Şehirliler bilir(!)

Gece yarısı köylüler bi telaş gelip molla Nasreddin’i sıcak yatağından kaldırmışlar; “aman hoca gel bi yardım et; AY kuyuya düşmüş ne yaptık ettiysek çıkaramadık diye bağırışmışlar.

Hoca hemen onlarla kuyunun başına gidip bakmış, bakmış ki haklılar, ay kuyuya düşmüş! O da hemen aklına gelen tüm çareleri denemiş AY’ı kurtarmak için ama başarılı olamamış. Bunun üzerine çevredeki köylülere dönüp şöyle demiş:

“Hadi komşular yapacak bişey yok, gidip uyuyalım, şehirliler bulur çaresini nasılsa!”

**

Başkalarına-bizimle ilişkilerinde- oldukları gibi olmaları için izin verdiğimizde ve bunu hep yaptığımızda kendimize saygısızlık etmiş olmaz mıyız? Velev ki “ben ve başkaları” bir illüzyon olsunlar, BİRliği yaşayacağım ana kadar bu illüzyon gerçektir. O halde ben ve başkaları (!) arasında saygı dengesini iyi kurmalıyım; ne başkasını ne de kendimi küstürmeyecek, değerlerimizi zedelemeyecek yolların-parayla değil sırayla- bi formulünü bulabildiğim ölçüde huzurlu olacağım ve huzur vereceğim demektir.

**

“Bütün gerçekler üç aşamadan geçerler.Önce alay edilir, ikinci olarak şiddetle karşı çıkılır, ve üçüncü olarak da “besbelli” diyerek kabul edilir.”
Arthur Schopenhauer

Bu durumu biz nerdeyse çocukluğumuzdan beri biliriz, örneğin söylediklerimin başka zaman ve yerde bir kapıcı tarafından onaylanmadıkça genelde dikkate alınmadığını bilfiil gözlemlemiştim. Hatta yakınlarımla aramızda bu şakayı yapar…dık.
Önce alay, sonra mümkünse tahrip, sonunda “besbelli”… Sabah sabah beni güldürdü. Bunun bazen şöyle bir devamı da var “ben söylemiştim…” , gerçi biçoğumuz bunu da söylemeye üşeniyor artık!
Bu mucizevi yaşamın tadını çıkarmak ve her an bi yerden sıçrayıp üstünüze gelen sürprizleri karşılamak çok zevkli.
-2009 günlükten bi not-

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir