Rüzgarın On İki Köşesi

Rüzgarın On İki Köşesi” Ursula K. Le Guin’in ilk gençliğinden itibaren yazdığı öykülerin bir araya getirildiği bir eser. Yazar, çok sevdiği, fantastik ve bilimkurgu olarak kabul edilebilecek kurguları tarih sırasını gözeterek kitaba dâhil etmiş.Ayrıntı Yayınlardan ikinci baskıyı yapmış. Her bir hikayeye ayrı ayrı odaklanmak lazım, hepsi muhteşem.
Onun tarzını zaten çok seven biri olarak bu öykü kitabını seneler sonra ikinci kez okuduğumda bazılarını çok iyi hatırladığımı bazılarını ise ilk kezgörüyor gibi olduğumu itiraf etmeliyim.
Bu kitapta öykülerin muazzam lezzetinin yanında, öykü girişlerine bizzat Ursula’nın öykünün tarihçesi hakkında yazdığı kısa notlara bayıldım. Bu notlar öyküden çok kendisi hakkında ipuçları veriyor gibiydi ve bu bana kendi hakkımda da bazı şeyleri hatırlattı.
Görüş alanı öyküsü, son yılların kuantum düşünce ve mistik değerlerin sunduğu HAKİKATi en pratik şekilde sorgulatan bir öykü. Herkesin okumasını dilerdim.
Bu kitap hakkında daha çok bilgi için tıklayınız
 *

Yok Oluş – Annihilation
2018 yapımı bir ingiliz fantastik/bilimkurgu türü film.
Filmi izlerken aklıma hep Fringe geldi, sanki onun uzun bir bölümünü izler gibi hissettim. Tabi Maalesef Olivia yoktu, Şöyle sonuçta zihnimizi açıp olayı çözecek profesör de yoktu 🙁
Başrolde Natalie Portman var, aslında beş tane kadın var. Bu kadınlar birer bilim kadını olarak dünyayı tehdit eden yayılmacı fakat ne olduğu belirsiz bir parıltıyı izah edebilmek için onun içine girerler. Yönetmen Alex Garland filmin sonuna doğru coşup bize bazı şeyler anlatmak istiyor ama açıkça söylemektense izleyicilerin tahminler yürütmesini istiyor gibi göründü bana. Filmde en çok kullanılan kelime “bilmiyorum” olabilir hani.
Aslında film baştan sona metaforik okunabilir hatta yönetmen bunu bilerek mi yapmıştır diye bi kaç kere düşündüm. Aydınlanmadan ölmek, aydınlanıp ölmek ve ölmeden ölmek konularının savaşçı bir çift (ordu mensubu) üzerinden özellikle suçluluk duyguları üzerinden anlatılmış olması ilginç
Ben bu İngiliz filmlerinden ve dizilerinden çekinir oldum! Bu filmden önce de Black Mirror’un 2. sezonuna başlamıştım. Ardından bu film çıktı karşıma. İngilizlerde bir zincirlerinden boşanma durumu var (daha bi sürü örneği var da, isimleri unutuyorum) sanırım.
*
Westworld‘ün ikinci sezonu başladı! Özdeşlikler o kadar bariz ki insanı ürkütüyor.
Bu dünyadan sıramız geldiğinde çıkacağız; otomatik piyano olarak mı yoksa müziğe dönüşerek mi?
Güzel toparlanmış bir video izlemenizi öneririm, tıklayınız
Benim Barış Özcan’a cevabım şu aslında: iki seçenek yok! Daha doğrusu bu seçeneklerin arası hem zaman hem mekan açısından sonsuz bir uzunluk ve belirsizlik!
İyi sezonlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir