?>
Zaman çok hızlı ve berrak
esinti / 03 Nisan 2012

Günaydınn frekanslarrr… İlginç bir sisteme dahiliz, bunları hem farketmek ve belki ucundan kıyısından çözmek ama hem de sosyal ilişki konumundan kopmadan bütünselliği birarada tutmak kolay iş değil. Farkındalık ışığıyla bir an apaçık aydınlanan bölümler, bir an sonra yalnızca hayret ve şaşkınlık dolu bir anıya dönüşüyor, hatta bir  iki gün sonra anı da kaybolup gidiyor yerinde sadece bi şey oldu ama neydi gibi belirsiz bir his kalıyor. Dünyanın eski zaman sisteminde bunları önemsemiyorduk herhalde pek; çünkü aklımız o anıda kalmıyordu bile, hatta bunun farkında bile olamıyorduk çoğu kez.  Zaman bu denli hızlanıp berraklaştıktan sonra hala eskiden olduğu gibi yaşayabilenler var mı bilemiyorum. Ne de olsa ben köşemde bir kişiyim, sadece kendi dikkatimin dolaştığı yerleri algılayabiliyorum. Unutulan parlaklık anlarına yeniden dönmek(dünmek!) mümkün oluyor mu? Cevap: Oluyor ama kolay değil, ya ilki gibi bilmeden, bazen de çok arizi olarak, geriye yürüme yöntemiyle.

Bazı kavramlar
esinti / 06 Mart 2012

Zamanın (kendimin), -o tıpkı sihirli bir geyikmişcesine- peşinden koşuyorum.. Yakalamak ne mümkün; ama bazen yorulup bi ağacın altına çöktüğünde gelip yanına konuşuyor. Biliyo ki yorgunsun ve nasılsa onu yakalayamazsın. Rahat rahat yanaşıyor, en inanılmaz öykülerini fısıldıyor kıkırdayarak. ** Rüyaya ilk kez simcity oynarken uyanmıştım. Galiba 90 yılıydı. Ondan sonrası lucid rüya ile bilinçsiz rüya arasında kaymalarla geçti. FRP ise yönttemleri keşfettirdi, isimleri koydu. OK, kendi sentezim oldu ve sonra CC tasdik etti. Tabi tüm bunların öncesi aralarda sayılmayacak denli aşamalar oldu, yalnız olmadığımı hissetiren öğretmenler, nadir de olsa bi kaç dost ve vizyonlar, şimşek çakmaları… Hayat ne güzel bi şeysin. ** “Işık hızında olma” kavramını ben çoğu kez, eylemi yaptığımız anda tam bilinçli olmak, eylemin tüm bağlantılarını biliyor olmak diye tarif etmiştim.(bozon vs tam sipinli varlıkların alanı) Farkındalığı ise, eylemi gerçekleştirdiğimiz an ile onun tüm vechelerini bildiğimiz an arasındaki zaman aralığı olarak tarif ediyorum. Bu aralık kısaldıkça farkındalık ışığı artmaktadır, çünkü ışık hızına yaklaşılmaktadır. Salınımcıların (takyon evreni)dünyasında olmak sanırım sürprizlere pek yer bırakmıyor. **

Yazarak Kendini ifade Uygulaması
Duyuru , Eğitimler / 09 Ocak 2012

Yazamıyorum! Hiç kabiliyetim yok! Hayal gücüm çok kuvvetli, içimde paylaşmak için çok şey var ama nasıl yapılacağını bilmiyorum! Bir yazsam hayatım film olur, ama nasıl? Yoksa böyle diyenlerden misiniz? O halde henüz benimle tanışmadınız. İddialı bulmayın bu görüşümü çünkü tamamen yaşanmışlıklara dayanan bi çok örnekle desteklenen bir tespitti. O kadar çok insanın, öykücü, romancı, senarist olmasına, bundan da ötesi kendini rahatça ve güzel ifade etmesine vasıta oldum ki, bundan büyük bir sevinç duyuyorum. Her biri benim için ayrı bir onur/ sorumluluktur. Üstelik öyküler ilaçtır! Belki siz de sadece ilaç almaktan sıkıldınız, biraz da dağıtmak, şifalanıp şifalandırmak istiyorsunuz. (Bu bir yaşam sanatı aslında,tıklayınız) Güzel yazabilmek istiyor musunuz? Sizi tüm niyetimle yüreklendiriyorum, gelin ve bu ay başlayacağımız; yazma teknikleri, kendini ifade yoluyla iyileşme/iyileştirme atölyemize katılın. Gurup sadece dokuz kişiyle sınırlıdır. Benimle veya  Tuva Sanat ile iletişim kurmanızı bekliyoruz. Sevgilerimle Sibel Atasoy- yazar, görüşmeci İLETİŞİM Tuva Sanat Sanat Atölyesi İstiklal Cad. Atıf Yılmaz Sok. No:16/3 Beyoğlu / İstanbul Tel: 0 212 293 44 34 Berrin YILMAZ: 532 485 98 62 Fatih IRMAK: 535 560 00 14 Bu eğlenceli uygulamayı gerçekleştiren Sibel Atasoy hakkında: İstanbul’da doğdu, ortaöğretim ve üniversite yıllarında Anadolu’nun pek çok yerinde bulundu. Uzun süre büyük şirketlerde üst yönetimde görev yaptı. Sonra…

Kişisel Rüya Terapi Uygulaması
Duyuru , Eğitimler / 09 Ocak 2012

Her bir rüyanız, kendinizden gizlediğiniz hazineyi toprak altından yukarı size doğru fırlatan olağanüstü bir araç, eşi bulunmaz bir fırsat. Onları kendiniz olana dahil edebilmek için kişisel terapi uygulamalarımızı değerlendirin. Bu gerçekten de her birimizin eline en zahmetsiz, en tehlikesiz ve en ucuz  olarak verilmiş latif bir olanak. Rüyaların özel teknikle AYDIRILma işlemi, zihnen öğrendiklerinizle asla kıyas kabul etmez; çünkü her bir rüyanın ayması hücresel aydınlanmaya sebep olur. Hem sizi hem ilişkide olduğunuz her kişiyi ve her olayı etkiler, tüm bedenlerinizdeki rahatsızlığı şifalandırmakla, yeni enerjiye ve bilince uyumlandırır. Talepleriniz için lütfen buradan yahut mail adresimden randevu alınız. sevgilerimle Sibl Atasoy Rüya görüşmecisi Not. Rüyalar ve yöntem hakkında daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız.

Bilinç,duygu ve çevre faktörü-12
Felsefe ve Kuantum , Kitap Özetleri / 11 Eylül 2011

Önce yaşanılmış örnek vererek, duygu oluşumunun çevre faktörleriyle nasıl etkilendiğini gösterelim. ►1- Çocukluğunun hatırlanmayan döneminde bir köpek saldırısına uğrayan bir adamın, sol kulağı yırtılır, kolunda ve göğsünde yaralar oluşur. Bunu sonucu tüm gençliğinde köpeklerden kaçar. Evlendikten sonra çocukları olur ve çocuklar eve bir köpek almak isterler ve adam çocuklarının arzusunu yerine getirmek istemektedir. Bunu üzerine adam bir ruh doktoruna gidip çözüm arar. Doktor muayenesinde, adamın köpek gördüğünde kalbinin patlarcasına attığını, soğuk terler döktüğünü saptar. Daha önce ilaçla bu korku yatıştırılmaya çalışılmıştır, ama ilaç sadece adamın duygularını sakinleştirmeye-uyuşturmaya yaramaktadır. İlaç etkisi kalkınca, aynı korku devam etmektedir. Olay kişinin çocukluğunun hatırlanmadığı dönemde gerçekleşmiş olduğundan, kişi olayı hiç hatırlamamakta, ancak ebeveynleri böyle bir olay olduğunu ona sonradan söylemiş olduklarından, geçmişinde böyle bir olay geçmiş olduğu bilgisine sahiptir. Dolayısıyla olayın kayıtları sadece bilinçaltına yerleşmiştir, yani kişinin beynindeki amigdala bölgesi her köpek gördüğünde “kaç veya savaş” sinyali vermektedir. Beynimizin bu tutumu, bizleri tehlikelerden korumak için oluşturulmuş kalıtsal bir davranış devresidir. Doktor adama bir beynin nasıl çalıştığını, belli beyin kesimlerinin belli beden kesimlerinin düzgün çalışması için neler yaptıklarını, beynin tüm amacının bedeni korumak ve kollamak olduğunu, vs. anlatır. Bu anlamda, korku mekanizmasının bedenin gelecek sefere belli şeylerden kaçması-korunmasına yönelik bir savunma sistemi olduğunu açıklar ve kişinin…

Dönüşüm-değişim zamanı
esinti , YENİ DÜNYA / 31 Ağustos 2011

Borsaların, bankaların, diktatörlüklerin ve her konudaki sahteliğin yıkılma vakti geldi. Gezegensel temizlenme süreci. Yapacak bişey yok. ** Sizin olduğunu düşünerek bir sorunu üstlendiğinizde, onunla güreştiğinizde, ve en sonunda yeni bir anlayışa ya da yeni bir farkındalığa geldiğinizde, bunun kitle bilinci üzerinde, dünyanın geri kalanı üzerinde parlak bir etkisi olur. ** İsteseydiniz şu anda yediğinizin yarısıyla idare edebilirdiniz. (Bu kadar yemek) zorunda değilsiniz.  Yarısıyla yaşabilirdiniz. Bu, kilo vermekle ilgili değildir; bedeninizi uyumlamakla ilgilidir. Onun artık o miktarlara ihtiyacı yok. Aslına bakarsanız, bazı günler fazla yediğinizde sanki ağrı sızı yaptığını farkettiniz mi? Çünkü bedeniniz daha duyarlı hale geliyor. ** TİTREŞİMLERLE 3 BOYUTLU NESNELERİ OLUŞTURUP VARMIŞÇASINA DOKUNABİLMEK…İnanılmaz ama Japon bilimadamları bunu başardı. Bilgisayar ekranında tasarlanan nesneyi ultrasonik ses dalgaları üzerinde oluşturuyorlar. Elinizi uzatıp dokunmak istediğinizde şaşırıyorsunuz, sanki görünmez şekilde nesne orada. Ses aslında dalgalardan oluşur. Bu dalgaların genlikleri ve frekansı vardır. Ses arka arkaya gelen titreşimleri taşır… ** Kandan değil frekanstan kardeşiz. ** Dalga’nın enerjiyi taşıyan titreşim, Dalga boyu’nun tekrarlama mesafesi ve frekansın da titreşim sayısı olduğunu anlayabildim. ** “Öldük, dünyayı şaşkın bırakıp gittik, Yüzlerce incimiz vardı delinmedik. Sersemliği yüzünden bilgisizlerin, Renk renk düşünceler kaldı söylenmedik.” ** Sizin bilinciniz sizin mevcudiyetiniz ve kendinize farketme izni verdiğiniz şeylerdir. Bilinciniz mevcudiyetinizdir, ve mevcudiyetiniz hemen şimdi…

Farkındalık Türleri
YENİ DÜNYA / 27 Ağustos 2011

Kendinizin daha çok farkına vardıkça… Ben bunları tanımlayacağım. Bunlar, hiçbir şekilde, taşa yazılmış (ille de böyledir denen) şeyler değil, ama farkındalığın farklı düzeyleri vardır ve hepsi de bilince bağlanır. Hepsi de yaşantınızın şu anında önemlidir. Duyusal farkındalıklar vardır. Bunlar, sahip olduğunuz o insani beş duyu yoluyla gelir, ve bunlar koku ve dokunma, kulaklarınızdan giren müziği duymak, esintiyi hissetmek gibi şeylerdir, hatta bir dereceye kadar kalp atışının duyusal algısı, sıcaklık, elbette, hareket eden bedeniniz. Bunların hepsi duyusal farkındalıklardır. Diyeceğim ki, genelde insanlar, genel olarak, çevrelerindeki duyusal farkındalıkların yüzde 98’inden habersizler. Şeylere dikkatlerini vermeyi ve vermemeyi öğrendiler. Biz (az önce) bazı deneyimler yaşarken, (dışarda) motorsikletler geçiyordu. Ve siz bunları duymazdan gelmeyi öğrendiniz. Burada, salonda görsel olarak meydana gelen şeyler vardı, ve siz bunları görmezden gelmeyi öğrendiniz, ki bu iyidir, yoksa şaşkına dönerdiniz. Dikkatinizi vermemede o kadar iyi bir hale geldiniz ki, sanki kendinizin dışına çıktınız. Duyusal farkındalıklar bilincin önemli bir parçasıdır. Renk ve dokunma ve koku algılayabilmek, hem çok kolay hem de yapması keyiflidir, ayrıca kendinize böyle bir armağan vermek de güzel bir şeydir. Duyusal farkındalığa geri gelmek sadece arada bir durmayı ve buradaki salonda bir sineğin dolandığını gözlemlemeyi talep eder. Ama o sinek gelip de yüzünüze konmadığı sürece onu genelde farketmeyeceksiniz…

Yollar yine yollar
Gurdjieff- Maji / 09 Ağustos 2011

30. Yollar (tekamüle giden), gündelik hayatın karşısında olup başka ilkelere ve yasalara dayanmaktadır. 31. Dördüncü yolda imana gerek yoktur, aksine her çeşit iman dördüncü yolun karşısındadır. 32. Yolu arayan insan, yolu bilen ilk insana rastladığı ana “ilk eşik” ya da ilk adım denir. İlk eşikten itibaren “merdiven” başlar. Merdiven süresince kişi her şeyden; yoldan, rehberden ve kendinden şüphelidir, hiç bir şey sabit değildir. Bazen aşağılara düşer ve yeniden başlaması gerekebilir. 33. Fakat son basamağı geçtiği anda yola girdiğinde rehbere karşı şüpheleri ortadan kalkar ama aslında ona ihtiyacı eskisinden çok azalır. Bir çok bakımdan bağımsız olur ve nereye gittiğini bilebilir. Çalışmasının sonuçlarını artık kolaylıkla kaybedemez. Yolu terk etse bile başladığı yere dönmeyecektir. 34. Dördüncü yolda merdiveni çıkmak için koşul;  İnsanın kendi yerine bir başkasını yerleştirmeden bir üst basamağa geçemiyeceğidir. Böylece insan yükseldikçe kendini izleyenlere daha da bağımlı olur. Onlar durursa O da durur. 35. Öğrenci ne derece yüksekse, öğretmen de o derece yüksek olabilir. Aslında öğrenci öğretmenin seviyesini hiç göremez ve ne derece aşağıda iseler o derece yüksek bir öğretmen isterler. (Genellikle insanın kendisi beş para etmediği halde İsa’nın öğretmenliğinden başkasını istemez.) daha aşağısına razı değildir. 36. Öğretmen ve öğrenci birbirine muhtaçtır. İnsan aldığını derhal vermelidir, ancak bu şekilde daha fazlasını…

Başbakan Erdoğan’a teşekkürlerimle
Rüya/Psikoloji / 22 Kasım 2010

Şimdi söyleyeceklerime belki şaşıracaksınız. Epeydir aklımda fakat bir türlü fırsat bulup da söyleyemedim. Konu Başbakan Erdoğan’ın farkındalığımıza katkıları ile ilgili. Biliyorsunuz siyasetle ya da güncel medyatik olup bitenle pek ilgim yok, bu sebeple sanırım satır aralarında bazı şeyleri kaçırıyorum fakat bunu göze alıyorum çünkü olmaktan sevinç duyduğum yerlerde olmayı seçiyorum. Eminim ki bu seçimimin de bana kattıkları var. Sn Erdoğan’ın biz sigara içenlere ve bizim kanalımızla içmeyenlere de büyük bir hediyesi oldu.  Başbakan, sigaraya olan kişisel nefreti sebebiyle, yetmiş milyon insanı doğrudan ilgilendiren bir konuda insan haklarını hiçe sayan bir uygulamayı hiç tereddüt etmeden kanunlaştırmış ve denetiminden de her bir ferdi memur kılmıştı. Sigaranın bütün dünyada günah keçisi pozisyonuna getirilmesinin sebeplerini hepimiz az çok biliyoruz. Bu konuda herkes konuşmuştur zaten o sebeple hiç girmeyeceğim. İnsanların ihtiyaçlarını ve her birinin biricik ve benzersiz oluşunu reddeden ortodoks tıp, özellikle gelişmiş(!) ülkelerin büyük bir aymazlıkla yeryüzünü mahfeden tüm uygulamalarını devam ettirmeleri için bir günah keçisi seçilmesi hususunda gereken icazeti verdi. Bunun için çok geçmeden büyük hicap duyacak fakat bu onların yani ortodoks tıbbın sorunu beni ilgilendirmiyor şu an. Herkes kendi hatalarını yapsın nasılsa sonuçlardan toplu olarak yararlanıyoruz. Geçenlerde soğuk havaların erkence bastırdığı günlerden birinde Beylerbeyi sahilinde geziniyorum. Bilirsiniz küçücük bir yer zaten. Cafe…

Eski ve Yeni Dünya üzerine düşün pratikleri
Felsefe ve Kuantum , YENİ DÜNYA / 24 Ağustos 2010

Eski ve yeni Dünya enerjisinden, insanlardan, çalışan sistemlerden bahsedeceğim gerçi bu zor bir iş; çünkü Dualitik ve üçlü (geçmiş-gelecek-şimdi) zaman olgusuna sahip bir lisan kullanacağım. Bu durum yazılı ifadeyi nerdeyse imkânsız kılıyor. Konuşurken de aynı lisana mahkûmuz ancak bazı avantajlarımız var; kelimeyi sarf ederken içine üflediğimiz parıltı -bunu duyabilenler için- söz konusu engeli aşmamızı sağlıyor. Yine de deneyeceğim. Eski Dünya’da(ED) çalışan kanunlar, kabuller ve gerçekleri yadsımak adına bir çabam yok, nasıl ki Kuantum Kuramı Newton kanunlarının yanlış olduğunu göstermiyorsa, Yeni Dünya (YD) için söyleyeceklerimiz de eskisini dışlamıyor, onları içeriyor. Şimdi moda haline gelen “kapsama alanı” sözcüklerini altı yıl önce “Oyun Kuramını” yazarken sık sık kullanmıştım. İçerme/kapsama kelimelerine çok iş düşüyor, bu kelimeleri özümsemeden YD hakkında değil konuşabilmek, düşünebilmek bile mümkün değil. Özellikle yazının icadından bu yana insan üzerinde fevkalade büyük öneme sahip olan “zihin” olgusu YD’da önemini yitiriyor; çünkü hazırlıklar tamamlandı, şimdi uygulama zamanındayız. Bu aynen sınava hazırlanmak gibiydi, yeterli süremiz vardı, gece gündüz çalıştık, öğrendik. Bazılarımız ezber yaptı, diğerleri anlamaya çalıştı. Netice itibariyle öğrencilere tavsiye edilen, sınavdan önceki gece ve sabahında artık çalışmayı bırakmak, sakinleşmek ve kendine güvenmektir. Bu sebepledir ki, dünyanın her yanında, her çeşit isim altında; ibadet, meditasyon, gevşeme, yoga, nefes gibi zihni (iç konuşmayı) devre dışı…

Sonsuzluğun niyeti
Carlos Castaneda / 31 Aralık 2008

“Büyücü olmak, hayal edilemeyecek şeyleri olabilir kılacak bir farkındalık düzeyine erişmek demektir. Büyücülerin eylemleri sadece soyut olan, insani özellikler taşımayan alemdedir. Büyücüler sıradan insanların arayışlarıyla hiç ilgisi olmayan bir amaca ulaşmak için mücadele verirler. Büyücülerin emelleri, sonsuzluğa erişmek ve onun bilincine varmaktır.” Büyücülerin üstünlüğüne ilişkin en can alıcı noktayı ortaya koyuyor Don juan. Tüm insanları, enerjiyi doğrudan görebilecek farkındalığa genel anlamda sahip olanlar, büyücüleri ise enerjiyi doğrudan gördüğünün düşünsel düzeyde bilincinde olan yegane insanlar olarak sınıflandırıyor. Farkındalığı “enerji”, enerjiyi de asla durağan olmayan daima kendiliğinden devinen sürekli bir akış olarak tanımlıyor. Kişi bir kez büyücülük yolundaki o eşiği geçtiği zaman artık başına gelen hiçbir şeyin kendi etkinlik alanında kalmadığını, sonsuzluk aleminin sınırları içine girdiğini açıklıyor. Arizonadaki ilk karşılaşmalarında her ikisinin de o eşiği geçtiğini söylüyor. Niyet konusundan bahsediyor daha sonra. “seninle beni bir araya getiren sonsuzluğun niyetiydi” diyor. “Sonsuzluğunun niyetinin ne olduğunu saptamak imkansız, ancak o orada, senin ve benim olduğum kadar gerçek. Büyücüler ona havadaki ürperti derler. Büyücülerin avantajı havadaki ürpertinin var olduğunu bilmeleri ve fazla gürültü patırtı etmeden ona boyun eğmeleridir. Büyücüler için kafa yormak, merak etmek, tahminler yürütmek yoktur. Ellerindeki tek olasılığın sonsuzluğun niyeti ile birleşmek olduğunu bilir ve sadece bunu yaparlar.” Tüm insanları enerjiyi doğrudan görebilecek…