Dört kapı kırk makam (son)

Yazının öncesi için (Mürşid) bakınız: https://sibelatasoy.com/?p=2321

Anadolu Alevi yolağını büyük oranda etkilemiş ve daha genç yaşta yazdıkları nefeslerle cemlerde ve gönüllerde taht kurmuş olan Hatai, insanın nurani ve ilahi özellilerinden bahseder ve nefesinin birinde bunu şöyle dile getirir:

Bir kandilden bir kandile atıldım
Türab olup yeryüzüne saçıldım
Bir zaman hakk idim Hakk ile kaldım
Gönlüme o düştü yandım da geldim

Evelden evvele biz Hakkı bildik
Hakktan nida geldi Hakka Hakk dedik
Kırklar meydanında yunduk pak olduk
İstemem yunmayı yundum da geldim

Şunda bir kardaşla kayda düşmüşüm
Pirler makamında yanmış pişmişim
Kırklar meydanında hem görüşmüşüm
İstemem yanmayı yandım da geldim

Şah Hatai eder senindir ferman
Olursun her kulun derdine derman
Güzel şahım sana bir canım kurban
İstemem kurbanı kestim de geldim

Günümüzden bir asır önce yaşamış olan ünlü bektaşi babası Rıza Tefik’te bir nefesinde Allahı yerlerde, göklerde ya da kitaplarda aramanın beyhudeliğine değinerek doğusunu göstermektedir:

Gel derviş gel hele, yabana gitme
Her ne arar isen, inan sendedir
Beyhude nefsine, eziyet etme
Kâbeyse mahsudun, rahman sendedir

Çöllerde dolaşıp, seraba bakma
Allah Allah deyü, havaya bakma
Talibi Hak isen, kitaba bakma
Okumak bilirsen, Kuran sendedir.

Gayrıdan derdine, arayıp çare
Ne varlık verirsin, ner ile mara
Cennetten çıktıysan, behey avare
Havva’yı aldatan, yılan sendedir

Ey Rıza takat yok, Hakkı inkara
Sen mahrem imişsin, didarı yare
Şimdi agah oldum, sırrı esrara
Alemi yaratan, vicdan sendedir.

Büyük bir Bektaşi şairi olan Edip Harabi ise Vahdetname isimli uzun bir nefesinde, insanın ilahi kaynaklı tekamülünü semboller vasıtasıyla dile getirmektedir. Bu uzun nefesinden bir kaç dörtlük sunalım:

Vahdet alemini bilmeyen insan
İnsan suretinde kalmış bir hayvan
Bizden ayrı değil hazreti Süphan
Bunu Kuran ile ayan eyledik

Sözlerimiz bizim bek muhakkaktır
Doğan, ölen, yapan, bozan hep Hakktır
Her nereye baksan hakkı mutlaktır
Ahvali vahdeti beyan eyledik

Vahdet sarayına girenler için
Hakkı hakkel yakın görenler için
Bu sırra Harabi erenler için
Birlik meydanında cevlan eyledik

Kendini tarikata ve çağının sosyal olaylarına adayan Pir Sultan Abdal daha çok başkaldırıcı ve kavgacı yanıyla bilinir. Oysa derin bir tasavvuf eri ve erenlerindendir. Onun nefesleri bu gözle okunduğunda karşımıza şimdiye kadar tanıdığımız Pir Sultanın başka bir suret çıkacaktır:

Bir nefescik söyleyeyim
Dinlemezsen neyleyeyim
Aşk deryasın boylayayım
Ummana dalmaya geldim

Ben Hakk ile oldum aşna
Gönlümüzde yoktur nesne
Pervaneyim ateşine
Oduna yanmaya geldim

Aşk harmanında savruldum
Hem elendim hem yoğruldum
Kazana girdim kavruldum
Meydana yenmeğe geldim

Ben hakkın edna kuluyum
Kem damarlardan beriyim
Azini cemin bülbülüyüm
Meydana ötmeğe geldim

Pir Sultanım der gözümde
Hiç hata yoktur sözümde
Eksiklik kendi özümde
Darına durmaya geldim

Alevi tasavvuf anlayışına göre Dar, kişinin, ete kemiğe bürünüp bir suret aldığı dünya hayatından itibaren başlar. Zira insan sürekli tanrı huzurundadır. Ölüp toprağa giren kişilerin arkasından aileleride, o kişiye adanmış Dar kurbanı kesip, dağıtırlar.

http://www.hakmuhammetali.com/dort_4_kapi_kirk_40_makam_seriat_tarikat_marifet_hakikat_kapisi.htm

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir