İyi kandır ki gerçek olsun

Sen tohum ektiğin için ağaç çıkıyor değil, bir ağaç varsa milyonlarca da tohum vardır.Neden sonucu takip ediyorsa, sonuç da nedeni takip eder. Zincir böyle işler.O zaman bu bir çembere dönüşür- istediğin yerden başla; ister nedeni yarat, ister sonucu. Ve sana söylüyorum, sonucu yaratmak daha kolay çünkü sonuç tamamen sana bağlı; neden o kadar sana bağlı olmayabilir. Yalnızca belli bir arkadaşımın yanında mutlu olabiliyorum dersem, o zaman mutluluğumu; bu arkadaşa, onun orada olup olmamasına bağlamış olurum. Eğer belli bir zenginliğe ulaşmadan mutlu olamam dersem, mutluluğum o zaman, dünyaya, ekonomik duruma ve diğer her şeye bağlı olur. Bu istediğim gerçekleşmeyebilir. O zaman da ben mutlu olamam.

Neden benim ötemdedir. Sonuç ise içimde. Neden etrafımda, durumlarda, dışımdadır. Sonuç ise benim ta kendimdedir. Sonucu yaratabilirsem, neden de onu takip edecektir. Mutluluğu yani sonucu seç ve bak bakalım ne oluyor..Tüm hayatın bir anda değişecek ve etrafında mucizelerin gerçekleştiğini göreceksin çünkü, sonucu yaratmış olacaksın ve nedenlerde onu takip edecek..

Sorun ne?niye seçemiyorsun? Neden bu yasa üzerinde çalışamıyorsun? Çünkü zihnin, bilimsel düşünce tarafından eğitilmiş zihin, tümüyle diyorki; mutlu değilken mutlu olmaya çalışırsan, bu göstermelik olacaktır. Mutlu değilken mutlu olmaya çalışırsan bu sadece rol yapmak olacaktır, gerçek değil.Bilimsel düşünce bunu söyler, gerçek olmayacak sadece rol yapıyor olacaksın. Ama biliyorsun ki; hayat enerjisinin kendi işleyiş biçimi var. Kendini tamamen vererek rol yapabilirsen, bu gerçeğe dönüşecektir. Bunun tek püf noktası; oyuncunun orada olmamasıdır. Role kendini tamamen kaptırırsan, gerçekle arasında hiçbir fark kalmaz. Yarım yamalak rol yaparsan, işte o zaman göstermelik olur.

Dans edeceksen, şarklı söyleyeceksen, mutlu olacaksan tüm kalbinle ol..kendini hiç tutma, rolün içine dal, rol yapma eyleminin kendisine dönüş, oyuncuyu oyunun içinde erit ve bak bakalım neler oluyor. O gerçeğe dönüşecek; onun kendiliğinden gelmekte olduğunu anlayacaksın, o anda anlayacaksın ki; aslında kendi başına oluyor. Ama kendini tamamen vermediğin takdirde bu gerçekleşmez.

Sonucu yarat, tamamen onun içine gir ve gör ve izle..

Osho; Benim Yolum, 49-51

Not: Oyun/Kandırış kuramına bir teyid de Osho’dan gelmiş 🙂 Bakınız : https://sibelatasoy.com/?p=187

İkna yani inandırılma yani KANDIRMA!

Gerçek bir öğretmen bizi kandırabilendir. İkna ila kandırmanın aynı şey olmadığını iddia edecekler olacaktır-daha önce oldu- Kandırma kelimesi bize  çok kötü bişeymiş gibi öğretilen çıkar sağlama ile ilişkili görülmektedir. Oysa ikna bildiğimiz anlamda zihinden zihine bilgi aktarımı ile yapılan bir öğretme değildir. Şüphesiz bir aydırma işlemidir.

Yaşamımızın hemen her anında yaptığımız budur ve aslında nefret ettiğimiz şey kendimizi ortaya koyduğumuz ve kandırığa dayanan mevcudiyetimizdir. Gerçek denen şeyin tam olarak kandırılmayla oluştuğunu, rollerin kusursuz icrası olduğunu biliyoruz.

Rolümüzü iyi oynayamadığımızda karşıdaki “kendini kandırma!” diye bizi uyarır. Aslında söylediği şudur farkında olmadan: “kendini tam kandıramamışsın bu sebeple beni ikna edemiyorsun”.  Bazıları “kandırma kelimesinden iğreniyorlar, sanki onu yok ettiklerinde mutlak bir gerçekle karşılaşabileceklermiş gibi!

“Mutlak gerçek”, oldukça uzun süren harika bir tam kandırıştı, geçti gitti. Artık bu kadar rahat değiliz.

Kendimizden nefret ediyoruz, bizim bilinen son uygarlığımız maalesef bu temele dayanıyor!  İnsan sürekli nefret ettiği bişeyleri tekrar ediyorsa kendini sevemez herhalde! Ya her nefeste kandırmaktan vazgeçmeli ya da nefret edilecek bişey yapamazmış kabulunden! Her ikisi de bize huzur buldurur, aynı kapıya çıkarlar. Evet öğretmen ikna eder ve hem de bu bir kandırıştır; çünkü öğretmenin bu ikna işleminde menfaati var! Bu bir bayrak yarışıdır, yerine bayrağı taşıyacak birini bulamazsan ölemezsin ya da dinlenemezsin 🙂 Bu elini yakan bişeydir, en kısa zamanda onu başka bi ele tutuşturmalısın, yoksa kül olacaksın! Eh işte öğretmenin menfaati de buradadır. Basit ve bilinen kural: Ver kurtul! Ve lakin bu yanan eli kim alacak? Kim o yarışa çıkabilmişti, kaç kişi ve bunlardan kaçı yeterince hızlı ve dayanıklıydı?

Bir Kadını Öldürmek kitabında yazdığım gibi:

Anlam, nehri geçerken üzerine bastığınız her bir taş gibidir.

O yalnızca üstüne basmak içindir, yapışıp kalmak için değil.

Basın ve sekin!…

Bütün bunlar boşluğa basamak dizmekten başka bişey değil.

İkinci not:  Şimdi de “boşluk” kelimesinden iğrenecekler var biliyorum ve çok normal. Biz varlığız, varlığımızı yokluğumuzla kazanıyoruz. Tabidir ki Boşluğa karşı doluluğumuzu müdafa etmek gelecek içimizden 🙂

35 Yorumlar

  1. Turan says:

    Su ünlü Osho bu muymus? Yazisini hic begenmedim…

  2. says:

    Tekniğini mi içeriğini mi beğenmedin?
    Osho kendisi bişey yazmazmış zaten, onun müridleri konuşmalarından kaleme alıyorlarmış.

  3. Turan says:

    Sibel,

    ikisi de benim hosuma gitmedi. Krisnamurtiyi taniyanlar ne söylemek istedigimi anlarlar. Krisnamurtinin sözleri daha oturakli ve yerinde. Yukardaki yazarin kafasi karisik gibime geldi.

  4. Şule says:

    Bence oshonun kafası hiç karışık değilmiş. Anlatılmak istenen o kadar yalın ve sade bir şekilde bize gülümsüyor ki…
    Önce olmakla başlamak :)))

  5. efra says:

    Şimdi ehl-i keyf bir adam düşünün..arkadaşlarını(müridlerini)-bu esnada kendini de- avutmak için bi dünya,kendisini olduğu gibi olması gerekliliğini savunan(Tantra dan bahsediyorum)ve bir çok mistik gelenekte var olan bir düşünceyi;insanın ölmeden evvel ölmeli(Bir nevi inisiye olmasından dem vuruyorum) düşüncesini yadsıyıp,tam tersi bir uygulamanın yaşama geçmesi gerekliliğini savunmaya çabalamış sahte,yalancı ve uyuşturucu bağımlısı(hadi,uyuşturucuyu mistik aleme dönük katalizör görevi görsün diye içse,yine böyle bir eleştiride bulunma gereksinimi duymazdım..) bir adamdı..onun Bilge olduğu konularının gündeme bir şekilde gelmesinin beni rahatsız edici yönü: Zihnindeki tek düşüncenin ‘Egoistlik’ olması ve çeşitli hileler ile(aslında Hiyle omalıydı; sami dillerinden,özellikle Arapçada kullanılan hali..mesela Hiylekâr..bir de Hayâlkar vardır mesela..aradaki tek fark;Arapçada bulunan iki H harfinden birinin noktalı olma beisi..bu apayrı bir mevzǔ tabii ki..) saf gönülleri gereksiz şeylerle oyalama ve sefilce sömürme ‘alçaklığı’..
    Aslında pek önemi yok ama bu adamın,Valium adlı bir trankilazan (yatıştırıcıyı)yüksek dozda kullanıp öldüğünü biliyor muydunuz..Bazen kestirme yollar varmış demek ki,Nirvanaya ulaşabilmek için..:)
    Bilirsiniz,Castaneda’nın ilk kitabını okuyup ta,çeşitli bitkisel druglar kullanarak Nagual’e giden kestirme yolu bulduğunu sanır kimileri..:))Ah!ah!..:)
    Ama bu herif ne yazık ki yukarda söylediğim tipte bir âdem evladı da değil!!Tamamen Haz’larının kölesi olarak öldü,merhum..Tanrı günahlarını affetsin..sanırım hapis de yatmış ve sürülmüştü ABD den..
    Neyse,sözü kısa kesmektir vesselam..uzun oldu ama..:)
    Selamlar..

  6. says:

    Siz Osho’yu iyi takip etmişsiniz herhalde, ben onun hakkında pek bi şey bilmiyorum, gerçi “zevk” konusuna karşı değilim, hatta olan biten herşeyin zevkle ilgili olduğunu sanıyorum. Osho’dan bazı forumlarda alıntılar görürüm zaman zaman, çoğu söylediğine de katılırım fakat hep bi eksiklik hissetmişimdir belki o sebeple hiç bi kitabını satın almadım. Hissettiğim eksikliği nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum ama yüreği kıpırdatmaz, bi heyecan eksikliği var belki.

  7. efra says:

    Evet,”bi heyecan eksikliği var belki.”
    Bir boş’luk!..:)

  8. ilker says:

    hepiniz sacmaliyorsunuz. biz aydinlanmadik o yuzden daha ust bir boyuttan konusan, olaylarin ve hayatin ozunu gormus benligini oldurmus (yasarken olmus) birisini kendi sinirli “algimiz ve aklimizla” degerlendirip, ayni kendimiz gibi bilip kucuk gormek (uyusturucu vb. suclamak)cok aptalca ve cahilce.. Osho da heyecan eksikligi falan yok, Osho saydam bir duvar tamamen bombos bir insan ve kendisinden boslugun sesi yankılanır. ayni tarih boyunca benliksiz yasamis olan ve dunyaya guzellikler katan bir cok varlik gibi (budha – Isa – Muhammed PBOT) Ama bunu anlayanlar anlar. Anlamayanda ben “Salak gerizekali, algisi kapali, dusuncesiz biriyim ” diyemicegi icin Yuksekte olan degeri alcaltmaya kenisiyle ayni seviyeye getirmeye ugrasir. (Bkz. asagidaki ve yukaridaki super zekali ve algili arkadaslar.) Osho da mantık aramak sacmalık, cunku mantik insan aklinin bir kurgusu, hayatta yada boslukda mantik yoktur.. Osho nun soyledigi hersey birbirini inkar eder goturur Ve elde hicbir sey kalmaz, sadece bir bosluk kalır ve o bosluk OSHO nun sozlerının geldigi yerdir… Oshoyu okurken sunu unutmayın (yeni baslayacaklara aslında hic baslamayi tavsiye etmem) o sozler sessizlikten gelir ve soylendigi anda kendini inkar eder ve soyedigi hersey kelimelerin “orospu” olup istedigin sekilde kullanabilecegini gostermek yani bir anlamlari olmadigini gostermek icin soylenmistir.Esas olan sessiliktir. Osho nun sozleri cok derin anlamlar icerir ve ayni zamanda hic bir anlamlari yoktur, her soyledigini muhakkak tersini soylemistir ama biz bunu okuruz ve kendi yasam tarzimiza anlayisimiza yetisme tarzimiza gore anlamlar cikartiriz. Osho da ne gorursen gor kendini gorursun. ve sonra da cahilce yorumlarda bulunursun, tespitler yapip rasyonalize etmeye calisirsin…. Burda sunu demis surda bunu demis.. Ama OSHO hicbir sey anlatmaz aslinda… sadece kucuklugunden beri senden benden farklı olarak Sessizlikte cok farkli bir anlam bulmustur. Ben su anda mesela bu yaziyi yaziyorum ama OSHO bu yaslarda sessizligi deneyimliyordu. Anlatmasi biraz zor 5 sene 7 sene kimseyle konusmayip sessizligi deneyimlersen, kimsenin gitmedigi yollardan gidersen Varolusun sana bambaska kapilar acacagi kesin (sen bunun uyusturucu kullanmaktan kaynaklandigini dusunebilirsin Cunku senin algin bu kadar. Sen herkesi senin gibi kolay yolu secen sahtekarlar olarak gorursun bu gayet normal.)
    Simdilik Budur..

    Bilg. Saygilarimla

  9. efra says:

    Bana kalırsa sen de Osho fanatiklerinden biri olmalısın..ama bu adamın kitaplarından(şayet okuduysan)hiç bir şey anlamadığın yukarıdaki yazılarından belli olmakta..
    Öyle 5-7 sene tek başına insanlardan uzaklarda sessizliği deneyimlemekle olmuyor bu işler..ama sen bunu sanki kendi deneyiminin bir parçası gibi bizlere aktarmaktasın!?.
    Osho neydiyse ne?Peki sen nesin!
    İşte bu suale daha cevap veremezken,’Hepiniz Saçmalamışsınız..’gibi sözlerle ve saçma sapan varsayımlarla karşımıza dikilip öttürmelerde bulunuyorsun!.İşe öncelikle birey olabilmekle başlamalısın..
    Ayrıca,”Sen herkesi senin gibi kolay yolu secen sahtekarlar olarak gorursun bu gayet normal.” diye de eklemişsin..Fazla psikoloji kitabı okumuşsun muhtemelen..fakat aynada kendini göremediğinden(Yadsıma ve yansıtma mekanizmalarını kullanarak)çevreye dehşet salmanı normal karşılıyorum..Öncelikle işe kendinden başlamalısın dostum!.aynadaki hayali suretin aksetmeye-onu görmeye-başladığında ise daha sonraki safhaya;kendini tanımaya,kim olduğun hakkında yine kendine sualler babına geçebilirsin.
    Ama her şeyden önce aynada kendi kimliğini görmesini bil..

  10. says:

    İlker, konuya yorumu aşan kişisel tarzınızdan ötürü mesajınız yayımdan kaldırılmıştır, lütfen bu konuya özen gösteriniz.

  11. says:

    Efra sunu anlayamiyor.. Hepimizin kafasinda baska bir OSHO var senin OSHO nla benim OSHO m ayni OSHO değil.. Buna algida secicilik deniyor.. Sen kendi onceliklerine ve on kabullerine gore OSHO nun bazi ozelliklerini aliyorsun ve OSHO budur diyorsun.. Bende kendi yetisme tarzima ve hayat gorusume gore OSHO yu tanimliyorum. (Bunlar bilincli yapilan secimler degil..) Senin bahsettigin ozellikler benim OSHO mda yok cunku ben onu maddeyi ve dunyayi bilinc ve farkindalikla asmis yasarken olmus birisi olarak goruyorum ve bu yuzden ; onu bunu kandırmak, uyusturucudan medet ummak, yada insanlarin hosuna gidecek seylerden bahsetmesi veya insanlari kandirmasi, hazlarin pesinde kosmasi gibi ozellikleri OSHO nun seviyesinin cok altinda goruyorum Bunlari zaten asmis.. (Ama hazlardan zevklerden, uyusturucudan bahsetmemis degil tabiki ama bunu O boyutu asmis ve senin bahsettigin bu boyuta tepeden bakarak, yorum yapabilecegi ve diger insanlara yol gosterebilecegi icin yapmis olmali ve OSHO kimseden cekinmeden her konuda fikrini ve inandigi gercegi soylemis (Bunun icin bile Ovguyu hak ediyor bence ))

    Ama senin gibilerin yaptigi ne oluyor aradan bazi laflarini secerek onlara kendi anlamlarini katiyorsun sonra OSHO budur diyorsun. Ama dedigim gibi Neden ozellikle Haz, uyusturucu, Egoistlik gibi terimleri seciyorsun. “Adam” yaklasik 30 sene boyunca Bilinc meditasyon, samimiyet, Gercek uzerine konusmus ama sen ozellikle bu terimleri seciyorsun cunku senin Dunyanda yada bilincaltinda onemli olan bu kelimeler digerleri birsey ifade etmiyor. Bu durumda ortaya ne cikiyor Haz duskunu, egoist sapık bir OSHO.. Cizdigin resime gore haksiz degilsin ama dedigim gibi bu seni anlatiyor ve bunun icin seni kesinlikle suclamiyorum cunku sen gercekten gordugunu anlatiyorsun. Ve tabiki istedigini gormekte serbestsin. Ama insanin gercege ulasma cabasi varsa oznel pesin hukumlerden kurtulmali bence ve baska yonlerdende bakabilmeli olaylara belki o zaman objektif yorumlar yapilabilir….

    Selamlar…..

  12. medisis says:

    Hep merak etmişimdir, neden anlayamadığımız şeyleri red etmek yerine, anlamaya çalışmıyoruz?

  13. medisis says:

    Ve kim ne söylerse söylesin ben yazıyı çok tuttum. ”iyi kandır ki gerçek olsun” :)))

  14. gül sarıdağ says:

    merhaba,herkezin yorumunu okudum ve bütün yorumlara saygı duyuyorum.arkadaşlardan birtanesi herkez kendine göre anlar ve algılar demiş işte sırf bu yüzden bence osho yu tartışmak manasız..!!
    kendi fikrime gelince, yaklaşık 5 yıldır osho nun kitaplarını okuyorum..hatta başucu kitabımdır uzun bir süredir..son yıllarda kendi pratik hayatıma olumlu etkileri olduğunu belirtmek isterim..bana göre olaylar değil bakış açısı değiştiğinde hayatımız daha farklı olabilir ve ben bunu deneyimledim..kimine göre polyanacılık kimine göre iyimserlik veya kendini kandırmak olarak da gelebilir ama neticede hayata daha olumlu bakmayı sağladı..osho ya ait kitaplardaki bilgiler birçok olaya daha geniş açıdan bakmamı sağladı..
    Benim asıl bu siteye girip yazdıklarınızı okumam tesadüf oldu..çünkü 2 gündür osho nun amerikalı ve değişik yazarların onun kendi hayatı ile ilgili olumsuz tecrübelerini yazdıkları makalelere rastladım…..uyuşturucu kullanmak ve ona inanan müridlerini kullanmak ve takipçilerinin duygularını sömürme yoluyla çok büyük miktarlarda servet oluşturmak gibi.!!! bunlara inandım mı? evet inandım..hernekadar amerika gibi emperyalist bir gücün sivrilmeye çalışan her insanın başını ezdiğinive karalama politikası ile yok ettiğini ve bizzat kendisi bitirdiğini bildiğim halde, evet inandım..fakat vardığım sonuç şu..osho iyi bir felsefe profesörü de olmuş olsa..kimine göre aydınlanmış da kabul edilse ..o bir insandı..bana göre 3 boyutlu realite üzerinde yaşadığımız sürece 100 de 100 egolarımızdan sıyrılabilmemiz mümkün değil..yemek içmek korunmak cinsellik ve buna benzer can a ait bütün arzular ve ihtiyaçlar oldukça egolar olacaktır. bana göre insan, beden ve ruh denilen iki olgunun bir de bütünleşmesi..kolay değil ruh gibi sonsuz bir olgunun beden gibi sınırlı bir mekanizmada barınması..dolayısı ile bence osho nun yazıları okunmaya değer bilgiler..fakat onun da zaman zaman bildiklerine rağmen karanlığa düştüğü o bilgilerin yanlış olduğunu göstermez..
    çünkü inanıyorum ki her kötülüğün içinde bir iyilik ve her iyiliğin içinde bir kötülük mevcuttur..dünya deneyimleme yeri ve önemli olan deneyimlerden öğrenmek..

  15. hanife says:

    Bana Osho iyi bir kandırış yapmış gibi geldi :))İnsanın en büyük çabaları mutlu olmak için.Ve aklın mantığın kıskacında yaşadığımız içinde neden sonuç ilişkisi içinde bunu yaratmaya uğraşıyoruz.Sonuçtan başla demek bu nedenle çok akıllıca bir kandırış. Sonucu gerçekleştiren kişi zaten iç özgürlükle tanışmış oluyor :))Nedensiz mutlu olmayı başarmak.Bu durumdada insan soyut amacına doğru da yola çıkmış oluyor daha ne olsun :)))

  16. sense says:

    Bu metnin basligi carpitilmis ” Oyleymis gibi yap gercek olsun” “Sonucu yarat ki Gercek Olsun ” denebilir. ama Iyi kandir ki gercek olsun denemez. Cunku kelimelerin zamanla kazandiklari anlamlar vardir ve “kandirmak” kelimesi daha en bastan olumsuz bir anlam icerir, bu durumda (metnin iceriginin disinda) yonlendirme yapilmis oluyor. (Burasi blog sitesi oldugu icin bu gayet normal tabi 🙂

  17. says:

    Sense, mesajını görmemişim ve çok haklısın. Kandırmak kelimesi biz insanlar üzerinde olumsuz etki bırakıyor; fakat benim için inandırmak ile kandırmak arasında fark yok. Üstelik gerçekliğin oluşumu bu kelimelerin içeriğinde gizli. Hanife’nin yorumuna katılıyorum. Yazıyı bu sebeple “aradaki farkı ya da farksızlığı” görelim diye özellikle bu başlıkla verdim.
    “İnananlardan olmak” ne demektir, soruyorum sizlere?

  18. Sense says:

    Bilmiyorum, Iletisim ne amacla yapilir, ne icin yapilir, Herkes kelimelere kendi anlamlarini katarak konusursa hic kimse birbiriyle anlasamazdi herhalde… Kelimelerin insanlarin evrenini (gercekligini )olusturduguna inaniyorum… ama yinede kelimelerin anlamlarinin bu kadar kaydirilmasina karsiyim. En azindan insanlarla ortak biseyler paylasma cabasi icindeyken kelimelerde Objektif olmak gerekli aksi halde anlasmak mumkun olmaz. Siz baska bisey anlatirsiniz Ben baska bisey anlarim Bu sekilde Iletisim olmaz… tabi bir “NEWSPEAK” uretmeye calismiyorsaniz…Kelimelerin kullanimi hakkinda uzunca sure yazabilirm sanirim ama konumuz bu degil herhalde…..

  19. says:

    Yine haklısınız. Kelimeleri her zaman tahrif eden biri değilim; çünkü bunu her zaman yaparsanız hiç tahrif etmeyenin pozisyonu ile aynı olur. O zaman neden bazen bunu yapma ihtiyacı hissederim?
    Bir arkadaşım “yabancılaştırmaya” bir örnek vermişti laf arasında, hiç unutmadım onu nedense; “bi düşün Sibel, Odtü kampüsüne girmişsin, sabah sabah daha gözün yarı açık, birden bire iki bina arasına uzuuun bir ip gerilmiş olduğunu ve oraya da salkım saçak çamaşır asıldığını görmüş ol! Ne olur?! Tepen uçar! Aniden şu ana dönersin, işte buna yabancılaştırma denir”
    Belki tam olarak bu kelimelerle değil (çok uzun zaman geçti üstünden) ama örnek buydu, hoşuma gitmiş ki hafızamda canlı kalmış.
    Yabancılaştırma, Dünyanın durdurulması için uygun ögelerden biri. Bu yöntemi hep en ustalar kullanmıştır; şairler ve onların yeni türevleri reklamcılar.
    Kelimeler bu dünyayı (tonali) kurdular ve yine onlar yıkabilirler. Şüphesiz yeni dünya için yıkılmasını istiyorlar, tabi bu oyun içinde oyun olmaktan öteye geçmeyecek fakat elden gelen de bişey yok maalesef. Elma bir günde kızarmıyormuş!
    Birleşim noktasının yerini kaydırmak üstelik oraya sabitlemek, üstelik çok sayıda insanın birleşim noktasını aynı yere sabitleyerek “dünyanın olmasını” değiştirmek, hiç kolay değil 🙂

  20. Ramazan Özdemir says:

    OSHO kişiye kendini gösterir… Osho zihnin labirentlerinden ya da beş duyuun pragalarından kurtulup ruhun özgürlüünü deneyimlemek isteyenler için bir uçuş alanı/platformu oluşturmak isteyenler içindir… uzun karmaşık ve kaotik akıl oyunlarıyla ipe sapa gelmez yazılar yazmak OSHO olmaya yetseydi… kimse onu okumaz ve rakip etmezdi. severim OSHO’yu. Oshoyu seveni de:)

    1. says:

      Rammazan bey, şu ana kadar internet ortamında belki yüze yakın OSHO metni okudum ve bunların içinde beğenmediğim ya da katılmadığım hiç bir husus olmadı. Yine de her insan kendi mürşidini seçer, bilmem hangi kıstaslarla ama doğal olarak hocasına çekilir ve ona teslim olur, bu çok normaldir bence. Sonsuzlukta, özgürlük hedefine doğru, yüreği titreten her yol kişiye özeldir ve aynı işlevi görür.

  21. natalie says:

    hepiniz harikasınız :)) ama beni kandırabildiğinizi söyleyemiycem :)))

    1. says:

      Sizi de şu anki gerçekliğinize (her ne ise) kandıranlar oldu 🙂

  22. Elif says:

    Buradan hala sesimi duyan var mı ?

    1. says:

      Merhaba 🙂

  23. says:

    Merhaba ,)

    Ne mutlu sesimi duymanız…

    Rica etsem bana malimden ulaşabilir misiniz ?

    1. says:

      Aslında iletişim kutusunda mailim yazıyor. [email protected]
      Siz de bana ulaşabilirsiniz 🙂

  24. farklı bir bakış açısı fakat yine de herkese uygun olduğu söylenemez, Allah’ın yüce kitabında belirttiği gibi hepimiz farklı fıtratlar taşırız, bu yüzden bana uygun olan sana uygun olmayabilir, varacağımız son aynıdır belki ama yürüdüğümüz yolun farklılığı yüzünden kimse kimseyi suçlayamaz.
    Belki bunlar Osho’nun kendi düşünceleri belki de gelişen düşüncelerinin takipçileri tarafından şimdiki akımlara monte edilmesi, her ne olursa olsun, her kim olursa olsun elimizde Peygamberimizin hadisleri, mevlana’nın öğretileri ve yüzlerce adı sayılmakla bitmeyecek Allah dostu varken önce onları anlamadan, anlamaya çalışmadan gözümüzü çok da fazla dışarıya çevirmesek iyi olur, zamanı gelince bakarız neler demişler, kendi değerlerimizle gelişen algımız ile belki de daha iyi değerlendiririz o zaman aslında nasıl bir mesaj verip nereye yönlendirme yaptıklarını, her eline kürek alanın da kayığına binmekten de vaz geçeriz belki aklı selim’e ulaştığımızda:)
    Sevgiler…

    1. says:

      Görüşlerinize katılıyorum, varlık yolu her nerede arıyorsa onu yoluna bırakmak en büyük sevgi ve muhabbet göstergesidir. Hangi sırayla yollara girileceği, nasip ve bireysel hikayeye bağlıdır. Bu konuda bir öncelik belirmek bile varlığın biricik özgür iradesine (allahın ona taktığı en büyük inci)karışmak olur, daha doğrusu ben karışmayayım 🙂

  25. bilal says:

    ya malmısınız nesiniz ya 🙂 Osho yu bile eleştiriyonuz.:) ADam bu yüzyılda yaşamış en zeki insan.Hatta amerikan hükümeti tarafından en “tehlikeli” 3-5 heriften biri seçilmişti zamanında.Amerika beyin keşfi sırasında dünyada bence öncü ve Osho’yu da keşfetmiş olmaları, ülkelerine davet etmeleri tesadüfi değil.Tabi Osho öyle aykırı ki,adam cümleleriyle Amerikan hükümetini yıkıyordu az kalsın:)Baktılar bu adam durdurulamaz,kansız amerikalılar Osho’yu göçmenlik yasasını ihlal etti diye gözaltına aldılar ve Osho’yu yavaş yavaş zehirlediler ve Osho öldü. Ayrıca Osho’nun ağzından alınmış yüzlerce kitap var,burda 3-5 satır okuyarak kendi aranızda tartışmayınız,bana kötü örnek oldunuz :)10-15 kitabını okuyun sonra eleştirmeye kalkın.Aslında direkt ingilizce kitaplarını okumak yada ingilizce konuşmalarını dinlemek gerek.Çünkü kitaplar türkçeye çevrilirken bazen anlam kaymaları yaşanabiliyor falan filan ya 🙂

    1. says:

      Bıırak Osho’yu beni bile eleştiriyolar, bunlar adam olmaz! Hahahahahaha

  26. […] Her şey boşluğa basamak dizmektir ve bütün öğretmenler de (kendi derecelerine göre böyle yaptıklarını bilebilir ya da bilemezler) boşluğa basamak dizerler. Amaç basamaklarla bi yere çıkmak değil, basamaklar arasında ya da basamaksız boşlukta gezebilme kıvraklığı ve özgürlüğü elde edebilmektir (Bakınız Kandırıkçı varlığımız) […]

  27. says:

    Osho’yu açıkca söyleyim bundan önceki devrelerde hep kelimelerle oynayan bi cambaz tabiriyle degerlendirirdim.Zaman geçtikçe kitaplarını daha bi farkındalıkla okudugumda ona tşk ettim ve bana bakan o kocaman gözleriyle sessizlikteki mesajını dinlemekse ayrı bi keyifti..Yargı duvarlarım yok her yürek boyut ve frekans dalgası kadar yaşar..İmkansız diye bişey yoktur..Her yüregin deneyimine saygım var ama Oshoyu anlamak AŞK gerektirir…aşk ile

  28. says:

    Bence Osho haklı… Bu dedikleri tamamen bir tezahür ettirme kuralı… Yani bilinçaltının “gerçekmiş” gibi kandırılması, inandırılmasıyla oluşan tezahür… Ramtha’nın da anlattığı duygular yoluyla yaratma bu… Ben şahsen sonradan Osho adını alan bu Bhagwan’dan oldum olası hazzetmemişimdir, ama doğruya doğru eğriye eğri demesini de bilirim…

    1. says:

      Eyvallah Yılmaz kardeş

Sibel için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir