Peşinen iman edin :)

Gelin peşinen iman edin çünkü sürecin gizemine şahit oldukça zaten sonunda iman edeceksiniz.
Şimdi neye diye soranlar olacaktır ya da keyifle gülümseyenler 🙂
BKÖ’de şöyle bi söz vardı sanırım: “Hayat sana söylediklerini yalatmak için vardır.”
buna evet evet demeyen çıkacağını sanmıyorum.
Kime iman edelim? Tine, ruha, hayata, evrene, sürece, kendine, bütüne, birleşikliğe, akışa, sevgiliye… Nasılsa hepsi aynı kapıya (Tanrı diye genelleştirebilirsiniz) çıkıyor. Gerçekten farz etmez.
Ama fark eden bi şey var, gönlünüzle teslim olacak mısınız? Yoksa sizi gönlünüzle teslim oluncaya kadar döndürüp doldurup, evirip çevirip, devirip, yeniden yeniden yaşatalım mı? Bize zaman yok/çok, siz düşünün :))))
Bu da bi seçenek mi, tek seçenekli bi yerde ha ali veli, ha veli ali!
Burada “Teslim olmak” majör kelime gibi görünüyor değil mi? (Çünkü teslim olacağın özne nesne fark etmiyor, hepsi aynı şey yukarıda söylemişiz)
Teslim olmak, sanki köle olmak filan gibi algılanıyor özellikle eril kesimlerce. Oysa bana kendinin ağırlığından kurtulmak gibi geliyor. Büyük rahatlık ve hala hatta eskisinden çok zevk unsuru var 🙂

Aslında bu çok basit bir mantık: “Nehrin aktığı yöne doğru yüzmek”… Sanki tersine yüzdüğünde ya da bilinçsizce çırpındığında  her şeye sahip mi oluyorsun, imkanların daha mı fazla? bi düşün nehrin ortasında kendini. İsteyebileceğin şeyler zaten bildiğin ve/veya ihtiyaçlarınla sınırlıdır. Oysa nehirle birlikte zahmetsizce akarken yine aynı (sınırlı) isteklere sahipsin, hatta diğerinden daha fazla imkanın var çünkü sarf ettiğin efor daha az olduğu için çevreni seyredip bilgini ve buna bağlı isteklerini artırma şansın var.

Don Juan bir büyücünün hünerinin tinin onun önüne çıkardığı olasılıkların tam da kendisinin en istediği şeyler olduğuna kendini ikna etmesidir demiştir. Bu tinin hilelerine karşılık akıllı insanın karşıt hilesidir bana göre 🙂 ve harikadır.

İnanç ile imanı da karıştırmamak lazım sanki. Örneğin inanç benim için henüz sahip olmadığın bi şey için hedef koymaktır, teslimiyet değildir, bir nevi ön anlaşma yapmaktır  İman ise teslimiyettir. Bi kere teslim olmayı seçtikten sonra artık uygulayacağınız dersler, ritüeller vs hiç bi şey kalmaz  Çünkü bir olmuşunuzdur, hedefin ve sen birsiniz. Artık ne lafı kalır ne tartışması bunun.  Eğer sen iman ettim deyip hala cebelleşiyorsan bu inançtır  Normal çünkü hala nehrin yönüne akmıyorsun.

İmanın tersi şu şarkıda kendini güzelce ifade ediyor: “onda bunda şundadır, Şunda Bunda Ondadır. Mavi Boncuk Kimdeyse Benim Gönlüm Ondadır.” :)))

Ben de mavi boncukçuydum eskiden, inançlı hiç olmadım galiba yapıma pek uygun değildi. 1988 yılından itibaren yavaş yavaş kendime uyanmaya başladım, 99 da tam vurgun oldu ve 2001’de artık iman etmiştim 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir