Ateşin Efendisi Şaman

Harold Braem, bu kitabı 1994 yılında yazmış. Bu bir şamanın yetiş-tiril-mesini anlatıyor ve sıkı durun nerede geçiyor? TUVA’da! Yani kitapta açıkça bu isim geçmese de Sibirya-Moğolistan sınırındaki türk taygası başka neresi olsun 🙂
CC çalışmış olanlaraçok zevkli geleceğinden eminim. Sanırım Yazarı (iletişim ve dizayn profesörü) hem Türkleri, hem taygayı hem de Castaneda serisini gayet iyi tanıyor. Gözleri yaşartan bir eser olmuş.
İşin bi de yayıncı tarafında, bize oldukça yakın gelen bir isim var: Yurt.
Yurt, asyalı kökenimizin evine verilen isimdir biliyorsunuz. Ayrıca  bi de Yurt köy maceramız var Ayvaşa dağında :)))

Kitaptan bazı alıntılar:

Taygada insan izine rastlayamazsın, varsa da sana aittirler.

Tayganın belirli yönleri yoktur, sonsuzdur, hiçbir yeri, hiçbir saati ya da günü, diğerleriyle aynı değildir.

http://www.facebook.com/video/video.php?v=464983441981

Bazı geceler rüzgar sanki hangi yöne gideceğine karar vermeye çekiniyormuş gibi durur. O zaman tüm yaban kulak kesilir; fakat insanoğlu rahatça uyur.
*
Bazen güneş nesneleri fazlasıyla aydınlatır, o zaman sadece gölgelere dikkat ederim. Eğer o an hafif şaşı bakarsam aralaarında bir yerlerde gerçeğin gizlenmiş olması gerektiğini sezerim.
*
Ateş hayat meydana getirir;ama aynı zamanda onu yok da edebilir.
Ateş pek ele avuca sığmaz, o her şeyin şeklini değiştirir ve dönüştürür.

Ateşin bekçileri olan kadınlar, ocak ateşini nasıl kullanacaklarını ilk öğrenenler oldular. Bu yüzden aileleri ve kabileleri birarada tutan onlardır; çünkü nerede bir kadın ateşle ilgileniyorsa, orada her şeyin kalbi yatar.

Sonra genç erkekler ocak ateşinin içinden meşaleler alıp, karanlığa gidebileceklerini akıl ettiler.(İçrek anlamlara dikkat!)
**
Dağların dokuz renkli Altın Sülün’ünü yakalamak isteyen en az onun kadar iyi uçmalıdır, aksi takdirde tüylerinden tekine bile dokunamaz.
*
Eğer rüzgar sana bir tohum tanesi getirirse, onu bahçene ekmemekle aptallık edersin.
*
Her kim ki gökyüzündeki ve yeryüzündeki işaretleri görür ve onları doğru olarak yorumlayabilirse, zamanla kendisi de işaretler bırakmaya başlayacaktır. Atalar da böyle yapmıştı.
*
Dünyanın özünü içimde hissettikçe, kalbim daha büyük bir sevinçle çarpıyor. Biliyorum; sadece burasıdır benim tek vatanım, var olan her şeyin merkezi…
*
“Sen dünyalar arasında dolaşan birisin, bir arabulucu, bir şaman… Uzun süre bu düşünceye karşı geldiğini biliyoruz ama tasalanma; bu sana ve karşılaştığın diğer insanlara saadet ve mutluluk getiriyor; çünkü sen denge ve uyumu özlüyorsun. Her şeyin alt üst olduğu yerlerdeki dengeyi bile yeniden sağlamak için doğru yolu ve doğru çareleri buluyorsun. Çok olan şeyleri azalt ve az olup büyümeye yüz tutmuş şeyleri  güçlendir. Bunu yaparken en doğru olan anı seç ve zorlamaya çalışma. Doğa kendiliğinden zorlar, fakat o ustanın ellerindeki bir güvercin gibidir. Sen tüm bunlarla büyü yapabilirsin; eğer onun yasalarını anlar, şarkısını söyler ve söylediğin anda sesin hoş çıkarsa. O zaman dağlar eriyip suya dönüşür, buzlar açan çiçekler haline gelir ve hastalar iyileşir. Seninle aramızda bir bağ olduğu için, sen her şeyi söylediğimiz gibi etkilersin. Biz kuvvetiz, bilgiyiz. Bizi çağır o zaman sana yardıma geliriz.” Diye fısıldadı ataların sesi.

Ateşin Efendisi Şaman Kitabından özetleyen
Sibel Atasoy

1 Yorum

  1. Berrin Pirgon says:

    İşte bu benim çok iyi anladığım bir durum..Her kelimesini anladım,yaşanan hallerden benim için.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir