Kritik Kütle/ Ya da Maya

critical mass-kritik kütle: Reaksiyonun bitmemesi için gerekli olan minimum kütle miktarı.
Uranyumun,  atom bombası yapmak veya reaktörlerde nükleer enerji elde etmek amacıyla kullandığımız izotopunun atom ağırlığı 235’dir ve U235, doğadaki uranyumun içinde  binde beş nispetinde bulunmaktadır.  U235 için kritik kütle miktarını bir dizi formül kullanarak hesaplamışlar ve yaklaşık 70 Kg. ağırlığında 20 cm. çapında bir küre olarak bulmuşlar.
 U235 kritik kütlesi, atom bombalarının içinde, kendiliğinden patlama tehlikesine karşılık, iki parça halinde muhafaza edilir. Bombanın patlatılacağı zaman geldiğinde, parçalar hızlı bir şekilde birleştirilerek kritik kütle oluşturulur ve bunun içine bir kaynaktan nötron gönderilerek zincirleme reaksiyon başlatılır.

 Kritik kütle teriminin çıktığı fizik biliminde durum böyle. Tabi bahsi geçen bir dizi formülün ne olduğunu bilmiyorum, bi yerlerde bulmuş olsam dahi aklımın ereceğini pek sanmam. 20 cm çapında bi kürenin 70 kilo gelmesi, hayli ağır bir bilyeden bahsettiğimizi düşündürdü.

Bir de siyaset ve toplum bilimcilerin Kritik kütle tanımları var:

“Kıdemli teorisyen”e göre, işin “özü” bu kavramda yatmaktadır. “Siyasal özne”nin (ki bunun ne olduğuna ilişkin tek söylediği “kimsenin kulu olmayan özneler”dir), çok ama çok büyük bir kitleselliğe ulaşması da gerekmemektedir, “kritik kütleye” ulaşması yeterlidir. Bir kez “kritik kütle”ye ulaşıldı mı, “orta sınıfları sarsmak, şok etmek” işten bile değildir. Çünkü bu işi “siyasal özne”nin ulaştığı “kritik kütle” yapacaktır. 

 Molla Nasreddin de göle maya çalıyordu. Fizikçiler onu çok sever 🙂

Ben de epeyce yoğurt mayalamıştım; fakat ne miktarda maya koyduğumun hesabı yoktu, anneden görme, göz kararı! Göz kararımı şöyle bi düşüneyim dedim dün gece ve aşağı yukarı 2 kiloya 50 gram gibi filan tahmin ettim. Bu da demek oluyor ki binde 25 gibi bi mayalama oranı var yoğurdun. Sonra bunun kırkta bir olduğunu farkettim.

Tabi benim yaramaz zihnim bunu aldı taaa nerelere götürdü.

Kırk sözü/sayısının kültürümüzde inanılmayacak kadar çok söylemi varmış; Kırkı çıkmak, Kırk katır kırk satır, Kırk gün kırk gece, Kırk kere söylersen olur, Kırkından sonra azanı, Kırk parçaya bölünmek, Kırk haramiler, Kırk dereden su getirmek, Kırklara karışmak, Kırk tarakta bezi bulunmak, Kırk akşamın delisi, Kırk çarşamba bir arada, Kırk evin nankör kedisi, Kırk gün düşünsem aklıma gelmez, Kılı kırk yarmak, Kırk bir kere maşallah, Kırk kürk kırkının da kulpu kırık küp, Kırklanmak… 

 Düşündükçe daha da bulunur belki. Bir de zekat durumu var tabi, bildiğim kadarıyla kırkta bir, yani tam kritik kütle kadar. Neden kırkta bir?

Demek ki her insanın demokratik anlamda bir oyu olsa, 150 milyon (yaklaşık) insan dünyayı patlatır. 🙂

Ya da yoğurdu mayalar.

Tabi bunlar zihin cimnastiği, ama bu işin formulünü bilmek isterdim.:)

 İki yıl öncesinden bir yazım… Ben hala kritik kütle hesabını ya da işlevini önemsemeye devam ediyorum. O günlerde bloğuma uğrayıp yorum bırakma inceliği gösteren Büyücü  şöyle söylemişti:

 Asırlardan beri, mistik ustalar, çömezlerine, hep KIRK GÜN tavsiye etmişler…Kırk gün sabret, kırkgün tekrarla, kırk güne kadar gerçekleşir. Halk arasında da, pratik bilgilere dayanılarak, hüküm verilmiş..Birine, kırk gün deli denilirse delirir….Son zamanlarda ispat olundu ki, beyin hücrelerinin özel kollar çıkararak yeni duruma uyarlanması, bireyin yaşı, uyarının şiddetine bağlı olarak değişmekle birlikte, ortalama KIRK GÜNmüş… 

Kritik kütle için katkılarınız beni sevindirir, bekliyorum?

 

7 Yorumlar

  1. […] olan minimum kütle miktarı.” Bu konudaki akıl yürütmelerimden biri için bakınız: https://sibelatasoy.com/?p=614 […]

  2. bilgi için tşk ederim..

  3. Çok güzel yazı yazmışsınız.Teşekkür ederim…

  4. says:

    Teşekkürler, belki siz de kritik kütle ya da maya oranı ile ilgili gördüğünüz bir film önerirsiniz bizlere 🙂

  5. mustafa buğuçam says:

    Kritik.. Kırk.. KRK.. niceliklere ilişkin altın oran gibi eşik değerler var.. niceliklerden nitelikler çıkaran “kritik” sayısalın ya da sözelin.. bir değil bir kaç olduğunu düşünüyorum.. tohum, çekirdek, maya, oran, pay denilen bu birbirine benzer NESNE’lerden medet ummak yerine insanın kendi örüntüsü üzerinde yoğunlaşması daha gerçekçi ve akılcı bir tutum.. diye düşünüyorum.. bir yerde şöyle demiştim:

    Karizma.. Kariyer.. Kapasite.. Karakter.. kalite ve sonuçta kantite.. kaç katman saydım.. 6 (altı) Karizma kantiteyi büyüler.. sunduklari mal ve hizmetin kalite ve kantitesini artirararak servet ve şöhret ve makam sahibi oluyorlar.. ancak bu hoca ve yazarlarin çogu INSANLARIN karakterli ve kaliteli kantitesini yükseltmek yolunda halen etkili bir yol ve yöntem ve dil bulamadilar.. Dogan Hocanin şahsina saygisizlik edemem.. ancak aydin.. zengin ve yöneticilerimizin çogu kendilerine bağimli kilan bir bağlilik geliştirerek onlarin iki ayaklari uzerinde duramayacaklari bir MUŞTERI (alıcı) profili oluşturacak saticilik (BAYİİ) yapiyorlar. Ornegin CUPPELI ve ISLAMOGLU.. Bu yuźden böyle etkilemelerinin sonuçlarinin ovgulerini dinliyoruz.. bu bin yildir boyle.. simdi onlara baglilagimizi daha artirdik.. belki bu yüzden dısari çikamiyoruz…
    Bende belli bir nicelik ve nitelikte kimselerle bir araya geldiğinde YBA yıldızının parlayacağını düşünüyorum lakin bir iken iki bile olamadım.. KIRK YIL geçmedi galiba 😉
    K karizma.. Kariyer.. Kapasite.. RA.. Karakter Kalite.. Kantite K.

    Şimdi aklıma SARI olan KÜKÜRT ve ALTIN geldi.. güneşimizin rengi de SARI.. arı olan “S” sinüsodial çizgi evrende düm yaşamların grafi.. evren hür ruhu ARITIYOR…

    1. says:

      size katılıyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir