Siz de Birdman’i yeni izleyenlerden misiniz?

Aslında dün gece izledim ama uyudum uyandım halen izlemeye devam ediyor gibiyim. Filmi izledikten sonra Oscar öncesi yerli yabancı film eleştirmenlerinden dinlediğim hararetli tartışmalar zihnimde yüzeye çıktılar. Gerçekten de bu film bazıları için yüzeysel bazıları için çok katmanlı denebilecek, bazılarının sinir olacağı ve birilerinin bayılacağı tarzda insan ana yapısının tezat çeşitliliğinin yansıması gibi görünüyor.
Bana göre film, Amerikanın kendi üzerinden tüm dünyaya ve hatta fırsatını bulursa uzaya pazarladığı büyük amerikan rüyasının çöküşünü anlatıyor. Bu açıdan bakıldığında filmde -uzunluk açısından-büyük bir rolü olmayan Edward Norton’un neden bulunuyor oluşu da tesadüf değil sanki; çünkü film Dövüş Kulübünün bir başka, iletişim çağı versiyonu gibi görülebilir.
Oyunculuklar mükemmel. Tipik hızlı akış, Amerikan tarzına alışık olmayanları serseme çevirecek düzeyde. Eğer filmin repliklerini duymazdan gelirseniz kullanılan simgeler hemen hemen aynı şeyleri çok daha derin düzeyde ortaya koyacaklardır, öylesine etkin ve bol kullanılmış. Eminim ki bunların bir kısmı yönetmenin senaristin bilgisi dahilindedir ama daha çoğu bilinçsizce bu filmin içine sızmışlardır. -Küçük bir not: Amerikan Tanrılarını okumayan kalmasın.-  Ben bunu kendi yazdığım kitaplarda net olarak görüyorum, planlamadığım ve bilinçli yapmadığım o kadar çok şey-simge ve anlam doluşuyor ki içeri, o artık nerdeyse benim diyerek sahipleneceğim kişisel bir yaratım olmaktan çıkıyor.
Tabi ki filme sıradan bir seyirci olarak bakıyorum, eleştirmenlerin kıstası nelerdir bilmiyorum, öğrenmek de istemiyorum. Cahil kalıp filmin havasının ezici bir şekilde üzerime yüklenmesini ve beni bilmediğim bir hale sürüklemesini isterim. İşte ben böyle seyrederim ve okurum.
Bu film hakkında söylenecek çok şey olduğunun farkındayım ama filmin başarısına bakın ki, onlar ayrışmaya direniyorlar! Kafamın içinde kaotik bir gümbürdeme, şiddetli bir fırtına olarak kalmak istiyorlar.
Bu cümleden olarak Birdman, 4 oscarı hakkıyla almış diyebilirim.

Bazı kişilerce iddia edildiği yeni amerikan rüyasında (evrilmeye çalışılan) kötü niyet var mı emin değilim, tabi ki yerliler ve afrika kökenlilere yapılan soy kırım ile ilişkilendiriyorsunuz bu rüyayı ancak ben bunun tek elden çıktığını sanmıyorum, böyle bir iz bulamadım. Yeni Dünya dini olarak Amerika tarafından dünyaya tanıtılan ve pazarlanan paketin içinde bize sunulan bir çok seçenek var; uzaylılar, eski ırklar, doğu dinleri, Atlantis, Lemurya ve kökeni, sağlık, mutluluk, kuantum düşünce, çok boyutluluk, özgürlük, aydınlanma(!) vs vs… Hepsi de bilimsel dile tercüme edilmiş, revize edilmiş Hristiyanlık çerçevesi içinde sunuluyor, hatta öyle ki buna şamanlık, Mevlana ve tasavvuf filan bile dahil edilmiş. Bu arada spiritüalizm akımı bu reçetenin en başında yer alıyor ve bilimsel terminoloji ile harmanlanıyor. Bu durumu kötülediğim sanılmasın, sadece tarafsızca gözlüyorum, hoşuma gidenleri kendi öznel gerçekliğim yapıyorum
Bu arada ben herhangi bir dinden olunabileceğini de sanmıyorum çünkü herkesin kendine özgü tek kişilik bir dini olduğu ve zaten tanrının bu çeşitliliğin getireceği bilinç artışına talip olduğunu sanıyorum.
İkinci not: Geçen gün de Boyhood’u seyretmiştim ve onun neden Birdmanle yarışamadığını da anlamış oldum. Boyhood bir klasik olarak 100 yıl sonra da amerikalılarca ve onları merak edenlerce izlenecek ama Birdman muhtemelen  tıpkı Dövüş kulubü gibi kısa sürede unutulmaya çabalanacak, aksi takdirde yaşamaya devam edemezsin o amerikan rüyasının devasa çöplüğü içinde.
Üçüncü not: Tansiyonun yükseldiği de belli, dövüş kulübünde kendini acımasızca dövmeye başlayan insanlar Birdman’de artık kendini öldürüyor ve böylece kurtuluyor, uçup gidiyor!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir