Oyun üste Oyun

Gerçek alem arayışı, her zaman oyun üste oyun diye tarif edebileceğim sonsuz döngüler arasına sıkışmaktan başka bişeye varmaz bence. (Toltec’lerin eski büyücülerinin düştüğü durum buna benzer) Sebebi de gayet basit; gerçek alemi algılayan bir BEN varsayımından hareket ediliyor! Bu, insanın kendine karşı bir oyun kazanması kadar imkansız bir durum (buradaki imkansızlık öylesine kesin ki benim açımdan DJ’nin “bilinemeyen” tanımındaki bilişe eş!
Çok eski bir düşünme pratiğimde şöyle demiş olduğumu hatırlıyorum: siz gidilecek gerçek alemi aramıyorsunuz, BENinizi götürecek yeni bi yer arıyorsunuz!”
Bu sadece oyun üstü oyun olacaktır, başka bi şehre ya da eve taşınmak gibi bişey.
Benim kendi savaşım, gerçek alemi aramanın çoktan dışına düştü! Yapabileceğimin, sadece bir savaşçı gibi yaşayıp gerisine kafa yormamam olduğu sonucuna vardım. Bir sonraki adımı merak etmiyorum, bana ne?! Herşeyi ve hiçbişeyi beklerken zevkli uğraşlar edinme halindeyim.

**

Ola ki sen GÖRMENİN insanın yalnızca iki dünya arasına, sıradan insanla büyücülerin dünyası arasına sokulduğu zaman gerçekleştiğini öğrenmişsindir. Sen şu anda o iki dünyanın tam ortasındasın. Görmeyen herhangi bir büyücü de senin gibi çakalla konuştuğunu sanır. Ama GÖREN bir kimse bilir ki buna inanmak, büyücüler aleminde çakılıp kalmaktır. (DJ)

**

Kelimeler içine koyduğumuz niyeti taşıyan vagonlardır.

TE: Buna ragmen kelimelere siginmamizdai neden güvence duymak istedigimizden olabilir mi?

sa: Bizler çok uzun süredir sağırlaştırıldık.  Göz ile görmeye dayalı bir uygarlık yaşamaktayız, bunun sonucu olarak kelimeyi sözlüğe bakar, orada ne yazıyorsa onu anladığını iddia edersin, itiraz eden olursa ağır sözlüğü alır onun kafasına vura vura ikna edersin!

**

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir