Uzun hayatımda kendimi defalarca aydıran ve nerden geldiği belli olmayan (çünkü düşünülmüş değil, o anın getirisi olarak) iki önemli soru çınlar! Resmen sesini duyuyorum dedirtecek kadar açık ve canlıdır kulaklarımda.
Birincisi: Kendine mi acıyorsun Sibel?
Bu soru çınlar çınlamaz bir düşten uyanmışçasına dirilir ve kahkahalar atmaya başlarım. İçinde kaldığım kafes aniden patlar ve saçılır, yeniden özgür olurum.
İkincisi: Nereye Kadar?
Bu acaip bi çınlamadır, çağ kapatır, yeni çağ açar! Sık duyulmaz ama duyulduğunda kökten temizlik yapar. Sanırım ölümümün bana sunduğu bi ikramdır bu!
Bu iki çınlamaya da müteşekkirim doğrusu, her nereden geliyorlarsa 🙂
Fibromiyalji tarihçesi "Nörasteni" gibi terimlerle tanımlanmaya çalışılsa da 1904 yıllarında Gowers "fibrositis" tanımını kullanmış, böylece…
4 Mart 2020 Mircea Eliade: Dünyanın en tanınmış, saygı duyulan şaman araştırmacısı, kendisi bir şaman…
Komik olacak ama dün gece uyumadan önce tüm hayatım gözümün önünde resmî geçit yaptı, bir…
#şehirdenindimköye zamanı bile elden kaçıyor korkarım, fotoğraflara baktığınızda #megakent faciasını anlamak hiç de zor değil…
Lütfen önce Asimov’un 1954 yılında yazdığı Çok güzel bir gün öyküsünü okuyun ve sonra konuya…
önceki bölüm için tıklayınız BİR SUDANLI SİRİUS SİSTEMİ Ynzan: M. Griaule ve G. Dieterleıı Not:…