?>
VARsıl- YOKsul
esinti / 10 Mayıs 2012

Yoksulların açlığını gidermek kolay. Asıl sorun, zenginlerin açlığının giderilmesinin imkansız olması! Demişler, doğrudur da neden? Sebebini düşündünüz mü? Turan Erdal İlki bedensel, digeri zihinsel oldugu icin… Jaan Eric Maslow ihtiyaclar semasinin en alt basamagindakiler icin karnin doymasi en temel ihtiyac, karni doydugunda toktur artik, bir dahaki acikmaya kadar. Yukseldikce tatmin, beklenti yukseliyor, paranin hersey oldugu bir deger anlayisi yaratiliyor, realiteyi yaratanlar oldugumuz unutuluyor veee sonuc hep aclik.. Sibel Atasoy Söyledikleriniz gayet yerinde görünüyor. Benim de ilk aklıma gelen “sürdürülebilirlik” oldu. Bi şeye bir kez ulaşmak nisbeten kolaydır. Yeterli ve saf arzu bile bazen şans çarkını işletir. Fakat o şeyi sürdürülebilir kılmak büyük bi iştir! İşte bana göre zenginlerin tasası ve doyamaması seviyelerini sürdürülebilir kılmak olunca açlık bitmez. bu sadece parasal refah için değil, sürdürmek istediğiniz her şey için geçerlidir ve belki paradan çok aşk konusunda kendini alanen gösterir. Jaan Eric Zorla guzellik olmuyor, zer(altin, para, mal) ile de olmuyor, birakmayi hatirlamak icindir belki de hersey 🙂 Turan Erdal Surdurebilirlik guzel bir tez. Zenginler ellerindeki olanları kaybetmekten korkuyorlar. Bir seyi olmayanın da kaybedecek bir seyi olmaz. Jaan Eric Tabi birakmaktan muradim, kendi kilifindaki sen sanislari birakmak, yoksa disarida birakilacak birsey yok, kilifin sanislari sustukca icerdekinin sesi yukseliyor, ozgurce 🙂 Çağla Necat…

Televizyon icat edildi mertlik bozuldu
Carlos Castaneda , esinti / 08 Mayıs 2012

Castaneda ile Don Juan’ın bi lokanta sahnesi vardır hani, boşalan masalardaki yiyeceklere üşüşen aç çocuklarla ilgili. Castaneda bu çocuklara acımış hatta böyle çöp toplayıcı yetiştirilmelerini de yargılamıştı. DJ ise ona, kısaca “sen kendine bak önce” ! Sen kimsin ki ona buna acıyorsun demişti. Ben bu durumu 12 yaşındayken deneyimledim. O zamanlar kısa bir süre için Sivas’ta yaşıyorduk. Bir yaz günü civar bir köye gezmeye gittik. Yol çok uzundu, hoplaya zıplaya canımız çıkmıştı. Sonunda toprak tümsekleri üzerinde ineklerin otladığı bir yerde durduk. Köye geldik dediler. Ben şaşırdım tabi, ortada ev filan yoktu. Arabadan inip biraz dolaşınca iş anlaşıldı, meğer o tümseklerin altı evmiş! Ortada koşturan kırmızı yanaklı gayet sağlıklı çocuklar vardı. Uzun süre buğdayın dövenle sap-saman ayrılma işlemini seyrettim, ilk kez gördüğüm için ilginç gelmişti. Sonra akşam eve dönünce bana bir hüzün çöktü. Oradaki çocuklariçin müthiş bi acıma hissiyle dolmuştum; ev sayılmayacak evlerde oturuyorlar ve çoğu Sivası bile görmeden orada ölüyorlardı! Üç gün yemek yiyemedim. Sonra birden ayıldım! Kendi kendime aymıştım. Kendim bana dedi ki: “Hay sersem kızım, insanlar ancak sahip olduklarını yitirdiklerinde ya da varlığından haberdar oldukları şeye erişemediklerinde mutsuz olurlar. O köydeki çocuklar senden daha mutlu ve sağlıklı. Herhangi bir yoksunluk duyguları yok. Sen sadece empati yaptın ve kendin…

Bilmek isteyen!
esinti / 20 Ekim 2011

“Bilmek isteyen” ve “Teslim olmak isteyen” yönlerimiz her an iş başında ve her an kavga halindeler. İkili büyüme spiralinin gereği galiba bunlar. Bilmek isteyen yanımızı harekete geçiren “şüphe” dir. Bu sebeple din ve türevleri onu şeytan ilan ettiler. Peki şüphe dışında bir başka tetikleyicisi yok mudur “Bilmek isteyenin”? Sorum baki kalsın, bir tali yola gireyim; spiralin bu iki yönü, eril ve dişil olarak bilinir. Teslim olmak isteyen dişil yöndür. Ve işin ironisi, o bilinmek ister! O halde biz bunu neden dualitik yaşıyoruz? Neden bi kavga var sanıyoruz? ** Galiba gerçekten bilmeyi isteyenin tetikçisi meraktır. Oldukça saf ve çocukça, bilmeme halinin aydınlatılması için içten gelen dürtüdür merak. ** Az önce son derece yaratıcı bir reklam sloganı duydum, diyor k: “açsan sen değilsin” 🙂 süper… Tabi bu durum fiziksel, duygusal, mental vs tüm vechelerimiz için geçerli. “karanlıkta insan olmak zor” diye bi şiirim vardı, onu anımsattı bana 🙂 Açlık, çoğu kez akıl mekanizmasının pas geçilmesine sebep oluyor. Örneğin cinsel açlık çeken biri rahatlıkla “bana bişey olmaz” davranışı içinde oluyor. Burada sanırım ana fikir akıl mekanizmasının saf dışı kalmasıdır. Ancak bunun belki iyi tarafı da akla uygun olduğu halde alışkanlık çukuruna düşmüş şeylerin bünyede yarattığı bozunuma tersten bi tokat çakması denebilir! ** Bi…