Duyu limitasyonlarımız

Bir kum tanesinde bir dünyayı görmek için
Ve yabani bir çiçekte bir cenneti,
Avucunun içindeki sonsuzluğu yakala
Ve bir saatin içindeki ebediyeti. (Blake)

Bu kelimelerin güzelliğinde, evrenin büyüklüğünü anlamak için ihtiyaç duyduğumuz her şeyin her bir parçanın basitliğinde bulunduğunu hatırlarız.

Bilimciler zamanın olmadığı bir yeri, meydana gelen bir şeyle bir sonraki arasındaki boşluğun hiçbir anlam taşımadığı ve anlaşılır olmadığı bir âlemi, bu kafa karıştıracak kadar küçük anlarda bulmuşlardır. Buna Planck zamanı denir. Planck zamanı, 10-43 saniyelik bir aralıkta (bu arkasında 43 tane sıfırın bulunduğu eksi 10″dur) meydana gelen bir şey olarak ölçülür. En azından şimdilik fiziksel dünyada bir anlamı olan en küçük zaman birimidir.

Bu bizi zamanın gerçekliğine ve Planck zamanından küçük aralıklarda ne olduğuna geri getirir. Sonuç şudur ““ Planck ölçeğinin altında gerçekleşen şeylerde zaman kaybolur.
Başka bir ifadeyle bu kadar küçük ölçeklerde meydana gelen şeylerin fiziksel dünyamızda anlamı yokmuş gibi görünür.

Zaman gerçekten var mıdır yoksa ona anlam kazandıran bizim deneyimimiz midir? İlginç şekilde sorunun her iki bölümünün cevabı da aynı görünmektedir. Cevap “evet”tir. Her şey sözünü ettiğimiz gerçeklik düzeyine ve bizim o gerçeklik içindeki yerimize bağlıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir