Temel bir gün Trabzon da is ve isçi bulma kurumuna gider.
Memur : Daha önce ne tip islerle ugrastiniz?
Temel : Puma avcisiyim…
Memur : Trabzon da puma ne gezer be adam?
Temel: Ula bende onun için issizum ya…
**
Ormanların “vahşi kedisi” pumaya bir bakalım. Pumanın benekli görünümü ve bedenin tüm eklem ve kaslarının ahenkli hareketiyle avının peşinden yaptığı hızlı ve kıvrak koşusunun görüntüsü birçok belgeselin vazgeçilmez karesini oluşturur. Ne var ki, puma ile peşinden koştuğu avının “ölüm-kalım” koşusunda bizim bazen anlam veremediğimiz bir kırılma yaşanır. Avını tam yakaladı-yakalayacak dediğimiz bir anda, puma koşmaktan vazgeçer, avının kaçmasına izin verir. Bu hareketin nedenini kavramakta gecikince, çoğu insan kolaycılığa kaçıp “aptal puma” sıfatını benimsedi. Ancak çok geçmeden aptal sıfatının puma ya değil, “aptal puma” sıfatını pumaya yakıştıranlara yakıştığı anlaşılacaktı. Ormanların bu vahşi kedisinin kendince bir hesabı vardı! Puma, avının peşinden sürdürdüğü ölüm-kalım koşusunun süresini, avının büyüklüğüne göre ayarlıyordu. Puma için önemli olan, bir avın peşinden koşarak harcadığı enerji düzeyinin, onu yakaladıktan sonra kazanacağı enerji düzeyini aşıp aşmadığı idi. Avının peşinde harcadığı enerjinin avından alacağı enerjiye değmediğini görür görmez koşusunu yarıda kesip avının kaçmasına izin veriyordu. Örneğin, pumanın bir ceylanı yakalamak için koştuğu süre ile bir tavşanı yakalamak için koştuğu süre hiçbir zaman eşit olmuyordu. Ceylanın peşinden daha uzun süre koşuyor, tavşanın peşinden daha kısa süre koşuyordu.
**
Bi pumaya “ya ne düşünüyosun böyle çekilmişin bi kenara?” diye sormuşlar.
“Seyrediyorum” diyerek kısa kesmiş.
**
Bi boğayla bi dağÇığlıkçısı (puma) yolda karşılaşmışlar. Boğa sormuş “Ben nerdeyse vardım, senin yolun daha ne kadar?” demiş
Puma bi çığlık atmış velakin Boğa şunu duymuş “öküzlüğün alemi yok!”
**
Bi dağın dumanlı tepelerinde zarif daireler çizmekte olan Kartal bi çalının ardındaki pumaya seslenmiş “heyy sen! Yaygara etmeyi kes, avlarımı ürkütüyosun” diye bağırmış. Puma da dumanlı gökyüzüne doğru sessizce bi bakış atmış, velakin kartal şunu duymuş: “az aşağı in!”
**