Reha Çamuroğlu’nun Sabah Rüzgarı kitabından iz bırakan noktalara devam ediyoruz. Önceki bölüm için Bakınız: https://sibelatasoy.com/?p=2128
Bilinen şeyleri yeniden yazmamak için önce biraz Viki’den alıntı yapacağım:
Hayatı birlikte doğum tarihinin 1399-1344 yılları arasında olduğu, idamının da 1417 veya 1418 yılında olduğu tahmin edilmektedir, Türkçe ve Farsça divanları yazmıştır. Şiirleri dönemin bir çok şairini etkilemiştir. Şiirlerinde Hallac-ı Mansur’u andıran ifadeler kullanmasıyla idarecilerin tepkilerini üzerine çok çekmiştir.
Nesimî’nin yaşadığı dönemde Fazlullah Naimi’nin (1340-1394) kurucusu olduğu Hurufilik hareketi geniş ölçüde yaygınlaşmıştı. Nesimî Naimi’den öğrendiği Hurufiliği kabul etmiş ve bu tarikat uğrunda mücadele etmiştir.
Kendisinin de Mevlana’dan etkilendiği ileri sürülmektedir Çeşitli nazireler yazmıştır. Şiirleri Anadolu,Azerbeycan ve İran’da yaygındır. Esterabadlı Fazlullah’ın yaymaya çalıştığı Hurufiliği benimsedi. Bu mezhebin önde gelen savunucuları arasında yer aldı. Ülkenin çeşitli yerlerinde dolaşarak şiirleriyle yaymaya çalıştı. Bu, yöneticileri rahatsız etti.
Diğer hurufilere olduğu gibi Nesimî de takip edilmiş ve Mısır Çerkez kölemenleri hükûmdarı El-Müeyyed Şeyh’in emriyle derisi yüzülerek öldürüldü. Cesedi bir hafta halka gösterildi. Ayrıca öldürüldükten sonra derisini omzuna alıp 7 kapıdan aynı anda cıktıgı söylenmektedir.
Ve şiirlerinden kısa bir alıntı:
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0madeddin_Nesim%C3%AE
Mükemmel dizeler doğrusu, üstüne söz söylemeye utanırım.
Çağdaş Azeri yazar Bahtiyar Vahabzade, Feryat adlı manzum tiyatro eserinde Nesimi’den şöyle söz etmektedir:
Nesimi’ni öldüren hagigetten, doğrudan
Min min defa güzeldir onu yaşadan yalan,
Destemiz dağılandan
Nesimi şiirleri
olup dilim ezberi.
Oba oba gezmişem ölkeleri, elleri,
Onun kelamlarıyla
Ruhen ışıglatmışam garanlık könülleri.
Hem sözle, hem gılınçla vurmuşam demadem,
Amalıma, aşgıma öz borcumu vermişem,
artık bitmiş bilirem vazifemi dünyada,
Bundan sonra menüm çün yaşamagdan ne fayda?
Şüphesiz Nesimi Dünya tarihinde işkence ile öldürülen ne ilk ne de son kişidir. Olağanüstü incelikle yazılmış şiirleri onun zamanları aşan hayatiyetini açıklamaya yetmez. Onu asıl yaşatanlar okuması yazması hiç olmayan toplum kesimleridir. Bizce onu bu ölçüde canlı kılan özellik Hallac-ı Mansur’da olduğu gibi tek bir sözcükte ve o sözcüğün algılanış tarzının toplumda yarattığı etkidedir. Bu “Enel-Hakk” sözcüğüdür.
Evet nihayetinde bu bir kelimedir. Ancak herşeyden önce, tüm tarihimizde söyleyeni “yaralayan” bir kelimedir. Öte yandan bu kelimeyi söyleyenleri yaralayanlar da çeşitli yaralar almışlardır. Tek bir sözcük hangi dinamiklerle bunca olaya kaynaklık edebilmiştir?
-devam edecek-
Fibromiyalji tarihçesi "Nörasteni" gibi terimlerle tanımlanmaya çalışılsa da 1904 yıllarında Gowers "fibrositis" tanımını kullanmış, böylece…
4 Mart 2020 Mircea Eliade: Dünyanın en tanınmış, saygı duyulan şaman araştırmacısı, kendisi bir şaman…
Komik olacak ama dün gece uyumadan önce tüm hayatım gözümün önünde resmî geçit yaptı, bir…
#şehirdenindimköye zamanı bile elden kaçıyor korkarım, fotoğraflara baktığınızda #megakent faciasını anlamak hiç de zor değil…
Lütfen önce Asimov’un 1954 yılında yazdığı Çok güzel bir gün öyküsünü okuyun ve sonra konuya…
önceki bölüm için tıklayınız BİR SUDANLI SİRİUS SİSTEMİ Ynzan: M. Griaule ve G. Dieterleıı Not:…
View Comments
İMADETTİN NESİMİ İSİMLİ 1970 YAPIMIYDI SANIRIM BİR SOVYET FİLMİ VARDI.
Olağanüstü.bu yazı üzerine onu izlenmesini tavsiye ederim.çok iyi bir film.
http://www.youtube.com/watch?v=TJmw27Xp2ug&feature=related
AYNI FİLMDEN BİR GAZEL..
Evet daha önce de izlemiştimbu bölümü, hatırlattığın için teşekkürler.