“Reenkarnasyona inanıyor musun?” Dedi durup dururken, sarı düz kâkülü gözlerinden birini tamamen kapatmıştı.
“Niye bir şeye inanmak durumunda olayım ki!”
“E kimse ölüp geri gelmemiş, demek ki bazı şeylere inanmak zorundayız.”
“Bilmiyoruz desek daha rahat olmaz mı? Ayrıca hiçbir şeye zorunlu da değiliz. Bu kelimeyi öyle günde yüzondokuz kere rastgele tekrar etmenin ne tür sonuçları olduğundan haberli misin?”
“Üffff… Seninle de konuşulmuyor! Sadece fikrini merak etmiştim.”
“Öyle sor o halde. Hangi reenkarnasyondan bahsediyorsun bu arada? Hint kültüründeki haliyle mi, yoksa Amerika’nın yeni spritüel rüzgârı kapsamındaki hali mi? Kızılderili yada benzer şekilde kuzey asya inanışı mı?”
“Vaz geçtim”
“Aman tabi ya boşver bunları, arkadaşları çağır da BAK oynayalım.”
Fibromiyalji tarihçesi "Nörasteni" gibi terimlerle tanımlanmaya çalışılsa da 1904 yıllarında Gowers "fibrositis" tanımını kullanmış, böylece…
4 Mart 2020 Mircea Eliade: Dünyanın en tanınmış, saygı duyulan şaman araştırmacısı, kendisi bir şaman…
Komik olacak ama dün gece uyumadan önce tüm hayatım gözümün önünde resmî geçit yaptı, bir…
#şehirdenindimköye zamanı bile elden kaçıyor korkarım, fotoğraflara baktığınızda #megakent faciasını anlamak hiç de zor değil…
Lütfen önce Asimov’un 1954 yılında yazdığı Çok güzel bir gün öyküsünü okuyun ve sonra konuya…
önceki bölüm için tıklayınız BİR SUDANLI SİRİUS SİSTEMİ Ynzan: M. Griaule ve G. Dieterleıı Not:…
View Comments
Belki şunu da sormak lazım: Hangi çeşidi olursa olsun, reenkarnasyona inanmak insanın hayatında nasıl bir değişiklik yapar?
Her bi çeşidin insan hayatındaki rolü farklı :)