Güçlü olmak nedir?

Güçlülük iki şekilde elde edilir: Birincisi bir aşk birleşmesinden doğan çocuklarda doğal yolla bulunur (ancak ikinci söyleyeceğim şeye dikkat etmeklikleri yine de şarttır). İkincisi, her an dikkatlerini avlayan ve onları sömürmeye çalışan avcılardan sakınarak ve cinsel güçlerini çar çur etmeyerek. Buna ilaveten “haklı çıkma arzusunu dizginlemek” de vazgeçilmeyecek ve hayat boyu uyulması gereken bir tasarruf tedbiridir. Yoksa genel anlamda güçlü olanlar yapabillir gibisinden kullandığımız beylik cümlelerin kimseye faydası olmuyor 🙂

**

Ortada yeterli sayıda suçlu yoksa, o zaman onları yaratmak gerekir. O kadar çok şeyi suç olarak ilan edersiniz ki, insanların yasaları ihlal etmeden yaşamaları mümkün olmaz.(entegral düzeye geçmemiş tüm topluluklar için geçerlidir)

Yaratmak, delice sevinçle çalışmak ve parayla ilgiliyseniz Atlas Vazgeçti kitabını (tıklayınız) okumalısınız. Ezberden sosyalist, kapitalist, liberalist olmayın. Hepimiz insanız, öyle ya da böyle olmak için geçerli sebeplerimiz var. Biraz araştırın yahu!

**

Para, amaç olamaz, o sadece kendinizi ekip biçtiğinizde elde kalan üründür.

Te: Sibel, kanımca sen yaratıcı olmanın yollarını yazmışsın. Asıl sorun insanların çoğu sevmedikleri ışte karın tokluğu için çalışmak mejburiyetinde olmaları. Çünkü başka careleri yok. Para bence ne seçilecek ne de nefret edilecek bişey. Insan kısmen minimum derecede kendi hayatını sürdürmek zorundadır. Eğer o kişi zekle yaptı işten dolayı para ile odunlendiriliyor ise, ne mutlu ona.

sa: Evet ne mutlu ona. Ancak bu sadece şans ile açıklanamaz. Herkesin durumunu bilemem fakat kendimin iyi bi gözlemcisiyim biliyorsun. İlkgençlik yıllarından beri kendimde şunu gözlemledim (bilerek yapmıyordum, sonradan özetleme yaparken bulguladım): Eğer merakla, şevkle, aşkla bi konuya eğilmişsem (bu bi iş yerinde çalışmak da olabilir), karşılığında ne alacağımı hiç sormamışım. Aybaşı gelip de maaş kuyruğuna girdiğimde ya da maaşım zarfla masama geldiğinde ne kadar olduğunu öğrenmişimdir. Üstelik bunu asla başkalarının aldıklarıyla karşılaştırmadım, onların maaşlarını hiç merak etmedim. Hatta çoğu kez zevkle yaptığım işler için “dile bizden ne dilersen” diye soran amirler ve patronlar oldu, onlara hayretle baktığımı hatırlıyorum. Ne için yani? diye sordum  çoğu kez. Bana verdiğiniz bu fırsat öğlesine değerliydi ki üstüne bi de bişey mi isteyeceğim. Fakat onlar yine de cebime banka hesabıma bişeyler sokuşturdular. Belki de beni kaybetmek istemiyorlardı ya da alışkanlıkları onları böyle yönlendirmişti veya borçlu kalmak istemiyorlardı kendilerince. Ama hayatıma baktığımda ne zaman bir konudaki merakımı kaybettiğim halde o işle ilgili bana talep geliyorsa o zaman kendimce çok yüksek fiyatlar veya bedeller öne sürdüğümü de gördüm. Adeta veremesinler de yapmayım o işi diye gibiydi! 🙂 Aç kalmaktan hiç korkum yok. Çünkü her zaman zevkle yapabileceğim şeyler oluyor elimin altında (sürekli değişiyolar çünkü ben ne işe yarayacağını önceden bilmediğim biçok şey öğreniyorum durmadan)… Bu anlattıklarım asla bi övünç gayesiyle değil sıradan hayatımın göstergesidir.

TE: Senin gibileri nadir bulunur. Tasi siksan altin yapanlar cok azdir. Bazilari genetik yapilari dolayi nasibini aliyorlar. Herseyi cabuk kavrayamiyorlar. Bazilari bir gördükleri seyleri bir daha unutmuyorlar. Ne olursa olsun bir de calisma di…siplini gerekiyor. Insan kendisi ne olursa olsun bilme arzusunu yitirmemelidir. Bunu yitirenler cevre ve genetik etkiler nedeniylen cabulca sevmedikleri islerde kendilerini buluyorlar.

sa: Ben her birimizin mükemmel ve biricik olduğunu biliyorum. Tek fark 0-6 yaş arasında eğer merak ve zevk bileşkesi öldürüldüyse gerçekleşir o dediklerin.Yoksa benim bi sürü handikabım var; hafızam iyi değil, ezber kabiliyetim yok, kök salamıyorum, bağlılıklar geliştiremiyorum, çoğu durumda tembelim, bencilim, gereksiz annecilik rolüne girdiğim olur (neyseki her zaman değil), umursamazım, duygusallıktan nasibimi almamışım… daha sayayım mı?

TE: Yok ya, söyledigin kadarda kötü degilsin :-))))

sa: Daha saymadıklarım da var , örneğin omurgasız olduğumu, soğuk nevale olduğumu, kendini beğenmiş olduğumu, her boku bildiğimi söyleyenler var, ki muhtemelen doğrudur. İnsan dışardan daha iyi görünür 🙂

TE: Nedense sen bunlara hic aldiris etmemissin ve kendi yolunu cizmissin….

sa: evet ama Neden? Nasıl yapmışım bunu sence?

TE: Hep o anlattigin “kötü” huylarindan dolayi olamaz mi? :-))))  Sen kendi kendini kabul etmissin…

sa: Doğru. Tüm iyi şeyleri kendime isteyecek kadar aptal olmadığım için de belki. 🙂

TE: Herseyin sirri bu olmali..

sa: Bilmiyorum

EK: Kendimce para kelimesini daha az kullanmaya başladım. Çünkü para, bir kaya gibi, bir eşya gibi değil temelde; para demek “değer” demek. Hayatımıza kattığımız değeri yansıtıyor.

Sadece para değildir hayatımızdaki değerler. Hesabında sıfır p…ara olup etrafında onlarca değerli insan olan biri de aç kalmaz. Az parası olup çok gezen, çok gören, çok şey deneyimleyen birinin hayatındaki değer, katı halde (nakit) milyonları olupta sıfır vizyona, sıfır hayale sahip birininkiyle kıyaslanamaz bile.
Bütün mesele heyecanını takip etmekte, sevgiyi takip etmekte. Sevdiği işi (buna da iş diyesim gelmiyor açıkcası) yapmak için bütün riskleri alan biri eninde sonunda hayatında çığ gibi büyüyen değeri deneyimleyecektir.
Severek yapmadığı işi terkedip (çok yaptım bunu) heyecanını takip etmeye başlayan kişi belki bir süre zorluk yaşayacaktır fakat bütün parametreler(taşlar) yerli yerine oturduğunda kişisel cennetini deneyimlemeye başlayacaktır.
Bunu ben olta atmak (ipçikler?) olarak canlandırıyorum gözümde. Heyecanını hisseden kişi oltasını atar sonsuzluğa (sonsuzluğun belirlediği noktasına), sevdiği şeye takar kancayı ve çekmeye başlar, kararlılıkla sabırla çeker oltayı ve eninde sonunda o değeri katar hayatına. Mesele ipin ucunu bırakmamakta (bıraktığım da çok oldu).
Parasızlıktan korkan kişi değersizlikten müzdariptir, acilen sevebileceği bir hobi bir sanat bir iş bulmalıdır, bütün riskleri alıp heyecanını takip etmelidir, özellikle yaşadığımız şu zamanlarda bu büyük önem arzeder hale geldi…
sa: Mükemmel

**

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir