Oscar yolculuğunun 4. durağı Lion‘u az önce seyrettim. Çok güzel bir film olmuş. Konu itibariyle sıradan görünüyor -dışardan bakıldığında- çünkü kayıp çocuk vakası insanlık olduğundan beri yüzbinlerce kez yaşanmış olmalı. Fakat yönetmen, kayıp çocuk Saroo’nun gerçek hikayesinin içine bizi boylu boyunca daldırdığında olay birdenbire sıradanlıktan çıkıp derinleşiyor. Hikayeyi görsel anlamda da içerik olarak da çok güzel, duyarlı, abartısız anlatıyor. Ganj nehri gibi hayatlara uğrayıp ayrılarak dağılarak ve toplaşarak size sunuyor. Aslında ilk bir saatte çok iyi durumdaydım, metanetle seyrediyordum ama son onbeş dakikaya girildiğinde dayanma duvarım çöktü! Bir ağla bir ağla durumları… Gerçekten de ölüm Allahın emri, ayrılık olmasaydı.. Çok sevdim bu filmi, oscara aday olmayı hak ediyor bence. * İkinci kez aldatılınca aklım başıma geldi! Oscar aday filmlerini seyretmek isteyen onca talep var tabi, piyasada da bazı siteler size aradığınız filmin ismiyle konusuyla her şeyi yazarak başka film izletiyorlar. Örneğin Manchester bye the see yerine bana the finest hours filmini resmen izlettiler! Fakat bu film öylesine güzel bir film ki bu aldatılma için gıkımı çıkarmıyorum şu an. Adeta adrenalin çarpması oldum! Gerçek bir olaydan esinleniyor ve bence Aslında oscara aday olmalıydı. Casey Affleck müthiş * Eğlenceli, düşündürücü yeni bir dizi keşfettim: Urban Myths İlk 3 bölümünü izledim. Harika başlangıç…