Agnia ve Kibele

İnternet doğalı beri bu isimlerle bulundum sanal dünyada.

Sık sık sorulurdu anlamları, özellikle Agnia pek bilinmiyordu bizim kültürde. Agnia, Hintçe üçüncü göz anlamına geliyor, bir diğer deyişle altıncı çakra 🙂

Kibele nispeten biliniyor; Ana Tanrıça Kibele, doğayı, bereketi, toprağı, canlılığı ve verimliliği simgeler. İsmini, Kybelon Dağı’ndan almış denir fakat bu dağ nerededir bilmiyorum, bilen varsa lütfen söylesin. 

İsimlerin ne kadar etkili olduğunu artık bilmeyen kalmamıştır sanırım. Belki gelecekte çocuklara isim verilme konusunda farklı uygulamalar yapılır, uzak geçmişte bu iş çok önemsenirdi.

Aklıma günlüğümden eski bir konu geldi:

 

Dünyanın OLMAsından kaçınmak imkansıza yakın zordur.

Nedir peki Dünyanın OLMAsı?

Bu altı milyar insanın ortak iradesiyle oluşturulmuş, dünya ve evren görünüşüdür.

Bu bir programdır. Bilgisayar programı gibi farzedebilirsiniz. Her nesil bir sonraki nesile bu OLMAyı eksiksiz nakleder. Daha önce de belirtmiştim. Bir çocuk doğduğunda, dört yaşına kadar süren yoğun bir program aktarımına muhatap olur. Bu aktarım dört yaşında sona ermez de, o yaşta sona eren; çocuğun artık Dünyanın OLMAsından kaçınamayacağı seviyeye gelişinin gerçeğidir.

 

Dünyanın OLMAsı karşı konulmaz bir çekim alanı yaratır.

Ve bu bize başka bir yerden dayatılan bişey de değildir. Bu, dünyadaki insanların tamamının baskın iradesiyle oluşturulan bi gerçekliktir. Onun bi program ya da hayal olması, onun gerçekliğini gölgelemez!

Kainat, uzay, güneş sistemi vs adına bildiklerimizin hepsi de aynı OLMAnın ürünüdür.

Hepsi ışıkta yaratılmıştır.

Karanlığa özenenler dahi tüm uğraşlarıyla ışıkta yeni gerçeklikler oluştururlar.

Dünyanın OLMAsından kaçınılabilir mi?

Bunu deneyenler çok olmuştur. Birçoğu hüsranla sona erer.

Ama söz konusu kaçınma çabaları, yeni ve olası Dünya OLMAları taslaklarıdır. Her biri kendilerinin devreye alınabileceği uygun zamanı kollayarak tepemizde dolanırlar. Yeni bir OLMA nın devreye girebilmesi için, ona inanan insanların kritik kütleyi aşmaları gerekir.

 

 

Dipçik not:

 Pek çok yazımda bu tanımı kullandığımı ancak kritik kütlenin aslında ne demek olduğuna hiç bakmamış olduğumu farkettim. Bu iki kelime bir şekilde benim anlatmak istediğim olguyu mükemmelen karşılıyordu ve ben içimden geldiği gibi her yerde gerektiği anda kritik kütleyi kullandım.
Az önce nedense aklıma geldi ve Google da bi arama yaptırdım, şöyle neticeler buldum;
Aslında bu bir fizik terimi imiş ve fakat oradan ithal edilerek başka birçok konuda kullanılmaya başlanmış.
critical mass-kritik kütle: Reaksiyonun bitmemesi için gerekli olan minimum kütle miktarı.
Kısaca tanım bu, fizik sözlüğünden aldım.

“Kritik kütle”, fizikten burjuva iktisadına, özel olarak pazarlamacılığa ve şirket yönetimine devşirilmiş bir kavramdır.
En basit tanımıyla, bir patlamaya yol açmak için gerekli füzyonu yapabilen malzeme miktarına “kritik kütle” denir. Fizikteki diğer karşılığı ise “tetikleme miktarı“dır.
 Pazarlamacıların ve şirket yöneticilerinin çok sevdikleri “kritik kütle”, küçük parça ile büyük kütle arasındaki ara halkadır ve büyük kütlenin patlamasına yol açar
 

Kritik kütle, bir anlamda MAYA galiba… Sanırım Molla Nasreddin de kritik kütleden haberliydi 🙂

 

1 Yorum

  1. Ali Kartal says:

    Selam sana Kibele
    binlerce yıllık gönül yarası
    Anadolunun doğurgan anası
    bolluğun-bereketin simgesi
    toprğın,sibelin şevkatli anası..
    Artemisin-atis in kutsal mayası
    üretgenliğin özü kibele..
    Kenan diyarında adın kubala,basrada hübele
    her gün yeniden doğarsın başka bedenlerde..
    arındıran,doğuran,üretgenliğin özü kutsal ana
    nice oğlanlar-kızlar besledin
    sağranda kim bile !
    Ey kutsal ana ulu kibele, bilesinki
    hayran olunur kızın sibele
    inan bana o çağdaş,gerçek bir kibele..
    ali kartal
    çalışkan,üretgen,güzel insan aydınlık yüreğine sağlık. briç ortağım iyiki varsın bizlere ilhamsın..

    kutsal ana

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir