Aşkla yaz, aşkla boya, aşkla yarat, aşkla yaşa -Feryal Çeviköz yazdı

Aşkla yaz, aşkla boya, aşkla yarat, aşkla yaşa

 

Sibel Atasoy’un “Laniakea” adını verdiği romanı beşinci yayın yılını dolduruyor.

İyi bir kitap okumak isteyenler için hafıza tazelemekte yarar var.

Konfor alanlarında zorunlu olarak daha çok zaman geçirdiğimiz şu günlerde, oturduğunuz yerden bilinç ötesine yolculuk etmek iyi hissettirir. Gökbilimle ilgilenenlerin ve uzmanların bildiği bir kelime “Laniakea”, Hawaii dilinde “sınırları ölçülemeyen cennet” anlamına geliyor.

Fantastik Bilim-kurgu yazarlığı ve Urban şamanlık öğretisinin yol göstericisi olmanın yanısıra; bir felsefeci olarak tanımlayabileceğimiz Atasoy, son beş yıl içinde geliştirdiği Urban Şaman atölyeleriyle “Laniakea; Anayurt Lemurya” adını verdiği Fantastik Bilim Kurgu üçlemesinin ikinci kitabının hazırlıklarını yapmış. Ama aynı zamanda yoğun bir biçimde kendini resme de vermiş. Zaten yazının sonunda bir de sergi anonsumuz olacak.

Atasoy’un hem Şamanizm’e hem de felsefeye bakış açısı, Toltek bilgeliği, Hawaii Şamanlığı ve bilimsel açıdan da kuantumun çağrıştırdığı her şeyle uyum içinde; (ki zaten Urban Şamanlık, Huna ve Kahuna bilgeliğini içermekte olan bir prensip) taklit ve zorlama olmadan, akıştaki hayatı en keyifli biçimde yaşamak için çaba harcamak, istenç geliştirmek.

Bu tür bir bütünsel bakış söz konusu olduğunda, kadim öğretilerin kitabî çemberleri içinde sıkışıp kalmadan bağımsız bir üstdil oluşturmak daha olası değil mi?

Sanırım bunu oluştururken de, insanları mutsuz etmek için uğraşan dinler gibi asık suratlı, eleştirel ve çıkışı olmayan labirentlerde gezinmeye gerek yok.

Bu açıdan Sibel Atasoy’un pozitif enerjili anlatımları ve atölye çalışmaları da onu okuyan ve dinleyen kişiye de kendi yolculuğunda aydınlatıcı ipuçları sunuyor: Bütünsel bakış açısıyla özgürleşmek.

Roman Laniakea’nın en önemli özelliklerinden biri geleceğe yönelik yeni bir Dünya’nın penceresini aralarken, gerek anlatım dili, gerek olay dinamikleriyle geniş bir yaş yelpazesindeki okuyucuya sesleniyor olması.

Genellikle doğum ve ölüm anında yükseldiği düşünülen ve bilimsel olarak da “ruh molekülü” olarak tanımlanan DMT’nin, şamanlarda, sanatçılarda ve içsel sessizliği hakkını vererek deneyimleyen bazı insanlarda kendiliğinden yüksek olduğunu düşünebiliriz. Bu sayede algıları sıradan insanların algısından daha çok boyutlu, yorumlayış biçimleri de farklı olabiliyor. Böylece hem gerçek hayattaki hem de rüyadaki şifreleri görüp analiz etmekte daha fazla yetkinleşebiliyorlar.

Aslında yaşadığımız dünyaya baktığımızda, uygarlık tarihi tüm teknolojik gelişmelere rağmen, yüzyıllara yayılmış bir genel hoşnutsuz hal sergiliyor. Sanki insan dünyada “belirirken” yapılmış olan sözleşmeler, yazılımlar o kadar sisteme yerleşmiş ve kabul görmüş ki, sonrasında yapılan, hiçbir akit bozma ve sözleşme, değişim ve değişimden kaynaklı dönüşüm için yeterli olmayabiliyor.

Bu nedenle belki de çağımız insanın aslında odaklanması gereken en önemli konu, kendi kendisinin en iyi “sürümüne” ulaşmak için çaba göstermesi. Ve bu çaba içinde; hiçbir kadim bilgiyi, ihanet eder gibi; bir dine, tapınılacak bir nesne ya da kavrama dönüştürmemek. Biliyoruz ki bilgelik yolu çetin bir yoldur ve o yoldaki en büyük engel insanın kendi kendisiyle olan çelişkileridir. Ve bunun dışına çıkmak için gereken ilk yol sevdalanmaktır belki de.

İnsanların zihin ötesini kaleme almak gerçek bir ustalık gerektiriyor.

Yazar Sibel Atasoy, farkındalık penceresinden bakıldığında, gerçek olanı, efsanevi bir masal tadında anlatıyor Laniakea romanında.

İçinden geçmekte olduğumuz ve kurgu bir senaryo içindeymişiz gibi görünen şu günlerde tam da ihtiyacımız olan; ürkütücü olduğu kadar güzel dünyamızın insanlara şifa getirecek bir yere dönüşmesini dilemek ve bunu gerçekleştirmek için bir şeyler yapmak değil mi?

Atasoy’un kendi ağzından, romanın açılımını şöyle özetleyebiliriz;

Yazının bütünü için tıklayınız 

Sevgili Feryal’e teşekkür ediyorum, gerçekten beni senelerdir takip eden ve iyi anlayan bir okuyucu olarak, köşesinde bu güzel yazıyı kalem almış, ilk resim sergimden bile bahsetmiş, sevgilerimi ve başarı dileklerimi sunuyorum.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir