Peki bu sana ne hissettirdi?!

Dün gece eğlenceli bir film izledim. Konu, kuşak çatışmasına modern bir bakıştı.

Bir ara ana-kız (ki çatışma onların arasındaydı) bilge bir çinli teyzenin büyülü kurabiyeleri ile beden değiştirdiler! Ve birkaç gün birbirlerinin hayatını yaşamak zorunda kaldılar. Anne bir psikiyatr olduğundan onun seanslarına annesinin bedenindeki onaltı yaşındaki kızı girmek zorunda kaldı.

Tabi bu onu çok korkutuyordu, bunu yapmak istemedi ancak onaltı yaş bedenindeki annesi “yapmalısın” dedi “kolay olacak, kimse anlamaz iki günde. Sadece onları dinleyeceksin, sustuklarında ya da konu çıkmaza girdiğinde; peki bu sana ne hissettirdi? diyeceksin! “.

Bunun uygulamasının olduğu sahnelerde öyle büyük sesle kahkahalar attım ki umarım komşular uykularından zıplamamıştır.

Çok ironikti.

Hastalar durumu fark etmedi.

Bu işin şakası tabii. Gerçek bir ilgiyle sorulan “peki bu sana ne hissettirdi?” sorusu gerçekten de fevkalade etkili.

Kişiyi o anda bir sarsıntıyla uyandırmak gibi bişey. Aslında bu soruyla şöyle diyorsun: Sen şu anda hissettiğin duygu değilsin! Uyan ve ona bak!

Böylece kişiyi o duygudan geri çekilip seyretmesini sağlıyorsun.

Faydalı bir eser! :))))

18/10/2005 ·Günlükten

Anasının Karnından Dizisi

2 Yorumlar

  1. says:

    Sesinizi duuyyorum. Benim de iç sesim bana aynı şeyleri söylüyor çünkü. Çalış ki harca… Daha fazla çalış, daha fazla harca… Bu bir sarmal.Bizi, insanlığı ve sonunda dünyayı tüketeceğinden emin olduğum bir sarmal. Sarmalın içinde olduğumuzun farkındayım ama ‘modern’ dünyanın bu korkunç sarmalından nasıl kurtulabileceğimiz hakkında çok bir fikrim yok.Dayatılmış hayatları ve sürekli körüklenen tüketim alışkanlıklarını nasıl kıracağız? Belki de öncelikle bunların farkında olarak…

  2. says:

    Tamamen isabetli bir başlangıç olur 🙂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir