Evlilik baskısı

bi gün yine laptopum kucaamda. her gün gibi bir gün. oturuyorum öyle koltukta. annem de masada bir şeyler atıştırıyor. durup dururken:

-oğlum sözleyelim mi seni?
+ha? ne diyon anne saçma sapan konuşma yau.
-niye oğlum nolacak.
+okuyorum ben daha yau anne allaaşkına ye yemeğini hadi.
-e evlendirelim demiyorum ki sözleyelim diyorum. okul bitince de evlenirsiniz.
+yau anne hath sus allağaşkına.
-hem bak herkes oğlunu sözlemeye başladı. benim oğlum niye sözlenmesin?

evlendirme sebebine bakın lan bi. “herkesin oğlu evlenecek benimki niye…” lan ufak çocuklar gibi yemin ediyorum.

-yhaaa baba herkeste o telefondan var ama yhaaaa. ben de istiyoruuuum.

aynı zihniyet devam. gelişmez tabi lan bu ülke!

(nickten yana sansim yok, 24.07.2011 01:48)

**

aralıklı krizler halinde girip çıkar. bir süre deniz dingindir, pek oralı olmaz, ama bir anda (artık torunsuyor mu yoksa canı damat mı çekiyor bilinmez) deniz kudurur, sizi de içine alarak hoyratça sağa sola fırlatır.kaçıp sığınacak liman lazımdır. öyle ya, anneyi; evlenme teklifinde bulunan ve aynı zamanda kalbini de pıt pıt hızla attıran ve tabi aynı zamanda da içine sine sine ‘evett’ diyebileceğin bir adamın henüz olmadığına inandırmak sıkıntıdır. o anda devreye ‘armudun sapı üzümün çöpü deme’ girer.

anneyi denize benzetmek ve teşbihte hata olmayışı. hoşgeldim.

(bi umut ağacı, 24.07.2011 01:16)

**

“istediğin torunsa evlenmeden de yapabilirim.” cevabını verdiğiniz anda size gönderilen evlat güdümlü terliği göğüsünüzde yumuşatıp tekrar rafa koymanız tavsiye olunur. etraf dağınık olmasın, dağınık erkeği kızlar sevmez neticede.*

(aslında altıncı nesilim ama nüfusa geç yazıldım, 24.07.2011 01:04 ~ 01:05)

**

duygusallıktan uzak bakıldığında bir güvencedir evlilik. “saçın&kıyafetlerin kötü olsa da, doğum günümü&yıldönümlerini hep unutsan da, evde ortalığı dağıtsan da, arkadaşlarımı hiç sevmesen de, herkesin seni hor göreceği durumlara da düşsen(ve bu liste daha da uzasa da), özetle ne kadar sinirimi bozarsan boz merak etme bundan sonra kolay kolay bırakmayacağım seni” gibi bir anlam taşıyabilir. öyle ya hastalıkta, sağlıkta… denir nikahta.

(mystra, 24.01.2005 01:35 ~ 01:35)

aslında aılenın evlılık baskısı muhtemelen onların uzerlerınden bır yuk kalkması kendılerının hayatlarını rezıl ettıklerı gıbı cocuklarınında yasayıp’bunaca yıl bize çektirdin karında/kocanda sana çektirirsin işallah’gibi bakışlar fırlatırlar üstüne üstlük düğünler o kadar gülüp eğlenmeleride ‘oh giiti be en sonunda’yüzündendir.bu yüzdendirki aile bir an önce çoçuk evlensin hatta dahada kötü istek olan bir an önce çoçuk yapsın isteği içerisindedir onlara göre bir yaştan sonra sürekli birileriyle birlikte olmak yatıp kalkmak o kızla/erkekle evlenicekleri anlamını taşır.
(point, 06.09.2003 17:32 ~ 25.01.2006 15:12)

babanın ve annenin arkadaslarının yaşıt çocuklarıyla tanıştırılma, yemeğe çıkartılma, ”bi arasana kızım, bak seni soruyormuş” ısrarlarına maruz bırakan çeşitte bir baskıdır bu…
eve getirilen, ofiste rastlanan, fotoğraflarda yanyana oturulan ya da telde geyik yapılan her erkek potansiyel damat adayı oluverir pek tabii; bu da çaktırmadan yapılan bir çeşit baskıdır…
-ah bak bak, pek de yakışıklıymış, ne iş yapar bu!
-ahahahahahah işsiz babacım işssiz….
-aaaa bu devirde hem de neyse o zaman, şu diğer yanındaki kim…
-oooyyyy oyyyyy!!!
(mijen, 23.03.2004 23:45)

**
“Toplumun, öğretilerin kötülediği, olumsuzladığı bizler zaten iç dünyamıza gömülmüş ve kendimizi ifade etme, bulma sorunu yaşarken bir de evlilik baskısıyla karşılaşıyoruz.

Evlilik baskısı, ölümlerden ölüm beğen gibi bir seçenek bazıları için.

Kendisini, kimliğini kabullenemeyen bazı eşcinsellerin sırf bunu yok saymak, kendine veya çevresine eşcinsel olmadığını ispatlamak adına karşı cinsle birlikte olduğunu, hatta bazılarının bundan tiksindiğini biliyor musunuz?

Peki bunu inançları gereği deneyimlemeyen insanları nasıl bir külfete soktuğunuzun farkında mısınız?

Bazı yazarların “evlenin, evlenince bu düşüncelerden uzaklaşırsınız” tavsiyelerinin kapalı kapılar ardında hangi sorunların yaşanmasına yol açtığı biliniyor mu?

Evli olan bazı eşcinseller çok mutsuz. Bunu eşcinsellerin sohbet sitelerinde gözlemleyebilirsiniz. Onlarla evlenen heteroseksüeller de…Bu mutsuzluk tablosu çocuklara da yansıyor… Eşcinsellerin oyunculuk gücü arttıkça bu yansıma azalabiliyor.

Kendini ifade etmeyen, edemeyen, evliliği bir kurtuluş gibi gören eşcinsellerin bu baskıyla evlenmesi yalnız onlar için zul değil, karşı taraf için de bir zuldür.

Ruhsal ve cinsel yakınlıkları birbirine teğet bile geçmeyen iki insanın arasına farkında bile olmadıkları ve aşmalarını beklediğiniz bir duvar örüyorsunuz.

Kaç kişinin kul hakkına girdiğinizin ve onları nasıl bir külfete soktuğunuzun farkında mısınız?”

HUCRE

**

özellikle erkeklere diretilen,mütemadiyen diretilen. evin kızına söylemek zordur. düşünsene bir annenin hadi artık evlen de yuva kur dediğini! o an o kızın gözünde bitersin zannımca. alan olduda gitmedi mi? evde kaldı işte bariz,çok net değil mi?
ama erkek öyle değildir. ona rahatça söylerler,yüksekten atarlar anneler. hatta haddini aşar konu komşuyla toplaşır kız bakmaya giderler falan fıstık. bir yaşa geldikten sonra daha da işitirsin bu cümleyi. bir ara bir pazar günü anne otomatiğe bağlar artık bu konuyu. içerik aynı sürekli bir şeyler söyler. hadi evlen ne zaman evlenecen yok mu şöyle güzel biri. artık yapacak bir şeyin yok. sevdiğinle olmadıysa evde kamış bir kızı alacan. o da kurtulacak sende! #4996305 (bambu, 07.04.2009 12:36 ~ 12:37)

**

semptomların özellikle iş bulma, askerden dönme arifelerinde ve akran arkadaş/akraba düğünlerinin 1. ila 3. saatleri arasında tavan yaptığı hastalık.

Bu hastalıktan korunmak elinizde, alacagınız basit önlemler ile evlilik baskısı sendromunu önleyebilirsiniz.

1) askerliği erteleyebildiginiz kadar erteleyin

2)iş bulmayın, bulursanız “yeeaa bilmiyorum abii yeaa bırakabilirim her an yeaa ne uğraşacam” gibi sorumsuz/salak konuşun, bu bir baltaya sap olamaycagınız imajını oluşturup potansiyel kayınvalidelerde bir soguma yaratacaktır.

3)düğün ortamlarından uzak duru, illa gidecekseniz doğrudan gelin damat yanına gidip gorunup kaçın, 3 saat de kalsanız o kadar gorurler zaten sizi.

4)bayram ziyaretlerinden uzak durun.

5)düzenli spor yapın (niyeyse bilmiyorum, bugune kadar okudugum her türlü fiziksel/psikolojik/sosyolojik sorunu önlemek için yazılan tavsiyeler arasında vardır bu, ben de yazmak zorunda hissettim)

6)çok sıkışırsanız hemen karşı koymayın, çunku karşı koyacagınızı zaten bildiklerinden onlarca karşı tezi hazırlamışlardır, inşallah diye zikredin. yerine göre para biriktiriyorum biriktirmeden kimseyi bulmam gibisinden ilkeli adammış gibi yapın konuyu “vay be ne adam” a çekip abi ne olur haftasonu Fener maçı? kıvamına döndürün.

7) ilk nöbeti atlatmanın ne kadar önemli oldugunu unutmayın, atağın semptomları tavan yaptıgında geçiştirebilirseniz bir sonraki ana kadar kurtulursunuz.

8)içinde bulundugunuz baskı ortamını kabullenin, bununla yaşamayı öğrenin. #4997085 (ever, 07.04.2009 14:58

tüm evlilik masrafları ve ilk 5 yıllık geçim parası talep edilerek, kaldırılabilecek baskıdır. bir de sorunuz efendim, bunu ne için istiyorlarmış. kendileri mutluluktan, bulutların üzerinde mi yürüyorlarmış? bazı mutsuzlukları, o kişilerin aileleri bile bilmez. saklarlar. utanmayın, çekinmeyin, sorun. onlar hadlerine düşmeyen baskıyı yapmaya utanıyorlar mı? #4997150 (sandalye, 07.04.2009 15:0

zordur azizim zordur. bi kere derdini anlatamazsın karşındakine…
mesela, evlilik kurumuna karşı olduğunu ideolojik temellere dayandırarak akademik bi ağızla anlatırsın. sana orta çağda “dünya yuvarlaktır!” diyen insan muammelesi yaparlar. saçmalama derler. en fenası bu fikirleri savunduğun için korkaklık ile suçlanmak. “sorumluluk almaktan korkuyorsun, özgürlüğüne düşkünsün” bik bik bik…

hayatın her anında hissedersiniz bu baskıyı. tv dizileri, filmler (ki bazıları hollywood yapımı olur), kadın programları, yarışmalar hatta ana haber bültenleri hep evlilik olgusu aşılarlar insanlara. bu da psikolojik bir baskıdır ve de en fenasıdır. toplumun içine nakış gibi ince ince işlenir bu güzide “kutsal” kavram. muhafazakar toplum sağlam bir zemin üstüne oturtulur. tabular oluşturulur. tüketim kitleleri daha çok büyümeye başlar. bu da zaten global kapitalizmin işine fazlasıyla gelir. #4998936 (zitadam, 07.04.2009 20:2

1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir