Moonlight filmini izliyordum da, daha ilk sahneden dikkatimi çekti; Kavgaya, sataşmaya, itilip kakılmaya, küfüre ve kabalığa aynı şekilde cevap vermeyen biri EZİK midir? Ezikliğin kanunu ne zaman ve kim tarafından yazıldı?
Bunun ingilizcede kavramsal karşılığı looser olarak biliyrum. Yani kaybeden! Peki neyi kaybediyorsun?
Efelik taslamayı, lider sayılmayı filan mı acaba?
Yaşayabilmek için mi gerekiyor yoksa?
Belki sadece içe dönüklüktür. Duyarlılıktır belki? Pasiflik mi bu gözü korkutan şey? Yoksa sessizliğin ardındaki güç mü hissedilir de korkulur ondan?
Tam da tahmin ettiğim gibi bir süreç gelişti, spoiller olmasın izlemeyenler için fakat ben Chiran’ın kendi gibi olmak isteyen ve bu sebeple sürüye katılmayan çok cesur bir çocuk ve genç olduğunu anladım. Onun aksine Kev, kendi olmadığını ve yaşamak için aslında hiç de desteklemediği bir tavrı ve arkadaşları kabullendiğini itiraf etti. En azından henüz iş işten geçmeden, henüz otuzunu devirmeden bunu anlayıp yolunu çizdi.
Gördüğüm kadarıyla Moonlight, Oscar yarışında Arrival’ın rakibi olabilecek bir film. Hem de tipik zenci filmlerinin ezberini bozduran bir hikaye.
Veee büyük ödülü de aldın.
Arrival’ı anlayamamış olsanız da, Moonlight’ı anlamanızla huzur bulacağız. Teşekkürler Akademy
not: Bu filmde pek güzel bir kapak açıklama da vardı: çocuğa ibne de denmişti, manasını bilmiyor ve soruyor, cevabı veren yardımcı erkek oyuncu oscarını alan M.Ali şöyle cevapladı: “eşcinsellerin kalbini kırmak için kullanılan bir kelime!”