Dünyanın Büyüsü

Yaptığımız her seçimin dünyaya bir yansıması olur.
İnsan bunu gerçekten bildiği halde parmağını oynatabiliyorsa çok cesur ve sorumluluk sahibi derim ona. Ya da aslında ben-biz hepimiz fark etmez ise o zaman kuşlar gibi özgür de olabilirsin 🙂

*

Çocuk doğduğu anda evrenin bildiğimiz ve bilmedimiz alanlarını kaplayan “kartalın yayılımları”ndan ayrı değildir, onun uzantısıdır, ancak doğduğu andan itibaren ona başta “isim” verilerek, ÖZNEler öğretilerek ve bütün bunların üzerine bildiğimiz Dünyanın Olması inşaa edilir. Bu inşa edilen şey aslında çocuğun üzerine bir yumurtayı kaplayan kabuk gibi sıvanır, zamanla sertleşir. Böyece Jung’un da bahsettiği içeri ve dışarı kavramı net olarak(fakat aslında farazi) oluşturulmuş olur.
Bundan sonra mesele; içteki yayılımlar ile dıştan kabuğa baskı yapan yayılımların dengelenmesi ve mümkün olduğunca birbirlerie bağlanabilmesidir. Ne kadar çok iç/dış yayılım birbirine bağlanırsa o kişi o kadar bilge diye nitelendirilebilir bizim uygarlıkta.
Evet dıştan gelen yayılımları hissedebilme niteliğimize EMPATİ diyoruz. Tabi ki herkeste olmakla birlikte batı uygarlığı bu niteliği körleştiren bir eğitim vermişti, şimdi hatalarını anlayıp dönmeye çalışıyorlar!
SÖZler her ne kadar büyü ise de, onların ilk büyüsel etkileri binlerce yıl içinde bozulmuştur, gerçi şimdilerde sözcüklerin arkalarına eklediğimiz (uçurtma kuyruğu gibi) üstelik eklediğimizi dahi bilmeyecek kadar körleştirildiğimiz niyetimiz, ilişkilerde anlaşma-anlaşamama durumlarının başlıca sebebidir..
Bu konu hayati anlamda önemlidir bana göre.

*

Batı Dünyası o kadar ayrıntıya baktı ki herhalde şeytanı bulmuşlardır artık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir