Dataizm dini ve etme bulma dünyası

Yükselen en ilginç din, ne tanrılara ne de insana hürmet ediyor, sadece veriye tapıyor: Dataizm dini!” Diyor Harari
Ve gördüğüm kadarıyla Terminatör filmindeki insanların durumuna yakın bir tedirginlik hatta ürküntü içerisinde. Bunu görmek benim için ilginç oldu!
Konuyu bilirdim, gelmekte olan veri dinini görüyordum fakat henüz bunu kendi düşünce sistemim içine bariz biçimde yatırıp ifadesini almamıştım. Belki vakti gelmemişti, belki gözüme Harari’ye göründüğü açıdan görünmüyordu. Hatta belki de gizli gizli “etme bulma dünyası” diye hissediyordum. Neticede Sapiens tüm devri boyunca, diğer varlıklara dataizmin onlara yapacağı söylenen algoritmalara dönüştürme tavrını sergilemedi mi? Büyük balık küçüğü yutar, sindirir. Genelleme tanrısına taparak başka nereye varılabilirdi? Sapiens Doğayı öldürmekte hiç bir sakınca görmüyordu, Dataizm ise sapiensi öldürmüyor, yalnızca önemsizleştiriyor. Fakat bu önem kaybı egosu güçlü sapiens için ölümden beter değil mi? (İster istemez sinsi sinsi güldüğüm için özür dilerim)
Dataizm konusunda henüz kelimelere dökmediğim, hatta haberim bile olmayan fikirlerim olduğunu hissediyorum. Belki zamanı gelmiştir. Görece-iz 🙂
*
Biraz da Homo Deus’tan alıntı yapalım aklımızdayken:
Dataizm insan deneyimine veri işleme mekanizmalarındaki işlevi üzerinden değer biçen katı bir işlevsel yaklaşım benimser. Dolayısıyla aynı işlevi yerine getirebilecek bir algoritma geliştirildiğinde insan deneyimi de önemini yitirir. Eğer taksi şoförleri ve doktorlarla yetinmeyip avukatların, şairlerin ve müzisyenlerin yerine de üstün bilgisayar programları koyabileceksek, bu programların bilinci ya da öznel deneyimleri varmış yokmuş, ne fark eder?
*

Dataizm insan deneyimlerini veri örüntülerine eş tutarak, anlam ve otoritemizin temel kaynağını sarsıyor ve belki de 18. yüzyıldan beri benzeri görülmemiş dini bir devrimi müjdeliyor. Locke, Hume ve Voltaire gibi düşünürlerin döneminde hümanistler, Tanrı insanın hayal gücünün bir ürünü düş diyordu. Dataizm, hümanizmi kendi silahıyla vuruyor: Tanrının insanın hayal gücünün bir ürünü olduğu doğru, ancak insanın hayal gücü de biyokimyasal algoritmaların bir ürünü. 18. yüzyılda hümanizm tanrı-merkezci dünya görüşünü insan-merkezci bir yaklaşıma dönüştürerek Tanrıyı dışladı. 21. yüzyıla geldiğimizdeyse Dataizm insanları dışlayarak insan-merkezci yaklaşımı veri-merkezci bir görüşe dönüştürecek gibi duruyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir