim 🙂 Benim balkon dört yanı cam bir kutu, köşeye oturmuş aummm yapıyordum bir süre yaptıktan sonra içimde bi şey beni başka bir ses çıkarmam için resmen itti! o ses ince bir…

Kybele Mutlu :)
esinti , Rüya/Psikoloji / 08 Haziran 2015

Kibele mutlu. Nerden mi biliyorum, bu gece rüyama girdi. Şimdi bu güzel madalyonu görünce tamamen hatırladım, teşekkür ederim. Rüyada kybele tatlı tatlı, sakince duruyordu, bir çok insan gelip onu sanki bir bebeği öpermiş gibi yüzüne, gözlerine, burnuna, tüm yüzüne öpücükler koyuyorlardı ve ben bulunduğum yerden sanki o öpücükler bana veriliyormuş gibi her birini tek tek hissediyordum. Muazzam bir duyguydu. Sadece aşk, şefkat, özlem tanımlayabilir bu hissi. Hayrolsun Rüyanın ufak bir detayını unutmuşum, kibelenin sol ön tarafında ona çok yakın duran, bu seremoniyle ilgili değilmiş gibi görünen yaşlı ve yabansı bir kadın vardı, yüzünü göremedim ancak o müthiş meşguldü çok pratik güncel bi sürü işler yapıyordu. 🙂 Gece saat 3 civarında yattım ancak uyuyamadım, normaldir 🙂 Bir süre öyle uyumayı bekleyerek sakince yattım, sanırım saat dördü geçe kuşların ilk konuşmaları duyulmaya başladı, onların uyanma vaktiydi. Yattığım yerde onları dinlerken bir vizyon görmeye başladım. Önce hemen kalkıp kayıt cihazımı alayım diye düşündüm çünkü konu yazmakta olduğum kitabı ilgilendiriyordu ancak vizyonun kaçma riskini göze alamadım ve ona teslim oldum. Vizyon özetle dünyanın değişimine dair acaip bi çözüm hakkındaydı 🙂 Bu buluş 2070 yılları civarında ortaya çıkıyor, uzun süreler tartışılıyor ve 2112 yılından itibaren dünya devletlerinden ilki tarafından uygulamaya konuluyor ve ardından diğer devletler…

Yine geldik eleştiri konusuna

“Eleştiri sadece stres yaratır. kendinizi mi başkalarını mı eleştirdiğiniz ya da eleştirildiğiniz KU’nuz açısından hiç fark etmez (kent şifacıları bunu çok iyi bilir). Bazıları yapıcı eleştiri hakkında ne düşünüyorsun diye sorar; hiç farketmez :))) yapıcı eleştiri normal eleştiri içine bir özür sokmaktan başka şey değilidir. Astım, alerji, çeşitli soğuk algınlıkları, baş ağrıları, artrit hep eleştiriye verilen tepkileridir. Aloha” Demiş idim ve doğal olarak birçok onaylayan ve bazı karşıt tepkiler oluştu (hepsi bana dair, bütünlüğümde yer alan şu an faal olmayan potansiyellerimden). İtiraz tepkilerinin ana fikri; peki yanlış olanı kötü olanı nasıl söyleyeceğiz şeklindeydi 🙂 Elestiri, sen yanlis yapiyorsun, kötü soyluyorsun vs şeklindedir. Tabi ki bunlari kabul etmemek, cekip gitmek ya da kendi yolunu, istegini soylemek herkesin hakkı. Elestiri bana gore tembelliktir. Algi noktasi tembelligi yerinden kalkip elestirdiginin acisina bir bakis atmak onun da hakli oldugunu gormeye yeter. Tabi bunun icin insanin 3.farkindalik duzeyine yani baglantisal duzeye gecebiliyor olmasi lazim. Eger bunu yapamiyorsa henuz olgunluk seviyesi buna yetmiyorsa, bari yuruyup gitmeli KUsunu minimum gerginlikte tutmaya calismali, hani ya sabir durumlari!  Aslinda ne desem bosa konusma oluyor cunku hepsi bir olgunlasma sureci, bir masaldir gidiyor; mesele 7 prensibi hazmetmekte 🙂 Bi örnek vermek gerekirse; sabah belli bir konudaki insan birikimlerini aratıyordum google…

Odaklanma ihtiyacı neye dönüşüyor?
esinti , Urban Shaman / 02 Nisan 2015

O kadar çok ilgi çekici şey var ki, insanın odağını bir noktada sabitlemesi artık benim için bile güçleşti (konsantrasyonum doğuştan pek iyi olmuştur), sebebi ise odaklandığım konu sabit değil ki benim dikkatim sabitlenebilsin! Sanırım giderek lineerde kalmak için çaba sarfetmek gerekecek, ya da ipin ucunu salacağız, çok boyutluluğun içindeki şeyler birbirimizi görür anlar hale geleceğiz, gerçekten bilemiyorum 🙂 Günaydın sevgili frekanslar. Aloha Mucize, ancak onu bir mucize olarak görmeye hazırlıklı olanlara görünür, diğerleri için görünür değildir, o yüzden de yoktur; aslında nesnelerin ve günlük olayların içinde gizlenir. Eliade * Aloha arkadaşlar, dün (31 Mart) bugün bedeninde farklı şeyler hissedenler oldu mu? Bunları konuşmamızda fayda var, dış rüyamızda bir hareketlenme oldu, belirgin bir değişimin alanına girdik. Doğrusu bunu ilk kez 99 depreminden sonra (oysa deprem olayını yaşamadım bile mesafe olarak çok uzaktaydım), ikinci kez 11 Eylül olayında ve üçüncü kez de bir haftadır, özellikle dün pik yapar biçimde hissettim. Elbet bunların etkileşimleri ve gözle görülür hale gelmesi dalgalar halinde zaman içinde önümüzde belirecek. Sizden özellikle 11 Nisana kadar çok derin nefes egzersizleri yapmanızı, çok bol su içmenizi ve bedensel ve diğer tepkilerinizi dikkatle izlemenizi ve mümkün olduğu kadar bizimle paylaşmanızı rica ediyorum. * Bu gece oldukça uzun ve detaylı rüyalar gördüm,…

Her şey rüya görür.
Urban Shaman / 04 Mart 2015

Sadece insanlar, hayvanlar, bitkiler değil her şey rüya görür ve gördükleri rüyalar; mutabakat rüyamız olan gerçeklik-ler de dediğimiz varoluş katmanlarını OLdurur. Her bi şeye rüyasını sormak, onu dinlemek elimizde, bunu şamanlar yapardı ve şimdi hepimiz tüm şehir şifacıları yapabiliriz, yegane sınırımız kendimize bu izni veriyor muyuz, onları merak ediyor muyuz? * Günaydın ve iyi haftalar preshamanlar, Kuzey ay düğümünüzün gereği dengelemeniz gereken özelliklerinizi iyi öğrenin, çevrenizdekilere de bunu önerin çünkü bu bilgi size burada ve şimdi enerjinizi, özel yolunuzu destekleyen olaylarda, faaliyetlerde kullanmanızı sağlayacaktır. Doğruluk uygulamanın etkinliğindedir unutmayalım. Aloha * Bilgeliğini, dalganın sırtında sörf yaparken göster der Hawaii atasözü. * Anadolu kültüründe HA; İstek uyandırmak için kullanılan bir söz olarak TDK ya geçmiştir. Örneği çoktur, benim ilk aklıma gelen “Ha uşaklar ha!” oldu çünkü laz uşaklarını severim 🙂 Hawaii dilinde HA ise bakın ne kadar eş anlamlı: “Derin nefes ve hatırlamayla güç verme” Hawaii’ye yakınlaştıkça o kadar çok ortak uygulama ve sözcük görüyorum ki şaşırmadan edemiyorum, coğrafi uzaklıklar, zaman periyodları gerçekten de çok izafi. Siz ŞİMDİ’ye yaklaştığınızda AYRI olan her şey de adeta bir mıknatıs tarafından birbirine çekiliyorlar.

Mizahi o yer!
esinti , YENİ DÜNYA / 09 Aralık 2014

Mark Twain’in dediği gibi – hayatta bazı şeyler o kadar ciddi ki, tek yapabileceğiniz gülmektir. Bu tür mizah dünyanın bir çok şekilde yanılsama olduğu kavrayışından geliyor. Eski’den bir Yeni doğurmaya çalışan bilincimiz ve bütün bu olaylara tanıklık eden gözlemcimiz arasında bir yerlerde eğlenceli bir yer var. Bu yolda eğlenceli yeri bulmak; daha farklı gerçeklik oyunları aramak isteyenlerimiz için galiba olmazsa olmaz bir mutabakat. Don Juan bunu bize sık sık hatırlatırdı Castaneda kanalı ile. Dün gece CnbcE’de “süper kahramanlar” hakkında uzun bir biyografi izledim. Çizgi kahramanların tarihçesini ve bu öykülerin insanlar üzerindeki psikolojik, toplum üzerindeki sosyolojik etkilerini açmaya çalışıyorlardı. Programı pek incelemeden dağınık bir gözle seyrederken aklıma neler neler geldi 🙂 Şamanlar, objektif dünyanın, görmenin yalnızca bir yolu olduğunu epey erken keşfettiler. Her şeyin AYRI olduğuna dair iddia son derece güçlü ve faydalıydı. Objektif dünya hakkındaki ikincil önerme ise her şeyin bir başlangıcı ve sonu olduğuna dair farz olmuştu, ki bu da ilki kadar hoş ve faydalı bir yanılsamaydı. Böylece filmi evirip çevirip yeniden seyretme imkanı oluşuyordu ve tabi ayrılığın getirdiği yarışma duygusu bilinen her şeyi kaçınılmaz biçimde uhdesine almıştı.Ki hala durum büyük ölçüde böyledir ancak şimdi çok boyutlu gerçekliklerin henüz fikir olarak hazırlandığı dönemde bu (faydası sona ermekte olan) yanılsamaların…

Zaman Hızlandı mı?
esinti , Felsefe ve Kuantum , YENİ DÜNYA / 12 Haziran 2014

99’dan beri giderek sıklaşan ölçüde “zamanın hızlandığını” söyleyenler var, ben de onlardan biriyim. Bunu his olarak böyle algılıyor olmalıyız çünkü halen günlük yaşantımızda tüm dünyanın kullandığı saatleri baz alıyoruz 🙂 Geçen bir arkadaşım bunu sormuştu, zamanın hızlanması nasıl oluyor diye. Zaman dünyadaki bazı insanlar için mi hızlandı? Yoksa, dünyadaki insanların bazı anlarında mı hızlandı? Zamanın dördüncü boyut olduğunu ve ilişkilere dayanan bir boyut olduğunu biliyoruz (fizik biliminden). Aslında kurduğumuz her türlü ilişkinin sıralanması ve sınıflanması edimi bir zaman olgusu ortaya çıkarıyor. Örneğin hayvanlar için zaman var mı? Yani biz insanlar dışardan bakarken onlar adına var deriz (ki bu hep içine düştüğümüz bir yanılgıdır, her şeyi, tanrı dahil insani ölçülerle tanımlar ve yorumlarız, bu normal, sadece böyle yaptığımızın farkında olmak denge kayışını düzeltir). Newton, mutlak bir zaman olduğunu, Einstein izafi olduğunu söyledi. Neyse ben konuyu elden kaçırmayayım, neden zaman hızlandı (gibi geliyor)? Ben kişisel olarak bunu daha özgürleşmenin getirisi olarak yorumluyordum, “zamanın nasıl geçtiğini anlayamıyorum çünkü sadece kendi gönüllü ilgilerimle haşır neşirim” diyordum. Bu arada eskiden beri zaman konusuna dikkat veren ve daha 99 yılında bir zaman kayması romanı yazan ben, “zaman benim demişim, bu vardığım sonuçtur. O halde aslında hızlanan ben’im. Ayrıca dünyadaki bilimsel hayata bakıldığında yine müthiş bir hızlanma…

Gecenin rüyası ve yerçekimi
esinti , Rüya/Psikoloji / 14 Mayıs 2014

Rüyamda, boşlukta yarı karanlık bir odadaydım, eşyalar ya da her ne varsa onları pek seçemiyorum. Babamın (yakın zamanda rahmetli oldu) odada olduğunu biliyorum sanki arkası bana dönük oturuyor gibi geliyor bana. Ben önümdeki ekran benzeri bişeye bakıyorum, ama bu bilgisayar ya da tv ekranına benzemiyor, daha ziyade durgun bir göl yüzeyi gibi, o da karanlık. Ben içinde gördüklerimden bazılarını beğenip parmağımla odada havaya fırlatıyorum galiba babam da belki bakmak ister diye yapıyorum bunu, tamamen sessizlik ve durgunluk hakim. Derken birden babamın sesi geliyor (telepatik duyuş gibi), “böyle yapabilir misin?” diyor. Başımı kaldırıp bakıyorum odanın tam tepesinde köşede havada bağdaş kurmuş biçimde duruyor, başı üçlü dik açının köşesine yaslanmış ve hafifçe öne bükülmüş. Hemen ayağa kalkıyorum çünkü bunu yapabileceğimi biliyorum (daha önce çok yapmışım hissiyle). Ayağımı yerden kaldırıyorum, ağırlıksız biçimde boşlukta yetmiş cm kadar havadayım, hafifçe kıpırdanıyorum daha yükselmek için fakat bir bebek eli elime sıkıca sarılmış ve aşağı doğru çekiştiriyor. Hani o bebeklerin kerpeten gibi tutan minicik parmakları özellikle sağ elimin orta üç parmağını sıkıca kavramış. Ne kadar silkinsem kurtulamadığımı fark ediyorum ve heyecanla uyandım. Ellerim her zamanki gibi kuş pençesi gibi bilekten tam bükülmüş ve battaniyeye sıkıca bastırılmıştı. öylesine sıkı bükülmüş ki bir süre kan akışını sağlamak için uğraştım….

Vur deyince öldürmek!
esinti , YENİ DÜNYA / 21 Nisan 2014

Vur deyince öldürmek, tahterevallide en keskin sallanış. Sanırım yalnız “ya o ya du bu” diyen iki seçenekli Aristo’nun değil, dünyanın bildiğimiz tüm zamanlarının kısırlığı. Lineer varoluşun en canlı göstergesi. “Hem o hem de bu hem de daha fazlası” diyen Bulanık Mantık, iyi uygulayabildiğimizde bizi çok boyutlu evrene taşıyabilecek mi? Taşır. Ama bunu nasıl ifade edeceğim lineer bir şekilde? Konuşsam da yazsam da hep eksik. Elinden geleni yap işte. Çok zaman alıyor, çok eksik kalıyor. Başka yolları da var biliyorsun Biliyorum  Ama ses olup kulağıma gelmiyor, yazı olup gözüm görmüyor. O zaman ne bildiğimi ne bileceğim? Senin lineer dediğin ifadeni çok boyutlu duyanlar, okuyanlar yok mu sanıyorsun? * Rüyalarımda çok uzun zamandır bu yapının içindeyim, hissediyorum ancak bunu ne görselleştirebilecek ne anlatabilecek araç gerecim yok burada. İşte yukarıdaki sızlanışım da bundan. Bana tarif etmeye çalış diyor arkadaşlarım. Nasıl diyebileceğimi bilsem. Bi sürü fotoğraf aynı film karesine çekilmiş olsa, sen çekim işlemine şahit olsan, yani eminsin bi çok fotoğraf çekildiğinden ama sonucu görmek için bi açıyorsun ortada bulanık bi leke var’! Tüm yaşananlar/fotoğraflar onun içinde bunu hissediyorsun, saatlerce seyretmişsin işlemi. Elde sadece ne olduğu anlaşılmayan tek kare bi bulaşıklık var bu kıyıya geçtiğinde. Rüyayı unutmak gibi de değil,  Mayaların ispanyol gemilerini görememeleri gibi, aynı yetersizlik.

“Pat diye Bırakılan Paketler”
esinti , Rüya/Psikoloji , YENİ DÜNYA / 24 Mart 2014

“Bu mesajı size lineer bir zaman perspektifiyle, peş peşe sözcükler kullanarak vermek zorundayız. Bu iletişim kurmak için korkunç bir yoldur! Bu yavaş ve hantal bir yoldur. Oysa söyleyeceğimiz şeyleri bir enerji paketi halinde üzerinize pat diye bırakabilmek isterdik ki onu bir anda anlayabilesiniz. Eğer rüya görüyor olsaydınız bunu yapabilirdim, siz uyanıkken bunu yapamam.” Kryon – Lee Carroll Neyse ki Rüyalar ve vizyonlar yoluyla bi çok şeyi pat diye alıyoruz/veriyoruz. “Yaşamın en yüce amacı rüyalar ve vizyonlar görebilmektir” diyen kızılderili bunu kişisel olarak biliyor çünkü kültürleri bunu destekliyor.Biz de görüyoruz o rüyaları ve vizyonları ancak batı kültürümüz bunu desteklemediği için anlamlandıramıyorduk. Velakin gözümüz epeydir açıldı 🙂 Kendimden örnek verecek olursam; dünyanın mekanizmasına dair tüm anlayış genişlemelerimi rüya ve vizyonlarda (ve onların açılımlandırma yöntemlerini uygulayarak) edindim. Okuduğum binlerce kitap, tefekkürlerim, yazdıklarım ve gözlemlerim ise sadece, rüya ve vizyonlarda aydıklarımı bu yanda doğru düzgün ifade edebilmemi sağladı. Onları ifade edebildiğimde ise sorgulayıcı zihnim ikna oldu, böylece proses tamamlandı. Eğer ifade yollarımı genişletemeseydim, Maharaj gibi her soruya aynı cevabı verirdim; “O Ben’im” ve söylenebilecek en basit ve tek nihai cevap olurdu. 🙂 Önemli olan frekansının bu gezegene ve evrene katkısı. Ki zaten her bireyin katkısı ile bu alemler böylesi oluyor. Mümkün olabilen en iyi…

Bütünlüğe Doğru
esinti , Rüya/Psikoloji / 11 Aralık 2013

Önce efendi BENinin arada sırada değişmekte olduğunu fark eder insan, bu farkındalık ise azınlık benlerini takip etmeye iter insanı. Bu yolculuk epey bi sürer  Sonra bütünlüğünüzü fark etmeye başlarsınız ve efendi beninizi de pek takmaz olursunuz, gelsin gitsin değişsin pek fazla etkilemez sizi, belki bi iki dakika meşgul edebilir  Bütünlüğünüzün öğeleri artık merak saikiyle girer görüş alanınıza, onları birer birer tanımak çok zevkli bi uğraş haline gelir, zenginliği gördükçe şaşırırsınız, hayatın daha doğrusu varlığın gizemli yollarına uyanırsınız. Tam herhalde buraya kadar dediğinizde önünde bir başka katman daha açılır. Sağlıklı büyümek böyle bi şey bana kalırsa. Dingin bir gün dileği ile… * Bu gece hatırlayabildiğim bi rüya var, malum rüyaların hem kişisel hem de kolektif bağlantıları olur, bu rüyanın toplumsal bağını çözebileyim ve unutmayayım istiyorum: Rüyada, Kendi nikahımın ve bir baska genç arkadaşın nikahının kıyılacağı gündeyiz. Arkadaşın müstakbel eşini görüyorum çok yakışıklı tatlı bi delikanlı ve büyük bi minibüsü var, herhalde terazi bu çocuk diyorum, kibar ufak tefek görünüşüne bakarak. Arkadaşın annesi durumdan çok memnun. Bir telefon geliyor tok ve güzel sesli bir adam, nasılsa benim nikahın haberini edinmiş yanlışlıkla çünkü kimseye bilgi verilmemiş. Bana mutluluk diliyor ve bu haberi mail ve sosyal medya yoluyla herkese ilettiğini söylüyor, içimden ne gereksiz gibi bir…

rüyalar veee
Blog / 27 Ekim 2013

Günaydin ruyacilar, bu gece sabaha karsi gördüğum ilginc bi rüyayi unutmadan paylasmak istiyorum. Daha oncelleri de farkli zamanlarda suya benzer bir seyin icinde gayet rahat nefes aldigimiz rüyalar görmustum. Bu kez o atmosfer mi artik ne diyeyim onun inişine şahit olduk. Kim oldugunu hatirlamadigim bi arkadas var ve bir de eski hayatimdan mimar bi arkadasim (SKA’daki Meral). Ruyanin gelisim kisimlarinda onemli bi sey yoktu herhalde detaylari hatirlamiyorum, bi ara havaya baktigimda yukardan bi tabaka halinde flu sekilde renkli yosunlara benzer bi seyin agir avir i digini goruyoruz. Baska insanlar da var ancak onlar farkinda degil, ben karsilarda lafa dalmis merale seslenip onu uyarmaya dikkatkni cekmeye calisiyorum çunku belki son anlarimiz olabilir, bi korkum yok, zaten korkunun ecele faydasi yok, sadece bi kac dakika içinde olacak ne olacaksa, o pastel renkli atmosfer sonunda basimizdan asagi indi ve biz halen nefes alabiliyorduk. Kalabaliklari goremiyordum artik, sakindi ortam, şaşkindik biraz. Hayrolsun Bi rüya daha geldi bugun, engin nefis bi deniz ile arama kumsalin uzerinde var yok bi fabrika girmiş! 🙂 ** Herşey kutsaldir, bu sizin iliklerinize islemisse kutsal nedir bilmezsiniz bile. Her sey kutsaldir diye titizleniyorsaniz, bilginizden varliginiza aksin arzusundasiniz. Bi sey kutsaldir ya da degildir diye taraf olduysaniz uzun yolunuz acik ve…

Bilginin Doğası
Blog , Carlos Castaneda / 16 Ağustos 2013

Dün bi arkadaşımın sorusu üzerine kendi geçirdiğim evrelere göz atmak zorunda kaldım ve en büyük değişimin bilgi konusundaki tavrım olduğunda karar kıldım. Önceleri bilgiyi arıyordum ve bulduğumda ona SAHİP oluyordum. Şimdilerde ise “gerektiğinde”-ondan önce değil- yalnızca bilginin önünden çekiliyorum, o bana sahip oluyor. Bunun düpedüz teslimiyet olduğunu gördüm. İlkinde ulaşılan bilgi sınırlıydı, yöntemseldi, izah edilebilir, mantığa uygun bir yapıdaydı. O bir teslim alma idi İkincisinde, yöntemsiz, mantıksız ve sınırsız, ihtiyaca binaen. Nasıl oluyor diye sorgulamaya kalktığınızda bi rüyanın sizden kaçması gibi kaybolup gidiyor. Sanırım BAK -Birleşik alan kullanımı yöntemi de bu değişimin bi göstergesiymiş. Hani YENİ’den Doğanlarda bi tekerlememiz vardı: Birinci elden deneyerek İkinci elden dinleyerek Bilinmeyenden bilmeyerek…. heyo hey hey heyyo… Gerçekten de bilinmeyenden bilmeyerekmiş, hayat çok şakacı :)))) * “Don Juan savaşçıların kendine özgü iki sorunu olduğunu betimledi. Birisi parçalanmış bir devamlılıktan yararlanmadaki olanaksızlık; diğeriyse toplanma noktasının yeni konumunca düzeltilmiş devamlılığın kullanılmasındaki olanaksızlıkmış. Bu yeni devamlılık her zaman fazlasıyla güçsüz, dengesizmiş ve savaçılara eylemleri için gereksindikleri günlük yaşamın dünyasındaki güveni vermezmiş.” Gerçek hayat dediğimiz dünyanın bilinen halinin devamlılığı olan bi rüya olduğunu biliyoruz. Devamlılık biz insanlar için hayati bi durum ve bunu algımızın toplanma yeri olan “birleşim noktasının” konumu belirliyor. Şimdi karşılaşılan birinci güçlük, savaşçının her tür öğrendiği…