Hayat bir mucize :)

Bir 19 Mayıs günü, binlerce yıldır anadolulu olduğumun kanıtı ile doğdum. Bunun ne olduğunu o zamanlar bilemezdi annem babam, öğrenmek için yıllar geçmesi gerekti.

Doğduğumdan beri gizemli bir hastalığım vardı, öyle ki her hafta ölecek sanılarak evden götürülürdüm. Ağırlığınca altınla tartılmak gibi bişeydi doktorlara ve hastanelere ödenen paralar ve fakat annemin bu yolda çektiklerinin yanında sanırım ancak bir çiğ tanesi ederdi onlar 🙂

Ancak ondokuz yıl sonra tanı koyulabildi. Adi FMF olan bu hastalık literatüre  “doktor aldatan” diye geçmiş pek çok yerde. Açılımı “Familial Mediterranean fever” yani ailesel akdeniz ateşi olan bu hastalığın sebebi bilinmiyor ve halen kesin tedavisi yapılamıyor (etkilerini azalttığı gözlenen kolsijin maddesi dışında).

FMF geni olarak tespit edilen Pyrin/MEFV, yalnızca doğu akdeniz ülkelerinde rastlanan bir sapma. Anne ve babamdan aldığım bu çekinik olarak sonsuzca gizlenebilen gen bende açığa çıkmaya karar vermiş. En sık rastlanan dört mutasyonunu da %100 oranında taşıdığım için herhalde bu hastalığın dünyadaki en iyi-belirgin-şiddetli örneğiyim.

İşte böylece binlerce yıldır bu topraklarda oluşumun tıp açısından kanıtını sunduktan sonra, bütün bunlardan habersiz annem bir de bana tesadüfen(!) “Sibel” ismini vererek, Anadolunun en eski ana tanrıçası Kibele’nin kulağını çın çın çınlatmış!

Oysa on beş sene önceye kadar ismimin Kibeleden geldiğini bilmediğim gibi onu tanıdığımı da söyleyemezdim. Gel gör ki, vizyonlarımda bir çok kez anadolunun o dikdörtgen yarım adasının başında dikildiğimi, ve her noktasını sevgi ve ilgiyle izlediğimi gayet net anımsıyorum. Anlamını çözemediğim bu görsülerde o, 814.578 kilometre kare önümde küçücük ama harika görünürdü. Duyduğum sevgiyi size anlatmam zor, yüreğimden dışarı akan bir sıcaklık seli, tıpkı 42 dereceleri bulan FMF ateşim gibi 🙂

Doğduğum günün sayısal değeri, hayatım boyunca her yerde beni takip etmiştir. Allahtan ki ondokuz sayısını severim, asal sayıdır, başlangıcı ve sonu temsil eder. Hem bebektir hem bilge 🙂 Böyle değilse bile ben böyle yorumlamayı seviyorum.

Neyse şimdiye kadar düşünmediğim bu konu şimdi nerden aklıma geldi bilmiyorum. İlla aklileştirmek zorunda değilim. Oh çok şükür ki artık değilim.

Hayat çok güzel, bir mucize.

2 Yorumlar

  1. tamer kardeş says:

    tamamen katılıyorum….hatta sana karışıyorum…hayat çok başka bişey….ama bana bu ömürden bir kaç tane daha lazım sibelim….selam,sevgi,saygı….

    1. says:

      Gerçekten mi? O kadar yapacak şey kaldı mı yani? Neden hemen şimdi yapmanın formulünü bulmuyorsun?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir