Dünyanın Durduğu Gün

Filmi seyrettim ve beğendim. Tam bir mesaj filmi, fazla konuşma yok, aksiyon yok, mesajı verip gidiyor! Görsel olarak çok ama çok sevdiğimi de eklemeliyim.

Gelelim filmin simgelerinin benim açımdan algılanışına:

1) Uzaydan gelen araçlar sanki su ve hava karışımı gibi görünen ve dünya şeklinde objeler:

 Hani daha önce dikkat çekmeye çalıştığım buzulların süratle eriyor oluşu ile ilgili yazıma göz atmakta yarar var: https://sibelatasoy.com/?p=138 … Filmde bu arac bir çeşit nuhun gemisi simgesi olarak kullanılmış (dünyayı ve onun fionasını korumak için canlı örneklerini topluyor). Bu dünya dışı aracı bir an için SU olarak düşünürsek, canlı formların onun içinde saklanabileceği hatta belki uzaya saçılabileceği, başka bir gezegende veyahut yine dünyada herşey sükun bulduğunda yeniden tohumlanacağı akla yakın geliyor.

2) Filmde DÜNYA’nın insanlara ait olmadığı adeta tokat gibi izleyicinin suratına iniyor! Bir çok yazımda buna yer vermiştim; Dünya yoluna devam eder bizimle ya da bizsiz şeklinde bir ifade kullandığımı hatırlıyorum. Zaten filmdeki uzaylı ırk da Dünyayı korumaya gelmişler, insan ırkından. Peki insanın neyini beğenmiyorlar? Dünyaya karşı duyarsızlığını! Ve her alanda gösterdikleri şiddeti. Bu gidişle insan dünyanın sonunu getirmek üzere (gerçi insanlar sigarayı yasak edip kurtulduğumuzu sanıyorlar, ha bir de karşı cins yakınlaşmasını tahrip ederek) ve dünya rayından çıkarsa bu herşeyin sonu olabilir, o halde insanı şimdilik feda edelim, onu yeni bir formla doğurma kapasitesine sahip olan Dünyayı kurtaralım deniyor. Bu senaryo Annunakiler tarafından bi kaç kez oynandı yeryüzünde- bakınız: https://sibelatasoy.com/?p=184 ve https://sibelatasoy.com/?p=173 

3) Filme şiddete duyarlı dev boyutta bir robot var ve onun güçleri dikkate alındığında insanoğlunun tankları tüfekleri oyuncak gibi kalıyor! İnsan kılığında dünyaya inen temsilcileri (Reeves) de insanüstü güçlere sahip; bunların başında zihin odaklanması, şifa kabiliyeti geliyor. Bu simgeler bana Yeni Dünya’da arzu ettiğimiz YENİ İNSANI çağrıştırıyor. –Bakınız: https://sibelatasoy.com/?p=328#comment-56

4) Filmde, bu uzay aracının dünyaya doğru büyük bir hızla geldiği bilim adamlarınca daha önce tespit edilmiş, hatta çarpacağı yer bile hesaplanabilmiş fakat iki saat önceye kadar bu konuda bir çare/ilerleme bulunamamış! (Borsayla ilgilenmek varken herhalde). Bu simge açıkça Maya uygarlığının işaret ettiği zamanın sonu haberini veriyor olabileceği gibi, son yirmi yıldır dünyanın ısınma ve iklim değişikliğinin bizi nereye götüreceğinin bilim adamlarınca yayımlanan raporlarını kast ediyor (bana çağrıştırdığı şimdilik bu), dünyada su seviyesi hızla yükseliyor, ve bu sadece bazı ülkelerin batacağını göstermiyor! Açıkçası kişisel (ve ülkesel ya da dinsel) fayda ve kurtuluş arayışının beyhudeliğini bilenler biliyor.

5) Yine filmden anlıyoruz ki, uzaylı ırkların bazı temsilcileri daha önce de insan formunda dünyaya gelmişler ve halen burada aramızda yaşamaktalar. Amaçları insana kendinden başkasını da düşünme kabiliyetini aşılamak ve gidişattan kendi merkezlerine  haber iletmek gibi görünüyor. Filmde bu kişilerden birini ÇİNLİ tabiyetinde görüyoruz! Burada da bazı mesajlar olabilir diye düşünüyorum. Nüfus olarak büyük etkinlikleri olmasına ilaveten büyük bir uygarlığın üstünde oturuyorlar ve üstelik sosyalist (kendinden başkalarını da düşünebilen) bir rejim denemeleri var. Her zaman söylediğim gibi bu tür deneyleri sonuçlarına bakıp da başarısız addetmek yanılgısına düşmemeliyiz, bu deneylerin hepsi sonunda başarılacak Yeni Dünya için bütün dünyaya mal olan özverili çalışmalardır.

6) Filmde uzaylının DNA sını 1928 yılında bir dağ başında kopyaladığı yer de Hindistan! Bu bir hintli dağcıydı! Belki de Tibetti (Tam hatırlayamadım şu an). Bu da bir başka işaret gibi duruyor.

7) Filmdeki bilim kadını Dr Helen, yeminler üzerine yemin ediyor; değişeceğiz, değişeceğiz, değişeceğiz! Bir şans daha verin! (gözlerim yaşardı)

Aklıma gelirse başka şeyler de ilave ederim, tabi ki her seyreden başka simgeler görecektir, onları da duymayı çok isterdim doğrusu.

5 Yorumlar

  1. says:

    Yorumlar, çıkarsamalar gerçekten çok güzel. Filmde çok güzeldi. Benimde bunlara ilave olarak birkaç tespitim var.

    1-) Uzaylı arkadaşa ne olduğu sorulduğunda duymaktan korkarsınız diyor. Ama film boyunca farkediyoruz ki aslında bilinçli ve yüksek düzeyde bir enerji kendisi. (Filmin en sonunda da çocuğun ağzından onun aslında kürenin kendisi olduğunu da yakaladım.) Kendi güneşleri sönmeye başladığında evrilmeye başladığını söylüyor. Güneşsiz yaşamda ancak bilinçli enerji düzeyinde olursanız mümkündür.

    2- Filmdeki yok edici ordu, nano robotlardı. Bunlar metalleri işleyerek kendilerinin kopyalarını üretiyorlardı. Böylece sayıları katlanarak artıyordu. Ben onları bütün herşeyi yiyip bitiren çekirgelere benzettim. Hani şu kutsal kitaplarda falan çok geçer çekirgelerin istilası ve arkasından gelen kıtlık.

  2. says:

    Çok güzel noktaları yakalamışsın Sonsuz, teşekkür paylaşım için.
    Evet uzaylı, kürenin kendisi olabilir, ki bu da her insanın bir dünya oluşu ile örtüşüyor sanki! Metal ordu da ona zarar veremiyordu nedense!
    Bu arada filmin en berbat sahnesini de seçtim: Uzaylının yalan makinasına bağlandığı sahne komik ötesi… Koca boş bi salon, küçük bi yalan makinası, başında bi operatör! Çok aciz bir görüntüydü 🙂

  3. Aciklamaya calistiginiz tarzin gecmiste örnekleride vardir.
    Örnegin bana göre Musa peygamber kafasindaki ses düzeniyle baglantiyi saglarken, buna mistik bir hava kazandirmak icin asasi elinde yüksek daga cikardi.
    Burada halk kerameti dag ve asa arasina sikistirirdi.
    Yine bu baglamda HZ, Muhammedinde böylesi bir baglantiyla kitabi yazdigina inaniyorum, buradada magara olayi kullanildi.
    Cünkü bunun aciklamasi incilde var ve orada Samuelin Tanriyla konustugu anlatilir.
    Kaldiki hem teknik olarak, hemde bilimsel olarak bu cok basit bir olay.
    Cünkü en gelismis alici ve verici insan beynidir.
    Aslinda evrenin isleyisi cesitli bicimlerde yazilip anlatilip, filmleride yapildi.
    Bu filmlerse binlerce yil sirasini bekleyerek ancak zamandaki yerlerini aliyorlar.
    Ílk taslak hali herseyi küre icerisinde görebiliyor ve film ona göre dizayn ediliyor.
    Bu mecazi anlatimlari cözüp yerli yerine oturtmak zor, cünkü yapip ve yönetenin algilayisi farkli, biz seyircilerinki farkli.
    Ve bu fark herkesin ic dünyasina göre sekilleniyor.
    Söyle bir örnek verebiliriz.
    Birisi bir film yapar ve burada metal ve insan yiyen robotlari gösterir.
    Hatta binalari catilariyla birlikte yutarlar.
    Ve insanlar bunlardan kurtulusun carelerini ararlar.
    Ve bütün dünyadan secme bir ordu olusturulur, tüm kahramanlar seferberlige cagrilir.
    Burada metal yiyen robot su andaki fabrikalari yutan ekonomik kriz olabilir.
    Fabrikalarla birlikte islerini kaybedenlerse, yenilen insanlar olabilir.
    Yutulan binalarsa gökdelenlere kurulmus bankalar olabilir.
    Dünya ordusu ise, tüm dünya devletlerinin topluca krizi asma cabasi olabilir.
    Bir anlamda fiziki olarak robotlarin inmesine gerek yok, cesitli olusumlarda o isi yerine getirebilir.
    Örnegin bir dogal felaket, tanrilardan birinin öfkesi olarak degerlendirilebilir.
    Ve bütün yikimlardan sonraki hayat icin ortaya yeni bir basrol oyuncusu cikarilabilir.
    Bu oyuncu elindeki kücük bir tornavidayla tüm robotlari etkisiz hale getirip zafere giden yolu acabilir.
    Simdi halkimizin umudu odurki, bu tornavidali adami Obamaya oynatmaya calisiyorlar.
    Zamanda böyle birsey varsa neden olmasin?
    Konu cok uzunda kisaca anlatmaya calistim.
    Kitap yazacak halimiz yokya.

  4. says:

    “Burada metal yiyen robot su andaki fabrikalari yutan ekonomik kriz olabilir.
    Fabrikalarla birlikte islerini kaybedenlerse, yenilen insanlar olabilir.
    Yutulan binalarsa gökdelenlere kurulmus bankalar olabilir.
    Dünya ordusu ise, tüm dünya devletlerinin topluca krizi asma cabasi olabilir.
    Bir anlamda fiziki olarak robotlarin inmesine gerek yok, cesitli olusumlarda o isi yerine getirebilir.”

    Mükemmel bir deşifrasyon olmuş Yusuf Bey, teşekkürler

  5. Rezzan says:

    Filmi bugün seyrettim.Algılarım kısmen Sibel, bütünüyle Sonsuz’la çakışıyor.
    Felaketin kıyısında evrilmek, güneşiniz sönerken, ya da ölümcül bir hastalıkla, mali yıkım, sevdiklerininizin kaybı..Travmalar tekamülün en büyük katalizörü..
    Evet ben de uzaylının (ismi kurataa gibi bir şeydi galiba)küre olduğunu çıkarsadım.Bunu küçük çocuğun anlaması da bir semboldü bence..Çünkü küre şeklinde bir dünya-varlık bana bireyselliğini tamamlamış bir varlığı çağrıştırıyor, enerji saflığı açısından bu herhalde en çok küçük bir çocuğunkine benziyordur …

sonsuz için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir