Saygı değer efendiler, günlerce zamanınızı alan uzun ve ayrıntılı sözlerim, en sonunda tarih olmuş bir dönemin öyküsüdür. Bunda ulusum için ve yarınki çocuklarımız için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek kimi noktaları belirtebildiysem, kendimi mutlu sayacağım. Burada söylediklerimle, ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun bağımsızlığını nasıl kazandığını; bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayalı ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, yüz yıllardan beri yaşanan ulusal yıkımların yarattığı bilincin ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu Türk gençliğine emanet ediyorum. (Nutuk’tan) Bir iğde ağacının kesilmesine üzülen, bir tayın ölmesine ağlayan, doğayı seven, ulu bir çınarın görkemiyle büyülenen ve bir dalının bile kesilmesine gönlü elvermeyen bu nedenle de o yılların teknolojik olanaklarıyla bir binayı yerinden 4. 80 metre kaydırtan bilinçli bir çevreci, insan sevgisiyle dolu bir askerdi Atatürkümüz. Savaşta yüz binlerce düşmanla çarpışıp onları yok etti; ama ölmek üzere olan atını vuramadı. Köpeği Foksi ölünce, onun doldurulmuş bedenini görmeye dayanamadı. Yeşile ve maviye tutkundu, kesilen bir ağaç için yas tutardı. Çankaya’dan Meclis’e giden yolun üzerindeki iğde ağacına sanki âşıktı. Bu benim ağacım der, gelip geçerken o ağacı selamlardı. Yol yapımı nedeniyle kesilen o ağaca çok üzülmüştü. Onu, bozkır Ankara’yı yeşile dönüştürecek bir…
Ekonomik Büyüme Dinine inananlardan mısınız? Ya da bütünlüğünüzün yüzde kaçı bilinçli, yüzde kaçı bilinçsiz inanıyor bu dine? Gezegenin ekolojik dengesinin bozulup yaşanmaz hale gelme hızı ile, başka bir gezegen bulup 7 milyar insanı oraya taşıma teknik ve ekonomisinin sağlanması hızının birbirini karşılayabileceğini sanıyor musunuz? Bu soruyu acil ve işlevsel buluyor musunuz? Bu çerçevede ekonomik büyüme dinine inanç oranınızda bir fark oluştu mu? Oluştu ise bu fark gündelik uygulamalarınıza ne şekilde yansıyacak? * Not: tabi bu soruları kendime de sorup ciddi cevaplar alabilmeyi umuyorum * Gün gelir google ya da facebook benim yerime oy kullanabilir ne de olsa bizden daha çok şey hatırlıyo kendimiz hakkında! Gerçi onlar da hata yapabilir diye eklemiş Harari homodeus’ta 😳liberalizm, yaşambilimleri sistemi beni benden iyi tanıdığı gün çökecektir diye de eklemiş 🙃🙄😃
Tatil kitaplarınızı aldınız mı? Peki Süper-Galaksiye otostop çekmek ister misiniz? Sibel Atasoy’un yeni kitabı Laniakea, onun on beş yıldır rüyalar konusundaki çalışmalarına, on yılı aşkın süredir devam ettirdiği Toltec bilgeliği etkinliklerine, Lemuryan Hawaii Şamanlığı, kuantum fiziği ve holistik evrenle ilgili uygulamalarına dayanmaktadır. Sibel Atasoy’un Anayurt Lemurya Üçlemesi’nin ilk kitabı Laniakea, işte bu yüzden Türkçe yazılmış fantastik bilim kurgu kitapları arasında bir başyapıt. Bir fantastik bilim kurgu romanı: Laniakea Laniakea romanı tüm internet kitapçılarında satışa sunulmuştur. *Hakkımızda güncel haberler almak için sayfamızı beğenmek isteyebilir, https://www.facebook.com/Laniakeakitap/
Yazarımız Sibel Atasoy, Kadıköy Kitap Günlerinde okuyucuyla buluşuyor. Henüz Laniakea kitabını edinemediyseniz, 1-5 Haziran arasında Haydarpaşı Garında Cinius standında sizi bekliyor olacağız. Kitaplarla ve sevinçle dolu bir hafta dileriz. http://www.laniakeatr.com/2016/05/30/kadikoy-imza-gununde-bulusalim/
Büyük Merkezi Güneş kitap serimizin ilk kitabı bitti, yakında onun için de bir yer açmak gerekecek gerçi henüz onun kapağına dair bir belirme olmadı. İsmi belli oldu geçen hafta ama yayımeviyle anlaşmadan prezante etmek istemiyorum. Bu arada yayımevi ve ingilizceye tercüme için değerli bir çevirmen arayışım halen devam ediyor, yardımcı olmak isteyenler olursa diye söylemiş olayım. Aloha * Selcan Yıldırıcı’dan: Sıradışı değil çok içten bilindik hissi var kitaplarinizin, aynı zamanda bir o kadar da şaşırtan beklenmedik detaylar. Sonra fark ediyorsunuz ki aslında o şaşırtan detaylar da hep bilindik şeyler aslında. Hayatın içinden ve sizden gelen detaylar. Sevdim sizi okumayı Sibel Atasoy . Her karakterde sizi takip etmek hoş. Yan rollerde, baş rollerde. Tüm karakterlere yansımaniz düşmüş. Kitabin her satirinda mevcutsunuz cok hoş bir duyguydu bu. Emeklerinize sağlık. Haydi yenisini bekliyelim bakalım. Beklerken Sır Mısır ‘ı bitirelim. Notlarımızı alalım. Sevgilerimle
Aloha arkadaşlar, Yaklaşmakta olan, tarihleri belirlenmiş Urban shaman(kent şifacısı) eğitimlerimiz şöyle: 23/24 Mayıs 1 sev. Tuva Sanat – İstanbul 30/31 Mayıs 1 sev. Yaşambilim akademisi- Ankara 13/14 Haziran 2.sev Yaşambilim akademisi-Ankara İlgilenenlerin bilgi almak ya da kayıt yaptırmak için evsahibi eğitim merkezlerini araması rica. * Şamanlık, herhangi bir din ya da mezhebe ait değildir, pratik, faydacı ve eyleme yöneliktir. Erişimi, öğrenilmesi ve uygulaması kolaydır. Özel ritüeller gerektirmeksizin, evde, yolda, işte, oyun oynarken ya da seyahat ederken uygulanabilir; çünkü nerede olursak olalım ana malzememiz olan zihin ve bedenimiz bizimle birliktedir. Şamanlık, çok yönlü, geniş etki alanları olan bir şifalanma sanatıdır. Eğer bu öğretiyi ve onun uygulayıcısı şamanı tek cümleyle ifade etmek mutlaka gerekseydi ona “İlişki Sağaltıcı” denebilirdi. Peki, hangi ilişkiler? Bunları; zihin ve beden arasındaki, insanlar arasındaki, insanlar ve durumlar arasındaki, insan ve doğa arasındaki ve madde ile mana (ruh) arasındaki ilişkiler şeklinde özetleyebiliriz. Huna sağaltım bilgeliği; ilişkileri esas alır çünkü ilişki olmaksızın var olamayız, sebebi açıktır; gayet kuantumsal ve mantıklı bir temele dayanan bu ana çıkarım çalışmalarımız esnasında örnek uygulamalarla çok daha derinlikli olarak anlaşılacaktır. Şamanlar, sadece anlayışı ve bilgiyi edinmekle yetinmezler, onlar doğal insan deneyiminin içine tüm boyutlarıyla nüfuz eder, gündelik pratiklerin içinde birlikte yaratımın sanatını uygularlar. Bir şaman…
Hastalık, savaş ve çatışmanın bir sonucuyken, iyileşme; buradaki barış ve armoninin sağlanmasıdır. Aloha “Hasta” kelimesinin de günlük yaşamımızdan (resmi kullanımlar dahil) çıkarılıp “bariş arayan” yapılmasını teklif ediyorum. Gerçekten barışmak isteyenler esneyebilenlerdir. Senin ahenk uyum armoni dediğin şey esneyebilmekle ulaşılan bir frekans aralığıdır. Her şey fizik Tüm insanlar bilinçsiz bir “gerçeklik bükücüsü” olarak doğar ve ölene kadar da uygularlar. Bizim yapmak istediğimiz bilinçli gerçeklik bükücüleri olmanın metodolojisini öğrenip uygulamaktır. Niyetimiz ise aşikar; barış ve armoniye kavuşmak. Bilinçli bükücülükte eylem hızı önce biraz düşer; çünkü sorumluluğu alarak ve bağlantıları görerek her davete icabet edemezsin Bazı davetleri özür dileyerek şefkatle geri çevirirsin ve senin davetlerin de çok talep görmeyebilir. Bunlar başlangıçta olağan şeyler. Unutmamak lazım ki sana gelen ve senden giden davetler frekans düzeyinde işlem görüyor. Herkesin özellikle kadınların bilinçsiz bükücü olduğunu (doğuştan hak) söylemiştim. Buna ilaveten gözlemlerime göre, insanların özellikle büktükleri belli gerçeklik alanları olduğunu fark ettim, siz de hangi alandaki gerçekliği yoğunluklu olarak büktüğünüzü bilmek ister misiniz? * “Sen sana ne sanursan ayruğa da onu san Dört kitabın manası budur ancak var ise” demiş Yunus. Herkes Yunus’u sever, ben özenirim. Cennet Anadolu’muzun holistik düşünürleri, aşıkları, şairleri, bektaşileri iyi ki buradasınız. Sayenizde kendimizi köklenmiş hissedebiliyoruz. Teşekkür ederim Bu sebeptendir ki, rahat rahat…
Dünyanın her yerinde ve Türkiye’de özellikle 68 kuşağından beri etkinleşen Kişisel Gelişim atakları, değişen enerjilerin beslenip büyümesine olanak veren ve muhtemelen dünyanın her yerine dağılmış kahunaların telepatik katkılarıyla güncellenen bir dönüşüm hikayesidir. Kişisel gelişim üst başlık/şemsiyesi altında serpilen bu muazzam dönüşüm harekatı, yerleşik resmi eğitim sistemlerinin hızla evrimleşememesinin bir sonucu olarak son derece içimizden yükselen bir talebin dünyanın bilinci tarafından hissedilip cevaplanmasının doğal bir örüntüsüdür. Bu şemsiye altında yeşeren farkındalık, bütünsellik, sağlık, spor vs her alanda UÇ veren bir çok harika öğretmen/paylaşımcı ortaya çıkarmıştır. Hepsi genel şaman konseptinin birer ihtisas dalında uzmandırlar aslında. İşte Urban Shaman konsepti, bu dönüşüm hareketinin temel felsefesini ve temel bilgilerini verir. Ben yaklaşık 80 saatlik bu eğitimde, normal modern hayatınızda kendiniz ve en yakın çevreniz için yapabileceğiniz, hatta her an yapmakta olduğunuz günlük hayatınızın her bir detayındaki derinliği görebilmenizi sağlamak adına, adeta bir tohum şeklinde onbinlerce yılı toprak altında geçiren bilgeliğin aniden ılık havayla (Barış ve Armoni) patlayıp yeşereceğinin haberini veriyorum. Bu temeli edinen bazılarınız kendi yetenek ve arzuları doğrultusunda yukarıda belirttiğim kişisel gelişim dallarında (ki hepsinin temel niyeti urban shamanda ele elınıp incelenmektedir) ihtisas yapacaklar ve Kent Şifacısı olarak edindikleri pratisyen hekim nosyonlarını farklı ihtisas alanlarına yükseltecek, inceltip özelleştirecekler. Hepimiz “biricik” olan özümüzü ihtisas alanlarımıza…
Birleşik Alan Kullanımı(BAK) uygulaması, sanki parlayan bir ışık gibi zihnime doğduğunda 2011 yılının başlarındaydık. Böylesi parlak fikirler ya da ani bir algı artışı hep o an birdenbire olmuş gibi gelse de aslında birçok anların ve birleşim noktamızın sayısız ileri geri kaymalarının sonucu olarak ulaşılabilen bir noktadır genelde. Muhtemelen bende de bu parıltı, gerek kadim öğretiler gerekse kuantum fiziği ile yoğun uğraşılarımın, düşünsel ve pratik yaşam yolculuğumun önceden hesaplanamaz bir meyvesiydi. Prensipte bu uygulamanın temeli, bir kişi olarak “BEN” öznesi ile her bir cümleye başladığımızda; iki ayrı ve temel ben’den bahsediyor oluşumuzla ilgilidir. İlki; biricik (unique) olan ve dünyadaki insan sayısı kadar çeşitte olan, kendimizi olduğumuz yaşa kadar belirleyip özelleştirdiğimiz ben’dir. Bu yönüyle bireysel benliğimizdir (parçacık yönümüz). Diğeri ise hepimizde aynı anda bilinir olan BEN yani bileşik benliğimizdir (dalga yönümüz). Bu gözlemler neticesinde Bileşik benliğimizin, metaforik olarak bir ağ bağlantısı olduğunu söylemek pek de yanlış olmayacaktır. İşte Birleşik Alan Kullanımı uygulamasında biz bu ağın kendisine sorular yöneltiyor ve her seferinde onun bizlere gösterdiği cevapları şaşkınlık ve hayranlıkla izliyoruz, hatta ben birkaç on yıl içinde eğitim ve şifa alanında BAK kullanımının olağan hale geleceğini öngörmekteyim. 2014 yılında geldiğimizde, en eski insan uygarlığı olarak görülen Lemurya kökenli Polinezya halklarının, özellikle Hawaii şamanlığının içeriğinde…
Sibel Atasoy ile ”Urban Shaman” Atölyesi Yaşambilim Akademisi’nde devam ediyor. 3 Seviyeden oluşan Urban Shaman Atölyesi 2. Seviye Tarih ve Saatleri: 7 Mart 2015 Cumartesi (10:00-18:00) 8 Mart 2015 Pazar (10:00 – 18:00) Urban Şaman Atölyesi Yaklaşık yirmi yıldan beri Dünyanın hem antik zamanları hem de şimdiki modern zamanlarında bilinçle ilgili yoğun bir seyahat yapmaktayım. Hatta bu somut ve soyut gezintim bazen buradan gelecek zaman gibi görünen başka boyutlara da çıkıyor ki bunları da bir çeşit bilimkurgu başlığında kayda alıyor ve makaleler ve kitaplar olarak paylaşıyorum. Bu uzun süreçte geçtiğim yerleri, görkemli bilinç yapılarını daha önceki birçok çalışmamda, eğitim ve paylaşım amaçlı programlarımda dilim döndüğünce anlattım, hepsini şu an burada tekrar zikretmekle vakit kaybetmeyeceğim; çünkü son bir yıldır üzerinde çalışmakta olduğum Hawaii şamanlığı zaten tüm önceki konuları kapsayan ve onlara yeni boyutlar katma becerisini gösteren ve belki de dünyanın bilinen en eski bilgelik ve sağaltım yolu olarak gönlümde taht kurdu. Peki, ben neden üç seviyede yapmayı planladığım bu atölyelere Hawaii ya da maceracı şamanın yolu değil de Urban şaman ismini uygun buldum? Urban kelimesi bildiğiniz gibi, şehirle/kentle ilgili bulunan her şey, hatta bazı çalışmacılar buna modern zamanlar ismini de uygun görüyorlar. Aslında zaman lineer bakışla ilerlermiş gibi görünse de zaten…
Sibel Atasoy ile ”Urban Shaman” Atölyesi Yaşambilim Akademisi’nde başlıyor. 3 Seviyeden oluşan Urban Shaman Atölyesi 1. Seviye Tarih ve Saatleri: 7 Şubat 2015 Cumartesi (10:00-18:00) 8 Şubat 2015 Pazar (10:00 – 18:00) *Katılmak isteyen dostlarımızın Yaşambilim Akademisi’ni önceden arayıp rezervasyon yaptırmalarını rica ederiz. Detaylı Bilgi & Rezervasyon için: 0533 418 74 88 aksugulay@yasambilimakademisi.com https://www.facebook.com/events/856046121085321/?pnref=story
Sibel Atasoy ile ”Urban Shaman” Atölyesi Tuva Sanat Merkezi’nde başlıyor. 4 Seviyeden oluşan Urban Shaman Atölyesi 1. Seviye Tarih ve Saatleri: 17 Ocak Cumartesi (09:00-17:30) 18 Ocak Pazar (10:00 – 18:00) Pili kau, pili ho’oilo – Kuru sezonda ve yaş sezonda BİRLİKTE Hawaii atasözü Urban Şaman Atölyesi Yaklaşık yirmi yıldan beri Dünyanın hem antik zamanları hem de şimdiki modern zamanlarında bilinçle ilgili yoğun bir seyahat yapmaktayım. Hatta bu somut ve soyut gezintim bazen buradan gelecek zaman gibi görünen başka boyutlara da çıkıyor ki bunları da bir çeşit bilimkurgu başlığında kayda alıyor ve makaleler ve kitaplar olarak paylaşıyorum. Bu uzun süreçte geçtiğim yerleri, görkemli bilinç yapılarını daha önceki birçok çalışmamda, eğitim ve paylaşım amaçlı programlarımda dilim döndüğünce anlattım, hepsini şu an burada tekrar zikretmekle vakit kaybetmeyeceğim; çünkü son bir yıldır üzerinde çalışmakta olduğum Hawaii şamanlığı zaten tüm önceki konuları kapsayan ve onlara yeni boyutlar katma becerisini gösteren ve belki de dünyanın bilinen en eski bilgelik ve sağaltım yolu olarak gönlümde taht kurdu. Peki, ben neden üç seviyede yapmayı planladığım bu atölyelere Hawaii ya da maceracı şamanın yolu değil de Urban şaman ismini uygun buldum? Urban kelimesi bildiğiniz gibi, şehirle/kentle ilgili bulunan her şey, hatta bazı çalışmacılar buna modern zamanlar ismini de…
Sibel Atasoy ile Birleşik Alan Kullanımı (BAK) 28 Şubat Cuma günü saat 19:00’da Tuva Sanat Merkezi’nde. Detaylı Bilgi & Rezervasyon için: 0532 485 9862 0535 560 0014 info@tuvasanat.com www.tuvasanat.com İstiklal Cd. Atıf Yılmaz Sk. No:16/3 Beyoğlu-İstanbul BAK’alım neler olacak? Oynamak isteyenleri bekliyoruz. BAK Hakkında: Birleşik Alan Kullanımı (BAK) uygulaması, gerek kadim öğretiler gerekse kuantum fiziği ile kendi düşünsel ve pratik yolculuğumun verileri bir araya getirildiğinde sanki hep elimizin altında idi buna rağmen deneme aşamasında hepimizi şaşkına çevirdi. Prensipte bu uygulamanın temeli, bir kişi olarak “BEN” öznesi ile her bir cümleye başladığımızda; iki ayrı ve temel ben’den bahsediyor oluşumuzla ilgilidir.Birincisi, her birimizin ben öznesinin TEK bir BEN oluşu, ikincisi ise her birimize has, eşi benzeri olmayan biricik ben oluşudur. Biricik (unique) olan ve dünyadaki insan sayısı kadar çeşitte olan benlerimiz, kendimizi olduğumuz yaşa kadar belirleyip özelleştirdiğimiz benler’dir. Bu yönüyle bireysel benliğimizdir (parçacık). Diğeri ise hepimizde bulunan tek BEN yönüyle bileşik benliğimizdir (dalga). Bu gözlemlerimiz neticesinde Bileşik benliğimizin bir ağ bağlantısı olduğunu söylemek pek de yanlış olmayacaktır. İşte Birleşik Alan Kullanımı uygulamasında biz bu ağ bağlantısına sorular yöneltiyor ve her seferinde onun bizlere gösterdiği cevapları şaşkınlık ve hayranlıkla izliyoruz. Holografik yapımızın bir belirtisi sayılabilecek bu uygulamamız her seansta yeni bir yönüyle kendini…
Hubbard’in Dianetic kitabini yirmikusür yil önce okudugumda bi çesit şok yaşadigimi söyleyebilirim, bunca yildir unutmadigim bi oneriydi. Simdi Sri Nithyananda Swami’den ögrendigimiz yiyeceklerin en buyuk pattern tasiyici olduklarini ilk kez bu kitapta ve bilimsel arastirmalarla ogrenmistim, tabi yalniz yiyecekler degil kokularin da muazzam bi etkisi var, hem duygusal hem zihinsel kaliplarin yiyecekler ve kokularla hafizaya birlikte kaydedilmesi ve biz farkinda olmadan tum hayatimizi esir almasi durumu! O yiyecegi her yediginde veya o kokuyla eşlesen durumu her yasadiginda sebebini bilmeksizin ayni aci ya da haz kalibina girilmesi bi cesit lanet gibi cunku ne tip ne de baska iyilestirici yöntemlerin yakalayamayacagi şekilde bio memorimize saklanmis durumdalar! Bu sebeple bio memorinin temizlenmesini saglayan Nirahara Samyama prosesi öncelik verilmesi şart bir uygulama, 21 gün icin bir banyan agaci gibi hissetmek, yalnizca sivi beslenerek ve nefesimizle aldigimiz praya ile kendimizi her turlu dianetic etkisinden, acgözlülükten kurtarabilecegimiz kolay ve şahane bir sey. Agizin cignemeyi unutmasi ve çenenin ve agzin birdenbire boşlukta kalmasi bile ne buyuk bir fark yaratiyor denemeden bilemezsiniz. http://bfoodfree.org/nirahara-samyama/food-is-maya-you-dont-need-food-to-live/ Samyama çok kolay: 20 gün boyunca sadece sıvı tüketilecek. Buna tanesiz çorbalar da dahildir. Süt, ayran ve meyve suyu ana yiyecek oluyor, mide sağlamsa çay/bitki çayları, kahve olabilir, ben mikserden geçirerek muhtelif çorbalar ve hatta cacık…
2013 İstanbul Kitap Fuarı kapsamında katılacağımız etkinlik ve detayları aşağıdaki gibi: “Fantazi edebiyat yazarları okurlarla yazma eyleminin kendisi ve yazar olarak hayatlarına kattıkları hakkında konuşacaklar” Tarih: 2 Kasım 2013 sa: 16:00-16:45 Yer: Çin Ulusal Standı Konuşmacılar: Sibel ATASOY, Jiang Nan **Aslinda bizim yerimize okurlarimiz konuşmalıydı 🙂 Buyrun beklerim frekanslar ** Güzel bir dergi Aktivist ve 3.cü sayisinin 102.ci sayfasinda bize hoş bi sürpriz var. Göz atmak ister misiniz? http://www.aktivistdergi.com/files/mobile/index.html#102