Çocuk böyle öğrenir

uçurtma_ilginç_uçurtmalar resimleri

‘Eğer bir çocuk kavga ve gürültü içinde yaşarsa kavgacılık öğrenir,

Eğer bir çocuk korku içinde yaşarsa korkmayı öğrenir.

Eğer bir çocuk daima ona acıyan insanlarla beraber yaşarsa kendini zavallı hissetmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk kıskançlık içinde yaşarsa nefret etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk cesaret ve heyecana değer verilen bir çevrede yaşarsa kendine güvenmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk övmeyi bilen insanlarla beraber yaşarsa başkalarını taktir etmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk sevgi içinde yaşıyorsa sevmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk kendini adam yerine koyan bir çevrede yaşıyorsa hayatta erişmek için çalışmaya değer bir amacı olmasını öğrenir.

Eğer bir çocuk dürüst hareket eden insanlar içinde yaşarsa adaletin ne olduğunu öğrenir.

Eğer bir çocuk sözlerine güvenilir insanların içinde yaşarsa hakikatin ne olduğunu öğrenir.

Eğer bir çocuk açık kalpli, güler yüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşarsa dünyanın gerçekten yaşamaya değer, güzel bir yer olduğunu öğrenir.
 
 
ANN LANDER

8 Yorumlar

  1. Turan says:

    Yukardaki sözler ne kadar dogru gözüksede böyle görüs hatali. Bence yukardaki görüs bilgisayari animsatiyor. Bir bilgisayarin programi nasil olursa o öyle isler meselesi. Ama insanlar bilgisayar degiller. Onlarin kendi bilinci var ve özgür irade ila karar verme sanslari var. Yani “yüklenilen” programlari kendi istekleri ile degistirme sansina sahipler.

    Yillarca aci cekip de yine de insanlara yardim eden ve sevgi dolu insanlar var. Önemli olan sey herkesin yaptigi seylerden kendisinin sorumlu oldugunu bilmesi, baska hic kimse degil…

  2. says:

    İnsanlar neredeyse bir robot Turan Bey 🙂 Özgür irade ve değişim dediğiniz şeyler deveye hendek atlatmaktan daha zor; çünkü çocuk bir kez şekil aldıktan sonra büyüdüğünde çevresideki şartlar düzelmiyor ya da en azında nötrleşmiyor, tam tersine o çocuk dünyayı ancak kendisi kadarıyla algılıyor ve siz ondan değişmesini bekliyorsunuz? Nasıl ve neden?! O kendisinin değil Dünyanın değişmesini istiyor! :))) Onun gördüğü şeyi yok sayarsanız siz bizatihi ona saygı ve sevgi beslemiyor duruma düşersiniz.
    Bu yazıdaki esas bence çocuğun “seyrederek ve taklitle” öğrendiğinin yetişkilere hatırlatılmasıdır. Lafla peynir gemisinin yürümediğini dünya acı göstergelerle öğrendi.

  3. Turan says:

    Sibel,

    cogu örnekler “seyrederek ve taklitle” ögrenimin tek unsuruymus gibi oldugunu gösteriyor. Bu nedenle olamasi gerekir ki Nietzsche bu tür insanlarin “gevis” getirdigini söylüyordu. Evet, su konuda cok haklisin. Insanlar sorgulamadan gördüklerine, ögrendiklerine yeterli diyorsalar, gercekten “robot” gibi yasarlar (burada robot gibi yasamayi kücümsemiyorum). Bu örnek aldiklari sahislar genelde en yakin aile fertleridir, yani anne-baba, akrabalar, arkadaslari ve ögretmenleri. Iste insan yine Nietzsche sözü ile “asilmasi gereken bir varliktir”. Bu duyguyu kendinde hissetmeyenler gercekten ögrendikleri ile yetinirler. Ama hayatin devamli degistigini, bu günün yaptigimiz yolculuk esnasinda sadece bir durak oldugunu anlayanlar icin ögrendikleri yeterli degildir. Onlar icin ögrenmek her seyi betonlastirmaktir ve böylece eskidir.

    Benim anladigim sekilde asil ögrenmek cocukluk zamaninda “ögrendigimiz” ön yargilari teker teker atmaya denir. Ögrendigimizi zannettigimiz seyler aslinda önyargidan ibaret baska sey degildir. Bu durumda ögrenmek önyargimizdan kurtulmak anlamina gelir…

  4. says:

    Bu söylediklerine katılmamak mümkün değil. “Oyun Kuramındaki”; “Bilgi edinmek değil bilgi eritmek kapsama oranına etki eder.” cümlesi gibi, çocukken öğrendiğimiz ister seyrederek isterse duyarak herşeyi – olumlu ya da olumsuz olsun farketmez, her ne iseler- eritmemiz gerekiyor!
    O halde madem herşeyi eritmemiz gerekiyor, çocuklukta öğrenilen şeyler önemsiz diyebilir miyiz?
    Tabiki diyemeyiz, bana göre; “Bu, eritme işlemini yapacağınız dünyanın nasıl bir yer olacağını belirler”.
    Yukarda belirtilen çocuk eğitimi, eritmeyi cehennemde, kaynaya fıkırdaya yapabileceğiniz gibi, cennette dil üstü dondurma eritmesi şeklinde yapabilme fırsatı sunuyor. 🙂

  5. Turan says:

    Sibel,

    hakli olabilirsin….

  6. says:

    İkimiz de haklıyız, sadece birbirimizin görüşünü genişlettik 🙂

  7. Turan says:

    Sibel,

    biraz önce aklima geldi. Bundan bir kac yil önce “felfeseekibi”ndeni tartismalarimizin birinde ben bazi seylerin degismedigini savunmustum, sen ise herseyin degisebileceginden bahsetmistin. Simdi senin görüsünde degisiklik görüyorum. Cünkü hayata “robot” gibi bakmak degisimin bir nevi olanaksiz oldugunu gösterir. O zamanki tutumuma göre bende biraz degisim oldu galiba. Degisimin ne kadar önemli oldugunu anladim….

  8. says:

    Felsefeekibi 5-6 yıl geride kaldı, tabi bizler de biraz değiştik. Kendi açımdan ben bi kaç kez ölüp dirildim!
    Ben değişim olmaz demiyorum, “neredeyse olmaz” diyorum. Yani bu, Terminatör dizisindeki robot kız Cameron’un insan olmayı öğrenmesi gibi – bazılarının imkansız diyebileceği ama senaristlerin pekala denediği(!) – bişey
    Örneğin şablonlar ve mekanizmalar sabittir bu dünyada, bahsettiğimiz minicik değişim algılama alanında olur. Bu dünyanın evren oyunu içinde öyle yavaşlatılmış bir pozisyonu var ki, bazen aptallar için özel versiyon diyesim geliyor-ben de dahil tabi- Durum hem basit ama hem de -kulağı çınlasın-Hakan’ın dediği gibi “durum bundan biraz karışık”

Turan için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir